Ali’ye her gün oje sürüyorum

Güncelleme Tarihi:

Ali’ye her gün oje sürüyorum
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 28, 2007 00:00

<1>Foto <1>galeri Ali Poyrazoğlu'nun "Tak Tak Takıntı" oyununda takıntılı bir kadını canlandıran Şebnem Özinal, Büşra Bozok'a verdiği röportajda gerçek hayatta da takıntılarının olduğunu söyledi: "Bende bir şey kaybetme ve ölüm takıntıları var."

Haberin Devamı

 Şebnem Özinal  fotoğrafları için tıklayın

Ali’ye her gün oje sürüyorum
Evlendikten sonra tiyatroya ara veren Åžebnem Özinal, Ali PoyrazoÄŸlu’nun "Tak Tak Takıntı" oyunuyla sahneye döndü. Oyunda bir kadını canlandıran PoyrazoÄŸlu’na makyaj konusunda yardımcı olduÄŸunu belirten Özinal; "Ali’nin makyajını ben yapıyorum. Ona her gün oje sürüyorum. Tüylerini sarıya boyadık" diyor.Â

"Tak Tak Takıntı"ya ilgi nasıl?

- Oyun gayet iyi gidiyor. "Kapı baca kırılıyor" derler ya... Gerçekten öyle bir tabir kullanmak gerekiyor bu oyun için.

Biraz oyundan bahseder misiniz?

- Altı kişilik bir kadromuz var. Oyun, bir doktor muayenehanesinde geçiyor. Herkes randevu almış ve sırasını bekliyor. Ancak doktor gecikiyor. Hastalar da kendi aralarında sohbet etmeye başlıyorlar. Oyun bu sohbetler üzerine kurulu. Provalara başlamadan önce çok fazla doktor gözlemledim. İnternette araştırma yaptım.

Haberin Devamı

Oyundaki gibi temizlik takıntısı olan birisi misiniz?

- Normal hayatta temizlik takıntısı olan bir kadın değilim. Ancak bende bir şey kaybetme takıntısı var. Çantamdan bir şey kayboldumu çok üzülüyorum. Resmen uykularım kaçıyor. Değerli ya da değersiz fark etmez, bir eşyam kaybolursa deliye dönüyorum.

n Uzun zamandır tiyatroda rol almıyordunuz. Bu oyunu kabul etmenizdeki etken nedir?

- 1991 yılında Dormen Tiyatrosu’nda oyunculuğa başladım. Rollerin hepsini kabul ediyordum. Çünkü kendimi kabul ettirme çabasındaydım.

/images/100/0x0/55ead4b7f018fbb8f8997a97
Ancak bazı roller üstüme yapıştı. Biraz ara vermenin doğru olacağını düşündüm. Zaten son iki yıldır da Şefik’in (Öztek) işlerinden dolayı Antalya’da bulunmak zorunda kaldım. Açıkçası kendimi biraz unutturmak istedim. Daha sonra mutsuz mutsuz evde otururken Ali Poyrazoğlu’ndan teklif geldi. Hem oynayacağım karakteri beğendim hem de oyunu çok komik buldum.

Haberin Devamı

Canlandırdığınız karaktere adapte olmak sizi zorladı mı?

- Oyunculuğa başladığımdan bu yana hep zorlayıcı işlerde yer aldım. Tiplemelerde oynamayı sevdim. Kötü kadın rolünü de daha tipleme olduğu için hep kabul etmişimdir. Ancak "Tak Tak Takıntı"daki rolümün oyunculuğuma çok katkısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü asla sahnede gerçek Şebnem’i göremiyorsunuz. Peruk ve gözlük taktığım için çoğu insan beni tanımamış.

Ali Poyrazoğlu ile ilk defa mı çalışıyorsunuz?

- Ali Poyrazoğlu’nun bir dizisinde misafir oyuncu olarak yer almıştım. Ama kendisiyle ilk kez bir tiyatro oyununda çalışıyorum.

Ali Poyrazoğlu 35 yıl sonra kadın kılığına girdi. Siz 35 yıl sonra ne yapmak istersiniz?

Haberin Devamı

- Ali’yi kadın yapmak için çok uğraştık. Benden yardım aldı. Ali’nin makyajını ben yapıyorum. Her gün ona oje sürüyorum. Tüylerini sarıya boyadık. Ben de 35 yıl sonra erkek kılığına girmek istiyorum. Gerçekten böyle bir hayalim var.

"Tak Tak Takıntı"ya ilgi nasıl?

Ali’ye her gün oje sürüyorum
- Oyun gayet iyi gidiyor. "Kapı baca kırılıyor" derler ya... Gerçekten öyle bir tabir kullanmak gerekiyor bu oyun için.

Biraz oyundan bahseder misiniz?

- Altı kişilik bir kadromuz var. Oyun, bir doktor muayenehanesinde geçiyor. Herkes randevu almış ve sırasını bekliyor. Ancak doktor gecikiyor. Hastalar da kendi aralarında sohbet etmeye başlıyorlar. Oyun bu sohbetler üzerine kurulu. Provalara başlamadan önce çok fazla doktor gözlemledim. İnternette araştırma yaptım.

Haberin Devamı

Oyundaki gibi temizlik takıntısı olan birisi misiniz?

- Normal hayatta temizlik takıntısı olan bir kadın değilim. Ancak bende bir şey kaybetme takıntısı var. Çantamdan bir şey kayboldumu çok üzülüyorum. Resmen uykularım kaçıyor. Değerli ya da değersiz fark etmez, bir eşyam kaybolursa deliye dönüyorum.

Uzun zamandır tiyatroda rol almıyordunuz. Bu oyunu kabul etmenizdeki etken nedir?

- 1991 yılında Dormen Tiyatrosu’nda oyunculuğa başladım. Rollerin hepsini kabul ediyordum. Çünkü kendimi kabul ettirme çabasındaydım. Ancak bazı roller üstüme yapıştı. Biraz ara vermenin doğru olacağını düşündüm. Zaten son iki yıldır da Şefik’in (Öztek) işlerinden dolayı Antalya’da bulunmak zorunda kaldım. Açıkçası kendimi biraz unutturmak istedim. Daha sonra mutsuz mutsuz evde otururken Ali Poyrazoğlu’ndan teklif geldi. Hem oynayacağım karakteri beğendim hem de oyunu çok komik buldum.

Haberin Devamı

Canlandırdığınız karaktere adapte olmak sizi zorladı mı?

/images/100/0x0/55ead4b7f018fbb8f8997a9b
- Oyunculuğa başladığımdan bu yana hep zorlayıcı işlerde yer aldım. Tiplemelerde oynamayı sevdim. Kötü kadın rolünü de daha tipleme olduğu için hep kabul etmişimdir. Ancak "Tak Tak Takıntı"daki rolümün oyunculuğuma çok katkısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü asla sahnede gerçek Şebnem’i göremiyorsunuz. Peruk ve gözlük taktığım için çoğu insan beni tanımamış.

Ali Poyrazoğlu ile ilk defa mı çalışıyorsunuz?

- Ali Poyrazoğlu’nun bir dizisinde misafir oyuncu olarak yer almıştım. Ama kendisiyle ilk kez bir tiyatro oyununda çalışıyorum.

Ali Poyrazoğlu 35 yıl sonra kadın kılığına girdi. Siz 35 yıl sonra ne yapmak istersiniz?

- Ali’yi kadın yapmak için çok uğraştık. Benden yardım aldı. Ali’nin makyajını ben yapıyorum. Her gün ona oje sürüyorum. Tüylerini sarıya boyadık. Ben de 35 yıl sonra erkek kılığına girmek istiyorum. Gerçekten böyle bir hayalim var.

Gece hayatını bıraktık

Şefik Öztek’le evliliğiniz nasıl gidiyor?

- İyi gidiyor. Biz zaten beraber yaşıyorduk, sessiz sedasız evlendik. Küçüklüğümden beri hep "Ben gizlice evleneceğim" derdim ve dediğim oldu. "Evlenince her şey değişiyor" diyorlar ama bizde bir şey değişmedi.

Çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?

Ali’ye her gün oje sürüyorum
- Çocukları çok seviyorum ama işimizden dolayı çocuk yapmaya fırsat bulamıyoruz. Şimdi de "Tak Tak Takıntı" başladı ve yine bebeği ertelemiş olduk.

Şebnem Özinal evde nasıl? Yemek yapmayı biliyor mu?

- Yemek yapmayı çok seviyorum. Evde vakit geçirmek daha güzel. Eşim ve ben gece hayatını bıraktık, artık dışarı çıkmaktan sıkılıyoruz.

Röportaj: Büşra BOZOK Fotoğraflar: Sercan BALAMUR

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!