Ancak beni tanıyan biri bana kötü adam rölü verir

Güncelleme Tarihi:

Ancak beni tanıyan biri bana kötü adam rölü verir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2010 00:00

Yiğit Özşener (38), Ezel dizisinde canlandırdığı saplantılı aşık Cengiz karakteriyle bir süredir gündemde. Aslında onu uzun yıllar önce reklamlarda sırtında çantası dağ bayır gezinen Özgür Çocuk olarak tanıdık. Sonra farklı dizilerle yoluna devam etti. Şimdi hayranlarının gözünde tam bir kötü adam. Bir yandan da kızlar onun bakışlarına ve ses tonuna hayran kalıyor. Ama sanılanın aksine Yiğit Özşener’in yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmuyor. En mutlu olduğu anlar ise yelkenliyle deniz keyfi yaptığı zamanlar.

Yiğit Özşener, İzmir Karşıyaka doğumlu. Ailede sanatla ilgilenen tek isim o. Oyunculuğa ilkokul yıllarında katıldığı piyeslerle adım attı. Bu işi profesyonel olarak yapmaya da üniversite yıllarında karar verdi. “Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Bölümü’nü kazandım. Tek başıma İstanbul’un yolunu tuttum. Küçük bir yerden daha büyük ve çeşitli insanın bulunduğu bir yere geldim. Evden ayrılmış olmak küçük dağları ben yarattım gibi hissetmemi sağladı. Çünkü ailemden kopup özgürlüğümü elde etmiştim. Ama daha sonra büyük şehirde durumun pek de böyle olmadığını anladım” diyor Özşener. Üniversiteye başlar başlamaz ilk işi tiyatro kulübünün yolunu tutmak oldu. Tiyatro sayesinde daha sosyal bir adam haline geldi. Bedenini ve sesini kullanmayı sevdiğini keşfetti. Çevreye karşı gardını indirdi.

KENDİN İSMİNDEN ÇOK DİZİLERDEKİ ADI BİLİNDİ

1994’de Şahika Tekand’ın yönettiği Stüdyo Oyuncuları’nın seçmelerine gitti. Kariyerinin dönüm noktasıysa “Özgür Çocuk” rolünü canlandırdığı reklam filmi oldu. Bir anda genç kızların ilgisini çekti. Televizyon projeleriyle de tanınırlığını arttırdı. Uğur Yücel’le Karanlıkta Koşanlar isimli bir dizide rol aldı. Ardından Üzgünüm Leyla dizisi geldi. Dudaktan Kalbe’yle de kendini iyice ispat etti. İlk kez bir kötü adamı canlandırdı. Kendi deyimiyle oynaması için eline verilen bu hamurdan da çok mutluluk duydu. Artık o yeni neslin kötü adamıydı. Bunu Ezel dizisindeki Cengiz rolü takip etti. Kendi adından çok dizilerde canlandırdığı karakterlerin isimleriyle anılmaya başlandı: “Bu biraz iyi rol yapmak ve basında çok gözükmemekle alakalı bir durum. Ben hep temsil ettiğim işin tarafında kalıyorum. Bu da beni rahatsız etmiyor” diyor Yiğit Özşener. Şimdilerde ise Temmuz ayında yeni bir tiyatro oyununa ve yurtdışında yeni film projelerine hazırlanıyor.

CENGİZ KADAR SEVSEM PEŞİNDEN GİDERİM

Temiz suratlı bir adamsınız. Neden size kötü adam rolleri veriliyor?
- Her zaman “kim acaba bana kötü adam rolü verir” diye düşünürdüm. Çünkü benim fotoğrafıma bakan değil ancak beni tanıyan biri bana kötü adam rolü verir. Ama sonrasında çok boyutlu karakter rolleri gelmeye başladı. Bu da hoşuma gitti. Kısaca şimdiye kadar seyircinin tarafında olacağı değil, anlamak için çaba harcayacağı karakterleri canlandırdım.

Hayranlarınız oynadığınız sahneleri an be an internet sitelerinde yorumluyor...
- Bu sokakta da başıma geliyor. “Şu sahnede ne kadar iyiydin” diyorlar. Benimle dizideki belli sahneler üzerine sohbet ediyorlar.

Siz basından uzak duruyorsunuz. Bunun nedeni rolün inandırıcılığını kaybettirmemek mi?
- Evet böyle bir nedeni var. Bir de işim oldukça insanlarla paylaşmak istiyorum.

Ezel farklı ve riskli bir senaryoya sahip. İlk okuduğunuzda bu iş tutar dediniz mi?
- İlk bölümleri okurken işi çok sevdik ama endişeliydik. Çünkü seyircilerin kafasında bazı klişeler var. Bizim dizide o kadar çok flashback (hikayenin başına dönüş) vardı ki. Bunlar seyirciyi sıkılabilir mi, acaba kendi kendimize gelin güvey mi oluyoruz” diyorduk. Gördük ki izleyenlerin böyle bir şeye ihtiyacı varmış.

Cengiz karakteriyle benzer yönleriniz var mı? Yolda onun gibi yürüyormuşsunuz...
- Cengiz’i yanımda taşımıyorum. Onun yaptığı birçok şeyi de hiç yapmadım. Açıkçası bu karakter senaryoda ne kadar varsa bende de o kadar var.

Cengiz istenmese dahi sevdiği kadının peşini bırakmıyor. Siz olsanız nasıl davranırsınız?
- Çok sevsem peşinden giderim. Ayrıca bunu kadınla sınırlandırmamalı. Sevdiğiniz her şey için geçerli.

Biraz saplantılı bir durum değil mi?
- Sevmek zaten içinde saplantıyı barındırmıyor mu?

O zaman dizideki gibi imkansız aşklara inanıyorsunuz?
- Dizilerde senaryo var. Ama sen bundan yarım saat sonra hayatında ne olacağını ve kendi senaryonu bilmiyorsun.

Malum Kenan İmirzalıoğlu çok uzun boylu. Onun yanında oynamaya tereddüt etmediniz mi?
- Neden tereddüt edeyim. Üstüme düşer diye mi? (Gülüyor). Ben oyunuma bakıyorum. Yoksa pigme gibi mi duruyorum?

HER ŞEYE AŞIK OLABİLİRİM

Sizi internet forumlarında Jude Law’a benzetiyorlar...

- Dünyaca ünlü bir oyuncuya benzetilmek güzel. Ama ben kendimi benzetmiyorum. Öyle bir çabam da yok. Bu popüler kültürün getirdiği bir iltifat.

Hiç sadece yakışıklı olduğunuz için rol kaptığınızı düşündünüz mü?
- Çirkin değilim biliyorum ama rollerin bana verilmesi işimi nasıl yaptığımla ilgili. Ayrıca yakışıklıyım diye rol teklif etseler bu da kötü bir şey olmaz, harika bir şey olur.

Biraz kapalı kutuymuşsunuz. Arkadaşlarınız bile sevgililerinizi bilmezmiş.
- Özel hayatımla gündeme gelmek isteyen biri değilim. Ama konumuz aşksa her şeye aşık olabiliyorum.

Nasıl yani?
- Mesela parktan geçerken çiçek açan ağaçlara bakakalıyorum. Karşımdakinin bir hareketine veya gülümsemesine takılıyorum. Bunlar algılarımın açık olmasıyla alakalı.

Biraz cimriymişsiniz. Çok para harcamayıp mülk alıyormuşsunuz. Doğru mu?
- Cimri değil eli açık biriyim. Ama benim düsturum tasarruf etmek. Gereksiz para harcamam.

Arabanızı bile iki sene önce almışsınız.
- Evet yürümeyi çok seviyorum. Çünkü çok iyi düşünüyorum. Rahatlatıcı bir şey. İstanbul da yürüyerek gezilecek bir şehir. Sana da tavsiye ederim.

Bütün bunlara bakınca biraz arızalı ve ilginç bir tip gibi duruyorsunuz.
- Bunu iltifat olarak alıyorum. Bence sağlıklı bir durum var. Anlık hareketleri seviyorum.

DENİZ BENİ SAKİN VE HUZURLU YAPTI

İki sene önce yazın arkadaşımın teknesiyle İzmir’den yola çıktık. Harika bir seyahat yaptık. Ama Çeşme’yle Sakız Adası arasında direğimiz kırıldı. Neyse ki sakin bir şekilde güvenli olarak kıyıya yanaştık. O anda bu işi öğrenmeye karar verdim. Bütün yelken kulüplerinden bilgi aldım ve eğitim almaya başladım. Bu yaz kaptanlık belgesi alacağım. Deniz beni daha sakin ve huzurlu bir adam yaptı.

BİRAZ ZOR BİR ADAMIM

Ben sıkıcı bir adam değilim. Aksine eğlenmeyi çok seviyorum. Fakat biraz zor bir adamım. Hasta diye düşünmeyin ama ruh durumum sürekli değişebiliyor. Örneğin hava o gün kötüyse ruh halim de kötü oluyor. Yanımdakine o günü zehir edebiliyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!