Alexander McQueen’ler, Hüseyin Çağlayan’lar böyle keşfediliyor

Güncelleme Tarihi:

Alexander McQueen’ler, Hüseyin Çağlayan’lar böyle keşfediliyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2006 00:00

Londra’da 15 yıldır moda okullarından yeni mezun olan gençlerin koleksiyonları için bir moda haftası düzenleniyor. Bu sene River Island’ın sponsorluğunda yapılan Öğrenci Moda Haftası’nda (Graduate Fashion Week-GFW) 42 moda okulundan 2 bin öğrenci yarıştı.

GFW öğrencilere hem bir sürü ünlü moda evinden yetenek avcılarının izlediği haftada podyum şovu yapma hem de birinci olup 20 bin sterlin (60 bin YTL) kazanma imkanı veriyor. Geçen senelerde iki Türk bu ödülü almıştı. Hüseyin Çağlayan ve Bora Aksu. Bu sene de katılımcılar arasında iki Türk genç kız vardı. Öğrenci Moda Haftası’nın kurucu başkanı, modacı Jeff Banks ile GFW’i, Londra’nın dünya modasındaki yerini ve gücünü konuştuk.

Londra’da böyle öğrenci merkezli bir moda haftası düzenleme ihtiyacı nasıl ortaya çıktı?

-1991 yılıydı, televizyonda Clothes Show diye bir moda programı yapıyordum. Brighton’daki bir okuldan Roy Peach adlı bir öğretmen geldi ve bizim okulda çok yetenekli çocuklar var ama kıyafetlerini Londra’da gösteremiyoruz çünkü paramız yok, dedi. Haklıydı. İngiltere’de her yıl binlerce moda öğrencisi mezun oluyor çünkü 42 üniversitede moda
/images/100/0x0/55eb08baf018fbb8f8a6b6c8
tasarımı öğretiliyor.

Hemen bu haftanın bitiminde modaevleriyle kontrat imzalayanlar olacak mı?

-Kesinlikle. Defile yapanların yüzde 40’ı iş bulmuş olacak. Çünkü defileleri Valentino, Versace, Vivienne Westwood, Donna Karan ve Maxmara’dan ajanlar izledi. Şu anda Burberry’nin baş tasarımcısı olan Christopher Bailey, GFW’nin birincilerindendir. Bugün jüri üyesi olarak aramızda.

Peki bu moda haftası nasıl bu kadar prestij kazandı?

-Çünkü dünyada benzeri yok. Şaşılacak şey belki ama Paris’te moda eğitimi veren üç okul var. İtalya’da da tasarımcıların neredeyse hepsi alaylı. İnsanlar okula gitmek yerine bir modacının yanında çıraklık yaparak işi öğrenmeyi tercih ediyor. Bence bu eski kafalılık. İngiltere’de bu 1950’lerde kaldı. Çünkü tasarım eğitimi sistemi oturtuldu. Ama bizim sistemimizde de bir sorun var. Biz yetenek yaratıyoruz, onları Amerikalı veya Fransız modacılar alıyor. O markalar daha da büyüyor. Biz bu işten para bile kazanamıyoruz.

Moda konusunda Londra, Paris ve Milano’dan kafa olarak önde diyorsunuz?

-Tasarım öğrenmek istiyorsunuz adresiniz Londra’dır diyorum. Hayal gücünü en iyi kullanan genç beyinleri dünyaya servis ediyoruz. Artık kıyafet üretmiyoruz. Ben moda endüstrisine atıldığım 1960’larda 1.5 milyon tekstil fabrikası vardı, şu anda bu sayı 80 bine düştü. Ürünleri Türkiye, Vietnam ya da Çin’de yaptırmak daha işimize geliyor. Bu değişim yakında Türkiye’nin de başına gelecek. Siz de Romanya’da üretmeye başlayacaksınız.

Türkiye’den bir grup girişimci size gelip böyle bir moda haftası düzenlemek için tavsiye istese ne dersiniz?

-Yapamazsınız derim. Londra dışında bunu hiçbir şehir hakkıyla yapamaz, çünkü yeterli moda tasarımı öğreten okul yok. İngiltere’deki moda eğitiminin şöyle bir özelliği var: Her ders bir tuğla gibi. Duvarı sağlam örmek için her tuğlayı yerine oturtmalısınız. İşin pazarlama yönünü de çok iyi bilmelisiniz. Okullarda bunlar öğretiliyor.

Konuştuğum öğrenciler yaratıcılıklarını diledikleri gibi kullanmak ile satılıp giyilecek kıyafetler yapmak
/images/100/0x0/55eb08baf018fbb8f8a6b6ca
arasında kaldıklarını söylüyordu...


-Eğitmenlerin bazısı yaratıcılığınızı bazısı ticari zekanızı geliştirmeye çalışır. Ama nasıl bir modacı olacağınıza siz karar vereceksiniz. Sizi heyecanlandıran şey tasarladığınız bir kıyafetin çok satması mı defilenizin dünyanın en acayip şeyi olarak akıllara kazınması mı?

GFW’teki birincilerden Hüseyin Çağlayan kariyerinin başında siz modacıların deyimiyle podyumda "Vauvv parçalar" hazırlıyordu. Yani acayip ama giyilmesi mümkün olmayan. Şimdi daha giyilebilir şeyler yapıyor. Eninde sonunda her modacı yaptığı kıyafeti birinin üstünde görmek istiyor olabilir mi?

-Hüseyin’in koleksiyonunu ilk defa 11 yıl önce izlemiştim. Kesinlikle zamanının çok önündeydi. Çevre kirliliği ve geri dönüşüm konusunda endişeleri vardı ve bunu kıyafetlere yansıtıyordu. Yeni bir öğrenci olarak dünyayı nasıl değiştirebilirim sorusunu soruyor, ruhsal ve zihinsel egzersizler yapıyordu. Yıllar içinde bu tutkusundan bir şey kaybetmedi ama olgunlaştı ve duruldu. Bir ipek koleksiyon hazırlıyor artık. İnsanlar onu giyiyor ama onun da politik yanı var; çünkü o ipeği çevreye zarar vermeyen, kimyasal kullanmayan bir merkezde boyatıyor. Yani Hüseyin aynı çılgın Hüseyin. Tek farkı artık tutkusuyla para kazanmayı öğrendi.

Jüri birinciyi neye göre seçiyor?

-Hiçbir fikrim yok. Jüriye bakıyorum hepsi moda dünyasında çok önemli işler yapan, akıllı, mantıklı isimler. Fakat onları karar vermeleri için bir odaya koyuyorsun ve kimyasal bir reaksiyon oluyor herhalde. Çıldırıyorlar! Bazen çıkan sonuca bakıyorum: Aman Allahım bunu kim seçti? diyorum. Her yıl doğru kişiyi birinci seçiyoruz diyebilmeyi isterdim ama diyemem. Zaten bence birinci olmaktansa burada kendini göstermek önemli.

River Island Başkanı Richard Bradburry

İKİ HAFTADA BİR KOLEKSİYONU YENİLEMEK ZORUNDAYIZ

70 kişilik bir tasarımcı ekibimiz var. Her yıl dükkanlara 15-20 farklı parça koyuyoruz. Çünkü bugünün müşterisini tatmin etmek için iki haftada bir koleksiyonlarımızı değiştiriyoruz. Genç kızlar dükkanları her haftasonu ziyaret ediyor neredeyse ve gördüklerine en çok iki hafta dayanabiliyorlar. Yoksa sıkılıp çıkıyor ve cebindeki parayı diyelim ki Topshop’ta harcıyor. Genç kızlar bir ünlünün üstünde gördüğü yeni şeyi hemen almak istiyor. Müşteriyi elimizde tutabilmek için böyle geniş bir tasarım ekibimiz var. Son iki senedir Graduate Fashion Week’in sponsoru olmamızın en önemli sebebi gençlerin modayı yönlendirdiğini düşünmemiz. Bu yıl buradan yeni bir Stella McCartney ya da Alexander McQueen çıkacak. Burada tanıştığımız gençlerin bir bölümünü işe de alıyoruz. Geçtiğimiz yıl GFW’ten tanıdığımız bir gence leopar desenli aksesuvarlar tasarlamasını istedik. Onun yaptığı çantalar bu yıl en çok sattığımız şey oldu.

TÜRKİYE’DE SATIŞLAR ÇOK İYİ

River Island’ın Başkanı Bradburry "Metrocity’deki ilk River Island beklentinin çok üstünde başarılı oldu" diyor. "Türk müşteriler ’River Island müthiş. Miss Sixty ve Diesel kadar güzel tasarımlar var ve yarı fiyatına’ diyorlar."

YILAN DERİSİ AYAKKABI GİYİYORUM ÇÜNKÜ HAYVAN HAKLARI SAÇMALIK

Üzülerek söylüyorum bu yıl politik söylemi olan bir koleksiyona rastlamadım. Halbuki Irak Savaşı protestosu olacak kıyafetlerde, diye düşünüyordum. İngiliz öğrenciler siyaseten doğruculuk yapacağız diye hiç ağızlarını açmamaya başladı. Halbuki moda bir kendini ifade etme platformudur. Dünyada olup bitene küçük bir detayla cevap verebilirsiniz. Örneğin ben bugün yılan derisi ayakkabı giydim çünkü şu anda çıldırmış olan hayvan hakları savunucularına "Hadi ordan" demek istiyorum. Havayı feci şekilde kirleten koca bir cipe ve özel jete binip foklar için ağlayan Brigitte Bardot ve onun gibilere hadi ordan!!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!