Güncelleme Tarihi:
Foto galeri - Mehmet Ali Erbil ile oğlu Ali Sadi'nin fotoğrafları için tıklayınız...
- Oğlunuz Ali Sadi ile biraz önce pek havalı yürüdünüz. Erkek evlat sahibi olmak insanı böyle havalı mı yapıyor?
İki kızdan sonra tabii ki erkek evlat sahibi olmak değişik bir duygu. Ama ben evlatlarımın hiçbirini ayırt etmem.
- Bir şey dikkatimi çekti; Ali Sadi utangaç bir çocuk galiba?
Hiç bana benzemiyor değil mi?(Gülüşmeler) Evet, biraz utangaç ama esmer kızları çok seviyor.
- Şimdi utangaç ama ileride çapkın olabilir. Ne de olsa çapkın bir babası var...
Vardı... Ali Sadi'nin burcu yengeç ve burcunun özelliklerini taşıyor. Utangaç, duygusal ve sakin. Ama bunun yanında yaşıtları gibi enerjik ve müthiş akıllı bir çocuk. Ayrıca çapkın olmasını da istemem. Annesi de Sadi'nin benim eski halim gibi olmasını istemiyor.
- Bu son evliliğinizde eşinizi hiç aldattınız mı?
Asla! Çünkü hayat arkadaşımı buldum ben. Dolayısıyla mutluluğu dışarıda aramıyorum. Bir de bu işler doyum meselesidir. Ben çok doydum. Kadınsa kadın, eğlenceyse eğlence, her şeyi zamanında fazlasıyla yaşadım. Artık çapkınlıkla falan işim yok. Ben o defteri çoktan kapattım.
Tatile gittiğim zaman oynuyorum ama öyle abartılı değil. Çünkü abartılı oynayacak para kalmadı.
- Uzun zamandır Kıbrıs'a gitmiyorsunuz. Oysa orada sahneye çıkardınız. Ne oldu, Kıbrıs'la aranızda bir sorun mu var?
Evet, iki yıldır Kıbrıs'a gitmiyorum. Neden gitmiyorum; o topraklar biraz nankör topraklar. Kırdılar beni. Biliyorsunuz ki benim o topraklara turizm açısından çok katkım olmuştur. Benimle beraber Kıbrıs'a 50 kamera gelir, çekim yapardı. Şimdi kimse gitmiyor, adı bile unutuldu Kıbrıs'ın.
- Nasıl bir nankörlük yaptılar?
Adı üstünde nankörlük ettiler. Kıymet bilmediler. Maalesef Kıbrıslılar kıymet bilmiyor...
- İş anlamında bir süredir sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Yeni projeler var mı?
Artık iş konusunda acele etmiyorum. Her projeye hemen atlamıyorum artık. Çünkü atladığım her proje, benim kariyerime zarar verdi. Mehmet Ali Erbil kimliğimden çok şey alıp götürdü. Ama sunduğum her program istenilen reytingi aldı.
- Yani o programlar sizi hep bel altı espri yapan, sulu şovmen kategorisine mi soktu?
Evet, hep Mehmet Ali Erbil'den bir şey beklendi, hiç programa yatırım yapılmadı. Ben de artık bu sömürüyü durdurmaya karar verdi. Bundan böyle içime sinen, doğru dürüst projelerde yer alacağım. Sonuçta bu ülkede, benim kadar canlı yayın tecrübesi olan kaç tane şovmen var ki.
- Birkaç kez RTÜK ile karşı karşıya geldiniz. Şimdiki programlara baktığınız zaman ne söylemek istersiniz?
Vallahi biz onların arasında zemzem suyu ile yıkanmış gibi kaldık. Birbirlerini yatırıp öpenlerden tut da, basit basit esprilere kadar neler yapılıyor ekranda. Canlı yayında yapılan bel altı esprilerin haddi hesabı yok. Üstelik bütün bunlar kurgulu, bilinçli yapılan şeyler. Benim programımdaki gibi kaza değil! O yüzden bana biraz adaletsizce davranıldı.
- Gelelim kızınız Sezin ile Alişan'ın fırtınalı ilişkilerine ve oldukça patırtılı biten ayrılıklarına...
Bu konuda söylenecek çok bir şey yok aslında. Nişanlılık, bir süreçtir. Onlar bu süreçte birbirlerini daha yakından tanımaya çalıştılar. Fakat bu zaman içerisinde kızım ile Alişan, anlaşamayacaklarını ve ilişkilerini evlilik çatısı altında yürütemeyeceklerini anladılar ve ayrıldılar. Bundan sonra konuşmak, yorum yapmak her iki tarafa da yakışmaz.
- Bu ilişki Alişan'ın çapkınlıkları yüzünden mi bitti?
Ondan dolayı ayrılmadılar. Biraz önce dediğim gibi, anlaşamadılar.
- Ayrılığa Sezin aşırı kıskançlığı neden olmuş olabilir mi?
Sezin'de birazcık kıskançlık var tabii. Sanatçı biriyle, genç yaşta birlikte olmak, onun bir takım sorunlarını üstlenmek ve çevresindekileri kabullenmek kolay bir şey değil. Bu durum sanırım ilişkilerini yıprattı. Tabii tam neden ayrıldıklarını bilmiyorum. Ben bu konuda asla kızımla yüz göz olmam.
- Aslında siz bu ilişkiye onay vermemiştiniz. Bütün bunların olacağını hissetmiştiniz değil mi?
Ben Sezin'in hiçbir zaman bu camiadan birisiyle olmasını istemedim. Yıllardır bu dünyanın içinde olan her baba gibi tecrübelerimi evladıma aktardım. Ben Sezin'in bu camiadan birisiyle yapamayacağını biliyordum. Benim Alişan'ı istemememdeki en büyük sebep budur. Bu ilişkiye Alişan'ın kişiliği yüzünden karşı çıkmam gibi bir durum söz konusu değil. Bir yerden sonra anne ve babanın yapacağı tek şey, çocuğuna mutluluk dilemektir. Biz de bunu yaptık. Ama mutlu olamadılar.
ALİŞAN'I DOLDURUŞA GETİRİYORLAR
Bu asla doğru değil. Benim Seba Konutları'nda iki tane dairem vardı. Bu dairemin birini Alişan satın aldı. Evlendikleri zaman kızımla o evde oturacaklardı. Dairemin diğerini de Sezin'in annesi Muhsine taşınacaktı. Ne benim ne de Muhsine'nin böyle bir şey istemek gibi bir tarzı yoktur.
- Alişan, Sezin için "Benden ayrıldıktan üç gün sonra Cengiz Kurtoğlu'nun oğluyla birlikte olmaya başladı" dedi. Böyle bir birliktelik var mı?
Sezin, Cengiz'in kızıyla arkadaş. Dolayısıyla oğluyla da arkadaş olmuştur. Ama ben bu olayın ne boyutta olduğunu sormadım bile. Çünkü kızıma sonuna kadar güveniyorum. O asla böyle bir kız değil.
- Alişan'ın bu şekilde konuşmasına tavrınız ne oldu?
Hoş bir şey değil tabii ki. Bu onun kişiliğiyle ilgili bir durum. Ama belki de çocuğu dolduruşa getiriyorlar, bilemiyorum ki. Artık bundan sonra kimsenin konuşmaması en güzeli.
- Alişan'la nişan atma döneminde hiç konuştunuz mu?
Olaylar kopma noktasına geldiği zaman telefon açıp eşim Tuğba ile Alişan'ın ailesinin yanına gittim. Belki arayı bulur, gençleri barıştırırız diye. Baktım ki olacak gibi değil, karışmadım. Çünkü olayı ikisi de kendi aralarında bitirmişti. Büyüklerin artık yapabileceği bir şey yoktu. Ayrıldıktan sonra ise bir daha Alişan'la konuşmadım. Sadece gereken mesajları hem basın hem de eş, dost aracılığıyla yolladım. Bundan sonrası ona kalmış bir şey.
- Sezin ile Alişan yedi yıllık birliktelikleri içinde defalarca ayrılıp, barıştılar. Bir daha bir araya gelmek isteseler tavrınız ne olur?
Bu saatten sonra yeniden bir araya gelmeleri zor gibi gözüküyor. Ama eğer bir araya gelirlerse artık hayatta karışmam. Fakat benim gördüğüm Sezin bu ilişkiyi kafasında bitirmiş. Kendini de toparlamış. Çok iyi görünüyor. Her şeyde bir hayır vardır. Ben buna inanırım. Kız evladı pırlantadır, hiçbir zaman değerinden eksilmez. Ben ne Alişan'a ne de kızıma kızgınım. Bunlar dünyevi şeyler. Olabiliyor. Zamanında ben de birçok kızı üzmüşümdür. Dediğim gibi olabilecek şeyler bunlar.
- Zamanında birçok kızı üzdüğünüzden söz ettiniz. Hiç ah aldığınızı düşünüyor musunuz?
Asla böyle bir şey düşünmem. Böyle şeylere de inanmam.
DEMET DEMAGOJİ YAPMASIN
Çıkmayan olduğu zaman ister istemez kızdığım olmuştur. Hele sanat hayatına benim programımda başlamış olan birisi sonradan programa çıkmak istemeyince, kızıyorsunuz tabii. Fakat artık daha sakin bakıyorum bu tür olaylara. Kendi seçimidir diyerek olgunlukla karşılayabiliyorum.
- Bu anlamda Demet Akalın'a kızdınız mı? Yani programınıza katılmadığı için ona canlı yayında hakaret ettiniz mi?
Yok hayır, asla böyle bir şey yapmadım. Aslında kanka olduğu Seda ile problem yaşadı Demet. Seda ile Kıbrıs'ta program yaptığımız zaman Demet çok geç kalmıştı. Seda da onu programdan kovmuştu. Bunlar birbirlerine küstüler, ondan sonra da kanka oldular. Bu nasıl bir ortamdır ben bunu çözemiyorum işte.
- "İbrahim Kutluay erkekliği ondan öğrenmiştir" demediniz mi?
Yok canım. Hande Yener, "Ben bir Demet tanırım, Demet Kutluay" dedi ya, Arto ile buna espri yaptık, o kadar. Eğer bunu başka türlü algılıyorsa, o onun bileceği bir şey. O espriden sonra insanın belden aşağı inip de "Şerefli babanın, şerefli kızı" demesi, kendi kişiliğini yansıttı. Kendisini mahkemeye verdim. Dolayısıyla bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
- Demet Hanım, "Şerefli babanın şerefli kızı" sözünü size söylemediğini, alınganlık yaptığınızı açıkladı...
Demagoji yapmasın. Bütün gazeteler yazdı... O zaman araya niye arabulucu girdi. Sevgilisinin ortakları araya girerek bizi barıştırmak istedi. Böyle bir şeye yanaşmadım. Yanaşsam, iki misli şerefsiz olurum. Neyse bu konuda artık konuşmak istemiyorum.
İLK ADIMI BEN ATMAM
Evet, kendisiyle bir yıldır konuşmuyoruz. Seda ile çok iyi arkadaştık. Bir arada çok güzel günlerimiz geçti. Benim Tuğba ile evlenmeme o sebep olmuştur. Nikâh şahidimiz bile Seda'ydı. Ama belli bir yaş ve konumdan sonra bazı değerler, insanlar için önemli oluyor. Karşınızdakinden bu değerleri görmediğin zaman da kırılıyorsunuz. Arkadaşlık, dostluk adına bazı şeyler yapıyorsun, bir de bakıyorsun ki arkadaşın arkandan tam tersi işler yapıyor.
- Ne yaptı ki Seda Hanım?
Bunları konuşmaya gerek yok. Kinci değilimdir ama bu konuda ilk adımı asla ben atmam. Çünkü ben büyüğüm. Gerçi o benden yedi yaş büyüktür ya neyse... (Gülüşmeler) Ben Seda'yı her zaman severim. Benim sevgimden bir şey eksilmez. O farklı bir şey. Şimdi biri bana şerefsiz demiş, onu affedersem, iki kat şerefsiz olurum. Bu da böyle bir mesele. Birazcık değerleri bilmemiz, önemsememiz gerek. Belli bir yaştan sonra ne yapacaksın ki, ne için yaşayacaksın. Para da pul da boş. Dostluktur önemli olan.