Röportaj: Duygu BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2006 00:00
Yann Tiersen 15 yıllık müzik kariyerine karşın adını Amelie filminin müziklerini yaparak duyurdu. 2005 Mayıs’ında çıkardığı "Les Retrouvailles" isimli son albümünün tanıtımı için turneye çıkan Tiersen, 2 Ağustos çarşamba akşamı İstanbul Parkorman’da Türk dinleyicileriyle buluşacak.
Fransa’da liberalizmin her şeyi ele geçirdiğini söyleyen müzisyen, Jane Birkin ile yaptığı "Plus d’hiver" isimli düette, hayatın paraya endeksli yaşanmasından duyduğu sıkıntıyı anlatıyor. Tiersen’in kasımda çıkarmayı planladığı canlı albümde İstanbul konseri de yer alacak.
Son albümünüzü çıkaralı bir seneden fazla oluyor. Bu zaman zarfı içinde neler yaptınız?
- Bir piyano turnemiz var. Sürekli gezip çalıyoruz. Brest’ten başladık ve Avrupa ülkelerini gezdik. Kanada’ya da gittik. Genelde festival ülkelerine gidiyoruz.
Son albümünüz Les Retrouvailles’da düetler var. Jane Birkin, Tindersticks’ten ayrılan Stuart Ashton Staples, Cocteau Twins’den Elisabeth Fraser gibi. Kim kimi buldu, bu işbirliği nasıl gelişti?
- Evet, albümümde düetlere bolca yer verdim. Tek başımaydım ve dışarıdan gelecek katkılara açıktım. Saydığınız Şarkıcıları benle çalışmak için davet etmek istedim. Hepsi sevdiğim kişiler. Özellikle Elisabeth Fraser ile çalışmak için uzun zamandır can atıyordum. Çünkü ergenlik döneminde Cocteau Twins dinlerdim ve sesine hayrandım.
Düet yaptığınız Şarkılar dışındaki parçalarınız hep enstrümantal. Niçin bu tarz bir müziği tercih ediyorsunuz?
- Tercih etmiyorum. Albüme bakarsanız yarı yarıya olduklarını göreceksiniz. Bir parça yapmaya başladığımda bazen bir ses ekleme, bir söz yazma ihtiyacı duyuyorum ama bazen de bir parça kendi kendine yetiyor. Bunlar iki ayrı şey. Kimi zaman şarkıda egemen olan sestir, müziği arkadan duyarsınız, kimi zamansa müzik öndedir. Sanırım bazen canım müziği öne çıkartmak istiyor.
Türkiye’nin de dahil olduğu turne ne zaman başladı? Türkiye bu turneye nasıl dahil oldu?
- Geçen sene mayıs ayında başladı. Son albümüm çıkar çıkmaz yola çıktık. Türklerden gelen bir davet üzerine İstanbul’a da gelmeye karar verdik.
Kasımda, canlı bir albüm çıkaracağınızı duydum. İstanbul konseri de bu albümde yer alacak mı?
- Bir sürü konser ve piyano konseri kaydediyoruz. Aslında her şeyi kaydediyoruz. İstanbul konseri de tabii bu albümde yer alacak.
Nasıl bir Türk dinleyicisi hayal ediyorsunuz?
- Ne beklemem gerektiğini hiç bilmiyorum. Dolayısıyla bir hayalim de yok. Ülkenizi pek tanımadığım için bilemiyorum, gelince göreceğiz.
Biyografinizden okuduğum kadarıyla klasik müzik eğitimi almışsınız. Önce keman, sonra piyano ve hatta orkestra şefliği. Klasik müzikten rock’a nasıl geçtiniz?
- Piyano ve keman çaldığımda küçüktüm. Altı yaşından 12-13 yaşına kadar yaklaşık altı yıl çaldım. Sonra birden hepsini bıraktım çünkü gerçekten müzik yapmak, parça bestelemek istedim. Ergenlik çağında çaldığım gruplar daha çok rock ağırlıklıydı. İçimde daha çok bu varmış herhalde.
Albüm hazırlama aşamanızı biraz anlatır mısınız? Evinize mi çekilirsiniz yoksa grup çalışması mı yapmayı tercih edersiniz?
- Hayır, tek başıma çalışıyorum. Nereye doğru gittiğimi bilmem, bilmek de istemem. Dizeleri arıyorum sanki. Parçalar zaman içinde kendi kendilerine oluşuyor. Arıyorum ve bir bakıyorum ki yavaş yavaş bir şeyler oluşmuş.
Bilgi için: www.yanntiersen.com
KLASİK MÜZİK EĞİTİMİ GÖRDÜ ROCK’ÇI OLDU1970’de Fransa’nın Brest kentinde doğdu. Klasik müzik eğitiminin ardından 1980’li yıllarda rock müziğe ilgi duymaya başladı. Sinema ve tiyatro için yaptığı bazı bestelerini topladığı ilk albümü "La Valse des monstres"u 1995’te çıkardı. Melankolik şarkılarıyla tanınan Fransız Dominique A ile yaptığı düet, 1998’deki ikinci albümü "Le Phare" daha fazla tanınmasını sağladı. 2001’de ilk solo albümü "L’Absente"ı çıkarmadan önce biri rock, biri canlı iki albüm daha hazırladı.
Film müziklerini hazırladığı Amelie, 2001’de müzisyeni üne kavuşturdu. Ardından Alman yapımı "Elveda Lenin!" filminin müziklerini hazırlaması için teklif aldı. Shannon Wright ile birlikte çıkardığı CD, son albümünde sıkça yer verdiği düetler için bir başlangıç noktası oldu. Klasik müziği farklı tarzdaki vokallerle birleştiren ve sahneyi çok sevdiğini söyleyen Tiersen, bu kasımda bir konser albümü çıkarmaya hazırlanıyor.