Ambulans savaşında Çiyan Erol Cumaçiler’e karşı

Güncelleme Tarihi:

Ambulans savaşında Çiyan Erol Cumaçiler’e karşı
Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2006 00:00

Ankara’daki Sauna Çetesi, İstanbul’daki Lion Çetesi, Iğdır’daki Dana Çetesi’yle her gün zenginleşen yeraltı dünyamıza önceki hafta İzmir’den Çiyan Erol’un Ambulans Çetesi katıldı. Erol Uğurluoğlu (42), namı diğer Çiyan Erol, kaset kapağı benzeri fotoğrafları ve 33 sabıkasıyla nevi şahsına münhasır bir çeteci. İki yılı Foça ve Buca cezaevlerinde geçmiş. Uyuşturucu ve alkol bağımlısı.

Yeşilyurt Devlet Hastanesi acil servisi önünde 15 yıldır özel ambulans şoförlüğü yapıyor, komisyon karşılığında yaşlı ve cahil hastalarla ilgileniyor. 4 Mart Cumartesi günü, hastane bahçesinde, rakip Cumaçiler Çetesi’nden iki kardeşi yaralayıp, sırra kadem bastı. Ardında bıraktığı fotoğraf, birçok çeteciyi kıskandıracak kadar fiyakalıydı...

Ege’nin en büyük hastanesi İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin (halk arasındaki adıyla Yeşilyurt Devlet Hastanesi) acil servisinin önünde, 4 Mart Cumartesi günü, saat 13.30’da mermiler uçuştu. Çiyan Erol, mahalleden arkadaşları Cumaçiler lakaplı Mustafa (41) ve Barbaros Baysaner (38) kardeşleri kanlar içinde yere serdi. Cumaçiler’in adamı Barış Ünlü ise mermiler teğet geçtiği için yara almadan kurtuldu.

Ambulans çetelerinin iki kolunu temsil eden ve sabıka kayıtları hayli kabarık olan Çiyan Erol ve Cumaçiler, hastaların sırtından kazandıkları paraları paylaşamıyordu. Kavga şimdilik can almamıştı.

Olaydan sonra Yeni Asır muhabiri Fatih Şendil, Çiyan Erol’un fotoğraf stüdyosunda mafya babası pozuyla çektirdiği bir fotoğrafını ele geçirmişti. İşte bu fotoğraf, bu yazının nedeni oldu.

MUHTAR BİZE SİNİRLİ
/images/100/0x0/55ea300af018fbb8f8705fcf

İzmir’e gidip Çiyan Erol, yani Erol Uğurluoğlu’nun evini aradık. Bozyaka, Kadifekale ve Yeşilyurt arasındaki üç ayrı Yağhaneler Mahallesi’ni dolaştık, dördüncü muhtarda nihayet izini bulduk.

Muhtar, Çiyan Erol’la ilgili sorularıma sinirlendi: "Kendinden başka kimseye zararı yoktur çocuğun. Ne tabancası, ne çetesiymiş? Şimdi gelse, yere yat, desem yatar. Şunun karnı aç, desem doyurur."

Birkaç esnaftan da aynı cevabı alıyorum. "Çiyan’dan kimseye kötülük gelmez. Onun doğduğu günü biliriz. İyi bir oto boyacısı oldu ama yapmadı. Sorumsuz çocuktur biraz."

Trakya göçmenlerinin çoğunlukta olduğu mahalle, oldukça yoksul. Dar basamaklı dik yokuştan inip evinin kapısını çalıyoruz. Çiyan Erol’un baldızı açıyor kapıyı, içeri buyur ediyor. Oğlu ve eşi geliyor az sonra. Çok üzgünler ama şaşırmamışlar olan bitene. "Su testisi su yolunda kırılır" diyorlar. Firari halinin çok sürmeyeceğine inanıyorlar. "Kaçmak için para lazım. Bitince yakalanır."

Çiyan Erol’un eşi Kısmet (40) ve kızı Gözde Uğurluoğlu (19) da geliyor. "Babam her hapse girdiğinde benden başka ziyaretine giden yok. Annem birkaç kez zoraki gitti. Çünkü babamdan çok çekti" diyor Gözde.

Kısmet Hanım ise "Adım Kısmet, soyadım Uğurluoğlu ama şansım gülmedi hiç. Yine mecburen giderim ziyaretine" diyor. Tabancayı nereden bulduğuna akıl erdiremiyor. "Ben mutlaka görürdüm. Kesin olay günü bulmuştur bir yerlerden."

ROBIN HOOD’LUK VAR

Erol, 2005’te Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde iki kez uyuşturucu ve alkol tedavisi gördü. Ancak içkiden de esrar ve haptan da vazgeçemedi. Evinin 300 metre ötesindeki Yeşilyurt Devlet Hastanesi Acil Servisi’nden para kazanmaya devam etti.

Trafik cezaları ödenmediği için trafikten men edilmiş bir özel ambulansın şoförü oldu. Eşinin anlattığına göre, patronu, "Çalıştır, cezalarını öde, paraları yarı yarıya paylaşalım" demiş. Daha geçen hafta o ambulansla Adana’ya 1 milyar liraya cenaze götürmüş.

Çiyan Erol’un hastanedeki bir diğer "işi" de çevre ilçe ve köylerden gelen hastaların hastane işlemlerini para karşılığında halletmek.

Eşi ve kızı, Çiyan Erol’u övüyor, kimi zaman Robin Hood’luk yaptığını anlatıyor: "Eli çok açıktır. Geçenlerde gözünden ameliyat olan kimsesiz yaşlı bir köylü kadını hastaneden eve getirdi. İki gün baktık. Kadına gözlük aldı, otobüs parasını da verip gönderdi. Kazancını fakirlere dağıtırdı."

MAFYAYA ÖZENİRDİ

Çiyan Erol’u eleştiren ailesi, birden ne kadar iyi niyetli, saf biri olduğunu anlatmaya başlıyor. İşlediği suçları mazur görüyorlar. "Hiç yüz kızartıcı suç işlemedi ki."

Ağız birliği ederek Cumaçiler’in ne kadar belalı olduklarına dair örnekler veriyorlar. "Yıllardır birbirlerinin ayağına basmadan aynı işi yapıyorlardı. Ama Cumaçiler rahat durmaz."

Kocasının firari durumda olması Kısmet Uğurluoğlu’nu pek endileşendirmiyor. "Bana dokunmasın da ne yaparsa yapsın" diyor. Tek korkusu, Cumaçiler’in çocuklarına zarar verme ihtimali.

O gün kocasını silaha davrandıracak kadar kışkırtmışlar. "Oğluna tecavüz edeceğiz" demişler. Kısmet Hanım, "Çiyan umurumda değil ama çocuklara bir şey yaparlar diye sokağa bırakmıyorum" diyor.

Sonra aile albümünü getiriyor, birçok fotoğrafın yeri boş. Sözler bir anda yeniden değişiyor. "Her kavga edişimizden sonra, nikah fotoğraflarımız dahil, hepsini doğradı. Vücudunu jiletlerdi. Mafyaya özenirdi. Bana dokunmasın da ne yaparsa yapsın." Gizem babasına kızıyor: "Bizi hiçbir zaman düşünmedi."

Müşteki Cumaçiler’in ifadeleri

Barbaros Baysaner
: Acil kapısının önündeki bankta oturuyorduk. Çiyan yanımıza gelip oturdu. "Akıl hastanesinden rapor aldım. Bugün birkaç kişiyi vurmam lazım" dedi. Silahını çekti, ensemde ağrı hissettim. Şikayetçiyim.

Mustafa Baysaner: Erol yanıma geldi. Yere düştüm. Silahı başıma doğrulttu. Tutukluk yaptığı için ateş almadı. Kaçmaya başladım. Karnımdan yaraladı. Yanımda çalışan Barış Ünlü’yü de kovaladı ama isabet ettiremedi. Şikayetçiyim.

Hasta ve cenazeler çeteye emanet

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin acil servis kapısının önünde beş özel ambulans şirketinin değnekçileri alenen işbaşında. İki yıl öncesine kadar bu değnekçiler, "112" yeleği giyerek iş yapıyordu. İzmir Emniyeti’ne yansıyan olaylardan sonra bu yelekleri giymeleri engellendi. Ancak değnekçiler, acil servise gelen yaşlı ve bilinçsiz hastalardan muayene ya da işlemleri hızlandırma gerekçesiyle para sızdırmaya devam ediyor.

Çiyan Erol ve Cumaçiler çatışması da "müşteri hasta" rekabetinden kaynaklandı. Ege Bölgesi’nin en büyük devlet hastanesi, değnekçilerin acil kapısında cirit atmasıyla da ün kazandı. Emniyet, İzmir’deki diğer hastanelerde böyle bir şey olmadığını belirtiyor.

Çeteyi yaratanın araç sahipleri olduğunu söylüyor: "Ambulans sahipleri, Çiyan Erol gibilere bilerek iş veriyor. Girişken, tatlı dilli, gerektiğinde efelendiklerini ve ne yapıp edip para getireceklerini iyi biliyorlar."

İzmir Emniyeti’nin tespitine göre, şehirde suç işleyenlerin yüzde 30’u Bozyaka, Kadifekale, Yeşilyurt ve İkiçeşmelik semtlerinden. Atatürk Hastanesi, bu semtlerin ortasında. Rant elde etmek isteyen sabıkalıların bir kısmı acil kapısında "iş" yapmak için çeteleşiyor.

Hastanenin Başhekim Yardımcısı ve Acil Servis Sorumlusu Dr. Cihan Arslan’a çete savaşın ve hangi önlemlerin alındığını sorduk.

Cevap: "Bu konuda basına açıklama yapma yetkimiz yok."

SAĞLIK BAKANLIĞI’NA SORULAR

Bu durumda, sorularımızı doğrudan Sağlık Bakanlığı’na yöneltelim:

1) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin acil kapısının önünde özel ambulans şoförlüğü ve değnekçilik yapanların çoğunun sabıkalı olduğu iddia ediliyor. Bu şirketler ve personeli neden denetlenmiyor?

2) Alkol ve uyuşturucu tedavisi gören, cinayet ve hırsızlıktan hüküm giyen sabıkalılar, nasıl ambulans şoförü oluyor?

3) Hasta ve cenaze yakınlarının hastane çeteleri tarafından kullanılmasını önlemek için hangi yaptırımlar uygulanacak?

TOPLAM 33 KERE 10 AYRI TİP SUÇ İŞLEDİ

1 Mala zarar verme

2 Müessir fiil (saldırı, darp, yaralama)

3 Küçükleri kaçırma ve alıkoyma

4 Mütecaviz sarhoşluk

5 Emniyet mensuplarına mukavemet

6 Kumar

7 Delici, kesici aletle yaralama

8 Uyuşturucu ve tehlikeli madde kullanma ve barındırma

9 Yaralamalı trafik kazası

10 İcrai rezalet

SIK SIK EVDEN KAÇAN SARIŞIN ÇOCUĞA ÇİYAN LAKABI ÇOK UYGUNDU

Erol, 1960’ta Erzurum’dan İzmir’in Yeşilyurt İlçesi’ne göçen Uğurluoğlu Ailesi’nin ilk çocuğu. 1964 doğumlu. İlkokulu zar zor bitirdi. Oto tamircisine çırak verildi. Evden kaçan, baba dayağı yiyen problem çocuktu hem de sarışındı. Bütün bu özelliklerini en iyi anlatan "Çiyan" lakabını çok sevdi. 35 yıldır ailesi, mahallesi, bıçkın arkadaşları onu Çiyan, diye çağırdı.

1987’de Urlalı Kısmet’le evlendi, iki çocuk babası oldu. Kısmet, birkaç kez mahkemeye başvurup boşanmak istemiş ama, her defasında, Erol dayak atıp rezalet çıkardığı için davadan vazgeçmek zorunda kalmış. "Razı oldum bu hayata. Ömrüm böyle geçecek. Doğru dürüst işi yoktur. 15 yıldır hastane önünde para kazanıyor. Pavyonlara, içkiye harcıyor. Sorumsuz koca. Sinirlidir. Neler yaptığını bana hiç söylemez. Hep başkalarından duyarım." Gizem, kendisinin yanında babasının kendini jiletlediğini, annesini dövdüğünü anlatırken utanıyor.

33 SUÇTAN SABIKALI

Polis kayıtlarına göre, Çiyan Erol 1984’ten itibaren 12 yılda tam 33 suçun sanığı oldu. Buca ve Foça cezaevlerinde toplam iki yıl yattı.

Rakibi Baysaner kardeşlerin de suç dosyaları hayli kabarık. Mustafa Baysaner’in "Hırsızlık, memura mukavemet ile tehditle menfaat temin etmek" suçlarından poliste kaydı bulunuyor. Barbaros ise Yeşilyurt eski Belediye Başkanı Şükrü Karaduman’ın oğlu Mustafa Karaduman’ı 1992’de bıçakla öldürdükten sonra aftan yararlanarak cezaevinden çıkmış.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!