Güncelleme Tarihi:
Â
Bir hayli zayıflamışsınız...
- Evet bayağı zayıfladım. Babamı kaybettikten sonra altı ayda tam 28 kilo almıştım. Kötü günler geçti ve fazla kilolarımı verdim. Aslında daha da zayıftım, provaların stresi yüzünden biraz kilo aldım.
Oyunculuk serüveninizde de bayağı yol aldınız...
- "Şaban ile Şirin" oyununu 1996-97 sezonunda sahnelemiştik. Çok hızlı geçiyor zaman. "Propaganda" , "Banka", "Okul" gibi önemli filmlerde ve üç tiyatro oyununda rol aldım. "İkinin Biri" adlı oyun ile Sadri Alışık Ödülleri’nde komedi dalında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldüm. Ayrıca Afife Jale ve Selim Naşit ödüllerine de aday gösterildim. Şimdi sahneleyeceğimiz "Karmakarışık" oyunuyla da prodüksiyona bulaştım. Ankara Ekin Tiyatrosu’nun kurucularından Tarık Güvenç’in İstanbul’da kurduğu Don Kişot Prodüksiyon ile bu işe giriştik. Genç bir kadro kurduk ve çok hırslıyız. Haldun Dormen, Göksel Kortay gibi ruhani liderlerimiz var.
"Karmakarışık" oyununda rolünüz nedir?
- Saf, ana kuzusu bir adamı oynuyorum. Belli bir yaşa, konuma gelmiş bir bakanın özel kalemi olmuş ama hálá annesiyle birlikte yaşıyor.
Ana kuzusu oldunuz yani...
- Evet (Gülüyor)... Bir erkek gizlemeye çalışsa da ana kuzusudur daima. Ben de ana kuzusuyum. Şu anda ailenin reisi gibi görünsem de büyüğümüz annemizdir. Bizi aynı çatı altında toplamaya çalışıyor ve benim gözümde çok büyük bir insan. Annem olduğu için söylemiyorum, Gül Sunal çok güçlü bir insan. Ben ve Ezo şu anda doğru dürüst bir şeyler yapıyorsak bunda en büyük etken annemiz. Böyle bir insanın kuzusu olmak da akıllıca bir seçim. (Gülüyor)
Yani "Kadınlar güçlüdür" diyorsunuz...
- Karşısındaki erkeği çözen bir kadının o erkeği parmağının ucunda oynatması çok kolay. Kadınlar daha profesyonel, daha çalışkan, daha kuvvetli ve dayanıklı... Yeter mi? (Gülüyor) Bizim şifremiz daha kolay çözülüyor, korkulur sizden.
Erkeğin şifresi kolay mı çözülüyor gerçekten?
- Evet, ben zaten ortada yaşıyorum. Gazete arşivinde benim haberlerime bakarsanız, kahkaha atarken, ağlarken, sinirliyken kısacası bütün ruh hallerimi deşifre eden fotoğrafları bulursunuz. Ben ortada yaşarım. Hayata karşı profesyonel değilim.
Türkiye’yi yıllarca güldüren bir oyuncunun oğlu olmak zor değil mi?
- Kemal Sunal, 56 yılını adına bir leke sürmeden tamamlamış bir insan. OÄŸlu olarak ona toz kondurmamam lazım. Oyuncu olarak da ona layık olmam gerekiyor. Oyunculukta iddialıyım. Benim için "Kemal Sunal’ın oÄŸlu, fena deÄŸil arada dizilerde oynadı" denilmesini istemiyorum. Zaten öyle bir imaj yaratırsam bu iÅŸi bırakırım. Oyunculukta en iyilerden biri olmak istiyorum.Â
10 yıl olmuş... Oyuncu olarak kabul ediliyor musunuz artık?
- Oyunculuk konusunda doğru adımlar attığımı düşünüyorum. Çok daha yukarılara çıkabilirdim. Çünkü büyük teklifler geldi. Ama ben Ali Sunal olarak hak ettiğim yere gelmek istedim. Bunun için de süreye ihtiyacım vardı. Ama bu sürenin benden götürdükleri de oldu.
Neler götürdü?
- Çok olgunlaştım. Bazen kendimi yaşlı bir adam gibi hissediyorum. Çok yoruldum. Bu 10 yıl daha ’laylay lom’ geçebilirdi. Tam gençlik dönemimdi.
Merak ettim, nereden mezunsunuz?
- İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Yurtdışında bir sertifika programı aldım. Türkiye’ye dönünce Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Bu kadar işletme okuduktan sora oyunculuğa devam ettim.
Kendimi Kapıkulu askeri gibi hissediyorum
Yaşınız kaç?
- 29,5 (Gülüyor), 22 Eylül’de 30 olacağım. Ancak oturup düşününce kendimi 50-55 yaşlarında hissediyorum. Bu durum beni biraz üzüyor. Umarım yaşadığım zor günlerin meyvesini ileride toplarım. Ancak oyunculuk adına bütün zorluklara katlanmaya razıyım. Çevremdeki öbür isimleri de düşünerek tabii.
Kız kardeşiniz Ezo mu?
- Evet şimdi bir de Ezo çıktı. Onun adını korumak zorundayım. Sonuçta o bir kız ve benim de kardeşim. Yani bazen kendimi Kapıkulu askeri gibi hissediyorum (gülüyor) Ezo da oyunculuğa başladı ama o bir eğitimci aslında. Özel bir eğitim merkezi kurdu, algıda güçlük çeken, otistik ve hiperaktif gibi özel durumları olan çocuklara eğitim verecek. Ben eğitim işini esas mesleği olarak görmesini istiyorum. Bu babamın da isteğiydi. O da bunun farkında. Ancak oyunculuk teklifi geldi ve bu işte aklı kalmasın diye izin verdik. Bir de şu var, ben ne dersem Ezo onu yapar. Ezo, benim hem ağabeylik hem de babalık işimi çok kolaylaştırdı.
Ve ayrıca çok güzel bir kız...
- Evet, Ezo güzel bir kız ve etraf çakal dolu. Ama ben de Sivas Kangalı’yım, çakalları yaklaştırmam. Çakallar nereye bulaşacaklarını iyi bilirler. Bilmiyorlarsa da öğretiriz. Malatya’lı tarafımız da var. Heytttt... (Gülüyor)
Erkeklik egonuz mu kabardı?
- Evet, erkeklik, egolar işte tek üstün yanımız bu fizik gücü yani. "Heyttt... Höyttt" derler değil mi? (Gülüyor) Aslında bütün medyanın gözü bizim üzerimizde. Ama bu anlamda aile olarak medyaya hiçbir zaman malzeme vermedik.