Alışverişin harman olduğu yerden izlenimler

Güncelleme Tarihi:

Alışverişin harman olduğu yerden izlenimler
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2012 00:00

Haziran ayında düzenlenen Shopping Fest boyunca normalde çeşitli indirimler, canlı müzikler ve bol ikram söz konusuymuş. Ama bu yıl dünyaca ünlü birçok marka alışverişi teşvik etmek için inanılmaz derecede ilginç enstalasyonlar da düzenlemiş.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz perşembe Vogue Fashion’s Night Out gecesiydi. Ben de hemen Feyyaz’ı aradım. Gitmeli ve bu enerjiyi yerinde emmeliydik. Zira biz giyim ve alışveriş zincirinin en alt halkasına mensubuz. Kuzenim amcamın küçülenlerini giyer, abim kuzeninkileri, ben abiminkileri ve Feyyaz da benim küçülen giysilerimi.... Alışverişimiz genelde ekmek ve bakliyatla sınırlıdır. Bu nedenle Feyyaz teklifime çok sevindi.
Mümkün olan en güzel elbiselerimizi giyerek Nişantaşı’nın yolunu tuttuk.
Ana cadde oldukça iyi korunan bir barikatla kesilmişti.
Nizamiyedeki güvenlik görevlileri bizi durdurup üstümüzü aradılar. “Üzerinizde altın çakmak, puro, elmas
kravat iğnesi ya da limitsiz kredi kartı var mı?” dediler.
“Abi yeminler olsun ki bizde yok!” dedik.
“O zaman ne işiniz var lan burada?!” diye kızdılar.
Gerçekten de hiç durumumuz olmamasına karşın Hürriyet muhabiriyiz filan diye yalvarınca bizi yarım saatliğine içeri aldılar.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb2f1cf018fbb8f8b0c8a9

ALIŞVERİŞE TEŞVİK ENSTALASYONLARI

Yöreyi en iyi bilecek kişiler elbette oranın esnafı. Hemen yoldan geçmekte olan bir amcayı çevirdik. Amca kendisini solo bir alışveriş merkezi olarak modellemişti. Feyyaz, Amca’dan birkaç incik boncuk ve biraz da bilgi aldı.
Haziran ayında düzenlenen Shopping Fest boyunca yalnızca çeşitli indirimler, canlı müzikler ve bol ikram söz konusuymuş. Ama bu yıl dünyaca ünlü birçok marka alışverişi teşvik etmek için inanılmaz derecede ilginç enstalasyonlar düzenlemiş.
Satıcı amca “Dikkatli olun, her yerdeler!” diyerek uzaklaşırken, biz de merakla Nişantaşı’nın içlerine doğru ilerlemeye başladık.
İlk tehlikeyi Abdi İpekçi ile Nişantaşı Caddesi’nin kesişiminde yaşadık: Timsahıyla ünlü bir marka, Zambezi Nehri’nden özel olarak getirdiği dişi bir timsahı ortalığa salmıştı.
Tam refüjde Feyyaz’a saldıran aç hayvandan güçlükle kurtulduk.
“Delirdiniz mi olum siz!” diye haykırırken yanımıza iyi giyimli bir görevli geldi.
“Timsahı etkisiz hale getirmeyi başaran ilk müşterimize sürpriz hediyeler, büyük indirimler ve harika tişörtler veriyoruz” diyerek gülümsedi. “Üstelik timsahın derisinden yapılacak ilk ayakkabılar da sizin...”

Haberin Devamı

JACQUES D’ABBORE’DEN TATLI SÜRPRİZ

Yolumuza devam ederken Feyyaz dünyaca meşhur tasarımcı Jacques D’abboré’nin vitrinini çok beğendi. “Abi şunun önünde bir fotoğraf çekineyim mi?” dedi. Vitrinde ilmek ilmek örülmüş idam urganları satılıyordu.
Feyyaz pozunu verirken içeriden iyi giyimli bir görevli çıktı. “Eğer arkadaşınızı vitrine asarsak en pahalı gömleklerimizde yüzde yetmiş indirim artı kadife ceketlerimizde yüzde doksana varan sürpriz hediye çekleri” diye gülümsedi.
Koşar adımlarla oradan uzaklaşırken Feyyaz yolun kenarında bir iş makinesi gördü. “Abi şuna biraz bakalım mı?” dedi. İçgüdüsel olarak makineyi izlemeye başladık. O sırada yanımıza iyi giyimli bir görevli geldi. “Tasarımcı Charles Jankovic’in iş makinelerinden esinlenerek yalnızca üç tane ürettiği topuklu ayakkabımızı beğendiniz mi?” diyerek gülümsedi. “Eğer beğenirseniz yüzde altmışa varan mazot ve kredi kartına dört yüz taksit” dedi.
Başımız dönmüş halde bir kaldırıma çöktük. Feyyaz ağlamaklı bir şekilde “Abi bir kafede filan otursak?” dedi. Etraftaki tek kafe Beymen Brasserie idi. Oysa bizim hiç durumumuz yoktu. İçeri giremezdik. Feyyaz’ı kaldırdım. Bir süre uzaktan Beymen’e baktık.
İçeriden iyi giyimli bir görevli çıktı ve gülümseyerek yanımıza yaklaştı. Ağzını açmasına fırsat vermeden karnına dirsek attım ve Feyyaz’ı kolundan sürükleyerek koşmaya başladım.
Nişantaşı sınırlarına geldiğimizde bize doğru yanarak koşan bir genç kız gördük. Evet yanarak. Feyyaz “Korkma yettim!” diye haykırarak kıza doğru seğirtirken iyi giyimli bir görevli araya girerek “Merak etmeyin, bu küçük bir promosyon, daha fazla alışveriş etmeniz için dizayn edilmiş teatral bir yangın” diyerek gülümsedi.
En yakındaki dolmuşa atlayarak Fındıklı’ya indik. Sessizce birer çay içtik.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!