Güncelleme Tarihi:
Moda dünyasında süregiden yarış gerçekten çok büyüktür. Daha iyi, daha güzel ve farklıyı yapmak adına sonu gelmeyen bir mücadele vardır. Bir tasarımcı bu mücadeleden galip çıkıp kariyerinde zirveye ulaşmışken, üstelik de daha çok gençken neden intihar eder?
Bu haber bana da çok ağır geldi... Nedenlerini sorup durdum kendi kendime...
  Â
Ä°KÄ°Â KAYIPLA SARSILDIÂ Â
Kendisini keşfeden kişinin, yani stil danışmanı Isabella Blow’un bir sene önce intihar etmesi, Alexander McQueen’i derinden sarsmıştı. Kayıp bu kadarla kalmadı... Her defilesini en ön sıradan izleyen, bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi olan annesi Joyce’u da 2 şubat’ta kaybetti. Ve bu iki acı, dahi çocuğa çok ağır geldi.
Yaratıcılık çok hassas olmayı gerektiren, ince bir iştir... McQueen de hassas biriydi... Ayrıca son zamanlarda modanın çok çabuk tüketilmesinden, hiçbir şeyin uzun ömürlü olmamasından şikayetçiydi...
Ve o hassasiyet yüzünden kendisine sakladığı sıkıntıları taşıyamadı, hayatına son verdi. Daha 40 yaşındaydı...
YÃœZÃœNÃœ ORTAÇAĞ’A DÖNDÜ Â
İngiliz tasarımcı, çalışmalarında oryantalizm, klasik akım ve İngiliz modasının uç noktaları ile futuristik çizgileri şaşırtıcı bir şekilde harmanlıyordu. Son yıllarda daha çok gelecek kavramına odaklanan McQueen, ölmeden önce yüzde 80’ini tamamladığı son koleksiyonunda ise çok sevdiği couture ve el işçiliğine dönmüştü. Çünkü son yıllarda moda yüzünden unutulan değerlere dikkat çekmeyi arzuluyordu.
Yüzünü Ortaçağ’ın karanlık dönemlerine dönen McQueen’in amacı oradaki ışığı ve güzelliği yakalamaktı. Nitekim 2010 kış koleksiyonunda yer verdiği drapeli elbiseler, yoğun işçilikli kaftan görünümlü abiyeler, McQuenn’in hem kariyer hem de ruh halindeki değişimi açıkça gösteriyordu.
   Â