Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2004 00:00
Dünyaca ünlü Fransız romancı Amin Maalouf, dedesinin halasına Kamal ismini, Mustafa Kemal’den ilham alarak verdiğini yazdı. Maalouf, ailesinin kökenlerini anlattığı ‘Yolların Başlangıcı’ isimli kitapta,
Atatürk’e hayran olan dedesi Butros’un, doÄŸacak çocuÄŸuna Kamal adını koyacağını herkese ilan ettiÄŸini ve çocuk kız doÄŸduÄŸu halde kararından vazgeçmeyerek bebeÄŸine Kamal adını verdiÄŸini belirtiyor.Maalouf, Atatürk’ün dedesi için taşıdığı anlamı da ayrıntılı bir biçimde anlatıyor.Fransa’da yaÅŸayan Lübnanlı romancı Amin Maalouf, Türkiye’de de çok sayıda okuru olan bir romancı. Özellikle, Afrikalı Leo, Tanios Kayası, Semerkant, Işık Bahçeleri, Ölümcül Kimlikler gibi kitapları büyük ilgi uyandırmış ve üstüste baskılar yapmıştı. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Yolların BaÅŸlangıcı ise Amin Maalouf’un yeni kitabı. Samih Rifat ve Aykut Derman çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan kitapta, Maalouf, ailesinin geçmiÅŸini araÅŸtırıyor ve bu araÅŸtırma sırasında karşısına çıkan ilginç ayrıntılardan söz ediyor. Lübnan kökenli bir aileye mensup olan Maalouf’un aile tarihinde, Osmanlı’nın büyük yeri olmasında ÅŸaşırtıcı bir taraf yok. Åžaşırtıcı olan, dedesinin daha o yıllarda Atatürk’ün anlam ve önemini farketmesi. Ãœstelik bunu, doÄŸacak çocuÄŸuna adını vereceÄŸini bütün çevresine ilan edecek kadar farketmesi. Gerçi çocuk kız olunca biraz bozuluyor ama yine de dönmüyor sözünden. Ä°ÅŸte, Maalouf’un ‘Kamal’ halasının isminin öyküsü: ‘Babaannem o sırada hamileydi (...)1921 yılının aralığında doÄŸuracaktı ve dedem daha o zamandan, çocuÄŸuna koyacağı adı seçmiÅŸti: Adı ‘Kamal’ olacaktı, Atatürk’ün onuruna (...)Dedem o yıl Kemal Atatürk için neden yanıp tutuÅŸuyordu! Bunu, yazışmalarının hiçbir yerinde açıklamıyor ama nedenini sezmek benim için güç deÄŸil. O ki, öteden beri DoÄŸu’nun altüst oluÅŸunu görmeyi düşlüyordu, o ki, yaÅŸamını geçmiÅŸe hayranlığa karşı, geleneklerin boÄŸucu ağırlığına karşı ve giyime kuÅŸama varıncaya kadar modernliÄŸe ulaÅŸmak için savaÅŸmakla geçirmiÅŸti, savaÅŸ sonrasında Türkiye’de olup bitene duyarsız kalamazdı: Selanik’te doÄŸan, orada eÄŸitim gören, oranın ‘Aydınlanma’sı ile beslenen bir Osmanlı subayı, eski düzeni yıkacağını, imparatorluktan geriye kalanı, gerekirse zorla, yeni yüzyıla sokacağını ilan ediyordu (...)KIZ OLUNCADedem, iÅŸte toprakları ve kafaları özgür kılan bu kiÅŸiye duyduÄŸu hayranlık yüzünden, çocuÄŸuna onun adını vermek, ona Arapların söylediÄŸi biçimiyle ‘Kamal’ demek istiyordu (...) Ne yazık ki Butros verdiÄŸi sözü yerine getiremeyecekti. Tanrı baÅŸka türlü karar vermiÅŸti, çocuÄŸa Atatürk’ün önadı konamazdı - çünkü bir kızı olmuÅŸtu!Dedem, kaÅŸlarını çattı ve hiçbir ÅŸey söylemedi. Odanın bir köşesinde, karısının yatmakta olduÄŸu yataktan iki adım uzakta duran yazı masasına gidip oturdu, karısı da eliyle herkesin odadan çıkmasını iÅŸaret etti, büyükler küçükleri alıp dışarı çıktı. Odada yalnızca anne, baba ve yeni doÄŸan çocuk kaldı -üçünün de sesi çıkmıyordu.Butros, uzun uzun düşündükten sonra, Nazire’ye bakıp ÅŸunları söyledi:- Eee ne yapalım, bir kızımız var, ne olacak yani? Ben onun adını yine de Kamal koyacağım! Bir erkek adıysa, ne olmuÅŸ? Ne fark eder? Bu beni kararımdan vazgeçiremez (...)!Kızına, yani halama Atatürk’ün önadı verildi. (s.335 v.d.)’Â
button