Güncelleme Tarihi:
Maskeli Beşler, Kıbrıs’ta neler yapacak?
- Çok fena şeyler; kumarhane soyacaklar. Çok komik bir film oluyor.
Bu arada bıyık da çok yakışmış...
- Filmde, her işi yapan bir mafya babasını canlandırıyorum. Filmde komik olmayan tek adam benim. Lakabım da Tilki Selim. Tipimi çok sevdim, karizmatik oldu. Bıyıklar da hoşuma gitti.
Siz, Kıbrıs’a ve casino’lara yabancı biri de değilsiniz...
- Bu filmde, casino’larda kaybedenlerin, kumara para verenlerin intikamı ciddi bir şekilde alınacak. Yüklü miktarda para kaldıracağız.
Hálá kumar oynuyor musunuz?
- 2.5 yıl aradan sonra ilk kez bayramda Kıbrıs’a gittim. Sadece makinelerde oynadım. Çok güzel makineler gelmiÅŸ. Bilgisayar gibiler.  Â
- Hayır, asla.
Kaç yıldır kumar oynuyorsunuz?
- 20 yıl boyunca oynadım.
Bu 20 yıl içerisinde ne kadar kaybettiniz?
- 300-500 dolar kaybetmişimdir (gülüyor). Serçe araba bir de Armutlu’da gece kondu parası kaybetmişimdir, ne bileyim. Saymadım.
Gerçek rakamı söylemek canınızı mı acıtıyor?
- Gerçekten bugüne kadar hiç hesap etmedim. Tabii ki çok kaybetmişimdir.
LEVENT KIRCA KONSERVATUVARA GÄ°REMEDÄ°
 Bir gecede en çok ne kadar kazandınız ve kaybettiniz? Bunu hatırlarsınız herhalde...
- Bir gecede 700 bin dolar kazanıp, aynı gece o parayı verdiğimi bilirim. Amaç orada kazanmak değil. Kazanıp da gideyim derdinde olmuyorsunuz. Oynama süreci ne kadar uzarsa o kadar keyif alıyorsunuz.
Hiç kazanıp da alıp gittiğiniz olmadı mı?
- Hayır olmadı. Oradan gelen parayı ben cebime, evime sokmam. Ayrıca kumar parası da ayrıdır. Onu, evimin rızkından keserek hiçbir zaman oynamamışımdır. Dediğim gibi 20 yıldır oynuyorum. Bugüne kadar bunun yüzünden ne ev sattım, ne de araba. Her zaman haddimi, sınırlarımı bildim. Yoksa 20 yılda ayakta durabilir misin? Mümkün değil! Bitmiş, gitmiştim.
Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Şafak Sezer ile Peker Açıkalın film setinde kavga etti. Siz de o sırada sette miydiniz?
- Evet, gürültüleri uzaktan duyduk.
- Kimde hata diye bakmak doğru değil. Profesyonelliğin dışına çıkıp, karakterini set ortamına yansıttığın zaman tabii ki yanlışlıklar olabiliyor. Ne kadar birbirini sevmesen de, çekemesen de o işi bitireceksin. Hoş şeyler değil tabii ama zaman zaman insanlar yanlışa düşebiliyor.
Saygı sınırı aşılmış Mehmet Ali Bey. Ortada ağır cümleler var. Biri "Çingene" diyor, diğeri de "Seni karım yaparım"...
- Ya "Seni karım yaparım", işin biraz da fantezi tarafı. Birden bire komedi filmi, "Kurtlar Vadisi"ne dönüştü. Ondan sonra sette bu laf espri oldu. Şimdi herkes set içinde birbirine "Karım olacaksın" diyor.
Peker Bey bu espriye kızmıyor mu?
- Yok canım. Onların hepsi bu altyapıya sahip arkadaşlar. Şimdi ikisi de zor insanlar. Bu tartışmaların olması normal. Önemli olan profesyonelliktir.
Ä°yi de siz neden zor deÄŸilsiniz?
- Biz çok şeyler geçirdik. Ben ilk televizyon programımı 1974 yılında yaptım. Tam 33 yıldır çalışıyorum. TRT’ye siyah-beyaz döneminde başlamıştık. Tarih olduk yani. Eski TRT’den bir ben kaldım, bir de Halit Kıvanç.
Levent Kırca da var...
- Levent Kırca bizden sonradır. Ben Ankara Devlet Konservatuvarı’nda okurken, Levent Kırca her sene tiyatro bölümünün sınavlarına gelirdi. Almazlardı onu, takmışlardı. Ben küçücük çocuktum okuyordum, o kocaman adamdı gelir, kazanamadan giderdi. Levent konservatuarı bir türlü kazanamadı yani. Alaylı. Ama bunun eğitimle alakası yok. Kabiliyet doğuştan var olan bir şeydir. Konservatuvara onu almadılar ama halk onu çok sevdi. Bana göre çok yetenekli bir oyuncu. Eğer devlet konservatuvarına girseydi, küçücük bir camia içerisinde kalacak, bu kadar ünlü olmayacaktı.
Az önce genç oyuncuların kavgasından söz ettik ama sizin kuşakta da bu tür tartışmalar yaşanıyor. Mesela Levent Kırca ile Ali Poyrazoğlu... Biri "Ahlaksız pornocu" dedi, öbürü de "Şöhretini yitirmiş hüzünlü karga" diye yanıt verdi...
- Yaşlar ilerleyince daha sinirli mi oluyoruz, bilmiyorum ki. Dilimize vuruyor galiba. Bana göre ikisi de Türkiye’de çok önemli oyunculardır. Ben sadece gençlere örnek olmaları açısından eleştiririm. Yoksa bir şey söylemem, taraf olmam.
Åžimdi mahkemelikler. Hatta Levent Kırca mahkemeye sunmak için Ali Bey’in çevirdiÄŸi filmleri bulmaya çalışıyormuÅŸ.  Â
- Bu filmler porno film midir, erotik film midir, nedir bilemem. Ama Türk Sineması’nın çıkmaza girdiÄŸi, yapımcı ve yönetmenlerin bu tip filmleri çekmeye mecbur kaldığı o yılları çok iyi hatırlıyorum. Kimsenin çalışamadığı bir dönemdi ve ben o dönem Ali PoyrazoÄŸlu’nun evinde kalıyordum. Ali iÅŸe giderdi, biz Korhan’la (Abay) evde onu beklerdik. Ali ekmek parası kazanır, eve nevale getirirdi. Yani Ali’nin çok ekmeÄŸini yemiÅŸimdir. Çünkü o dönem ekmek, o filmlerden geliyordu.Â
Bu filmleri izlemediniz mi?
- Hiç izlemedim. Çok iğrenç bir şey. Neler olabileceğini biliyordum, tahmin edebiliyordum.
- Sette hazırlanırken bir bağrıltı duydum. Odamdan çıkıp baktığımda ortamın çok gergin olduğunu gördüm. Hem Peker’i hem de Şafak’ı çok severim. İkisi de çok yetenekli oyuncular. O anda aralarına giremezdim. Ama bir ara Peker’in yanına gittim, baktım ki fenalaşmış. Tansiyonu çıkmış. Sağlık görevlileri gittikten sonra devreye girdim. İkisine de mümkün olduğunca olgun davranmaya davet ettim. Sette biraz dengeleri ben sağlıyorum. Sağolsunlar onlar da beni dinledi.
                        Röportaj: Sema DENKER Fotoğraflar: Sinan ÖZBALKAN