Amerikan sinemasına direniyorlar, kızıyorsunuz

Güncelleme Tarihi:

Amerikan sinemasına direniyorlar, kızıyorsunuz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 26, 2005 00:00

SİNEMA eleştirmenleriyle ilgili yazımı okuyan fikirlerine çok güvendiğim birisi, ‘Saçmalamışsın. Adamların işi eleştirmenlik. Elbette eleştirecekler’ dedi.Ben eleştiriye karşı değilim ki, elbette eleştirecekler. Ama eleştirmek başka, karalamak, ‘Gitmeyin’ çağrısı yapmak başka. Size ilginç bir şey söyleyeyim mi, dünyada Amerikan sinemasına direnen iki ülke var. Biri Hindistan, diğeri Türkiye. Hindistan’ın nüfus ve kültür farkı avantajı var. Türkiye ise ilginç bir örnek. Dünyanın bütün ülkelerinde son 10 yılın en çok seyredilen filmleri sıralamasında ilk sıraları Amerikan filmleri alıyor. Birinci sırada Titanic var. Türkiye’de ise Titanic 6. sırada. İlk beş sırada Türk filmleri var. Sırasıyla Gora (4 milyon), Vizontele (3.3 milyon), Vizontele Tuuba (2.9 milyon), Eşkıya (2.5 milyon) ve Kahpe Bizans (2.4 milyon), Titanic (1.8 milyon).İlk on sırada 8 Türk filmi, iki Amerikan filmi var. Biri Titanic, diğeri 6. His. En pahalısı 2.5 milyon dolarlık bütçelerle yapılmış Türk filmleri 400 milyon dolar bütçeli, 1 milyar 900 milyon dolar gelirli Titanic’le yarışıyor. Avrupa’da devlet sinemayı desteklemek için yapımcılara müthiş paralar ödüyor. Fransa’da sinemaların yüzde 20 oranında Fransız filmi oynatmalarını mecburi kılan yasa var. Buna rağmen Avrupa sineması can çekişiyor, Türkiye’de ayakta kalmaya çalışan sektörü desteklemek bir yana ‘Gitmeyin’ deniliyor. Oysa sadece Gora’nın, sedece bilet gelirinden devlete ödediği pay 5 trilyon. Eskiden Türk filmleri gösterime girecek salon bulamazken, Türkiye’deki film dağıtımının neredeyse tamamı Amerikan firmalarının elindeyken, salonların yüzde 80’inde Türk filmleri oynatılıyor. Eleştirmenlere gelince. Onlarla ilgili bir bilgi vereyim de, durumu anlayın. Yıllar önce bir dostum Usta Beni Öldürsene diye bir film çekti. Kalktık gittik. Çıkışta sordu: ‘Nasıl buldun’. ‘Usta beni öldürdün’ dedim. Filme gide gide 15 bin kişi gitti. Ama o film o yıl sinema eleştirmenlerince yılın en iyi filmi seçildi. Bilmem anlatabildim mi!Yapımcının yanıtıDÜNKÜ yazıma konu olan Star’daki yarışma programının yapımcısı Tayfun Dinçer aradı. ‘Soygun’ iddiaları ile ilgili bilgi verdi. Mehmet Ali Erbil, Star’la yapmış olduğu bir sözleşmeye uymadığı için cezai şart maddesine bağlı olarak bir dava kaybettiğini ve bu nedenle Star’a program yapmak zorunda kaldığını aktardı. Buna göre Erbil, Star’da kendisine önerilen programları sunacaktı. Bunun karşılığında da bölüm başı 8 bin dolar alacaktı. Bu paranın yarısı borca sayılacak, yarısı Erbil’e ödenecekti. Yani benim yazdığım gibi 1 milyon dolarlık borç ödenirken, diğer yandan Mehmet Ali Erbil de 1 milyon dolar alacaktı. Ben zaten işin bu yanında değilim. Mehmet Ali Erbil nerede program yaparsa yapsın bu düzeyde bir para kazanıyor. Tayfun Dinçer kendi kazancıyla ilgili olarak da bilgiler verdi. Daha önce başka yerlerde bu olayla ilgili çeşitli yazılar çıktığını söyleyen Dinçer, ‘Biz bu programı günlük 15 milyar lira artı KDV karşılığı yapıyoruz. Kestiğimiz faturalar ortada, bize yapılan ödemeler ortada. Üstelik biz hálá Star’a ve dolayısıyla TMSF’ye iş yapmaya devam ediyoruz’ dedi. Dinçer istersem faturaları da yollayabileceğini, hatta bizzat getirebileceğini söyledi. Star’ın muhasebesine girme imkanım yok. Ancak Dinçer’in bu faturaları dışında Star’dan bu program için başka ödemelerin, başka kanallarla yapılıp yapılmadığını ve bu paraların nerelere gittiğini öğrenme imkanım yok. Ferrari Türkiye’de sahipsizVATAN dün Zeytinoğlu Grubu’nun TMSF ile anlaştığını yazarken, grubun Ferrari ve Maserati’nin Türkiye distribütörlüğünü yaptığını hatırlatmış. Yanlış bilgi. Zeytinoğlu Grubu Paris Otomobil Fuarı’ndan beri Ferrari ve Maserati’nin Türkiye distribütörü değil. Zeytinoğlu Grubu’nun yaptığı hatalar ve rahmetli Mehmet Sabancı’nın ağır baskıları sonucu, Ferrari, distribütörlüğü Zeytinoğlu’ndan aldı. Sözde bir ‘inceleme’ döneminden sonra distribütörlük önceden anlaşılan Sabancı’ya ait FB’ye verilecekti. Ancak tam bu sırada Mehmet Sabancı zamansız bir şekilde aramızdan ayrıldı. Ve Ferrari-Maserati açıkta kaldı. Ferrari-Maserati’nin bölge sorumlusu ‘Her şeyi hesaplamıştık ama Sabancı’nın öleceğini hesaplamamıştık’ diyerek durumu özetliyor. Bu nedenle de birkaç aydır bu markaların Türkiye distribütörü yok. Ama pek çok talip var. Herkesten önce Koç Grubu talip. Zaten Fiat ve Alfa Romeo nedeniyle aynı gruba bağlı Ferrari’ya yakınlar. Ama İtalya, Koç’un Alfa Romeo’daki performansından mennun değil. Bu nedenle çok sofistike olan Ferrari’yi Koç’a vermek istemiyor. Ferrari’ye verilen teklif dosyaları arasında Ferrari’yi en fazla etkileyen Borusan’ınki olmuş. Ama Koç’u kırmak da kolay değil. Şimdilik bekliyorlar.. Türkiye’deki Ferrariseverler de bekliyor. Yeni F 430, yeni 612 Scaglietti için biraz daha bekleyecekler. NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Yaşımıza başımıza uygun yazılar ve fikirler yazdığımız zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!