Güncelleme Tarihi:
“Cuma günüydü. Stadyumda saha kenarında bekliyorum. Oyuncular birer ikişer antrenmana çıkıyor. Tam o sırada arkamdan biri seslendi Türkçe: ‘Günaydın! Nasılsın?’ Bir döndüm, Alex’in ta kendisi! Önce şaşırdım, sonra çok sevindim.” Türkiye’den binlerce kilometre ötede, Brezilya’nın Curitiba şehrinde işte böyle kavuştu Alex’e Fenerbahçeli Mehmet Dilmaç. Öyle kuru bir ‘günaydın’ değildi bu. Önceki gün Alex’e haber bıraktığı için normalde hem seyirciye hem medyaya kapalı çalışmayı saha kenarından izleme fırsatını bulmuştu. Şimdi de kahramanıyla baş başaydı. “Dilim İngilizce’ye kaydı ama o Türkçe konuşmakta ısrarlıydı. Antrenman sebebiyle çok uzun konuşamadık. Ama onun tembihlemesiyle kulüp çalışanları beni adeta el üstünde tuttu. Türkiye’den Alex’i görmeye gelen ilk kişi olduğumu söylediler. Ertesi günkü lig maçına da davet ettiler.”
Mehmet Dilmaç’ın Curitiba’ya yaptığı bu Alex seferi bir tesadüf değildi tabii ki. Dilmaç, aileden sıkı bir Fenerbahçeli. Aynı zamanda gemi kaptanı. Yani işi sebebiyle de sık sık deniz aşırı seyahatler yapıyor. Geçen yaz da Brezilyalı sevgilisinin peşinden bu ülkeye gitmeyi kafasına koymuştu. E yaz bitti, kaptanlığını yaptığı gemi de bakıma alındı. O da bir ay önce soluğu Brezilya’da alıverdi. Elbette planları arasında Fenerbahçe’den ayrılmış Alex’i yeni takımında ziyaret etmek de vardı.
İKİ GÜNLÜĞÜNE GİTTİ 10 GÜNDE ZOR DÖNDÜ
“Başlangıçta planım bir hafta kalıp dönmekti. Ama varınca gördüm ki Brezilya’da size bırakın 24’ü, 34 saat bile yetmez. Yapacak o kadar çok şey var ki!” Önce Sao Paulo, sonra Iguaçu, Florianopolis derken, 15 Kasım’da, asıl hedefi Curitiba’ya vardı. Niyeti orada iki-güç gün kalmaktı. Ancak hem Alex hem de kulübü öylesine yakınlık gösterdi ki, iki günlük kalış önce beşe, en sonunda da 10 güne kadar çıktı. O ilk buluşmadan sonra kalması için ısrar ettiler.
Salı günü bu kez antrenman tesislerine gitti Dalmaç. Bu kez Alex daha hazırlıklıydı. İstanbul’dan gelen bu hayranıyla sıkı bir sohbete girişti. Elbette Türkçe! Birlikte hatıra fotoğrafları çektirdiler. Alex bir Curitiba forması imzaladı ona. Dilmaç da nazar boncuğu ve İstanbul tişörtü hediye etti. Bu muhabbete bir süre sonra eski Fenerbahçeli Deivid ile eski Galatasaraylı Lincoln de katıldı. “Onların da Türkçe konuşmasına şaşırdım doğrusu. Ama Alex ikisinin de ötesinde tam bir Türk gibi olmuş. Tam antrenmana gidiyordu ki yanımdaki irikıyım kulüp görevlisine karşı üst kattan ‘Baba! Yanındaki o adama dikkat et’ diye bağırdı. Formayı koyu Fenerbahçeli annem için imzalattığımı öğrenince çok duygulandı.”
CURITIBA TAKIMINDA ALEX’İN KEYFİ YERİNDE
Bir Fenerbahçeliyle karşılaşmaktan memnun kaldığı belliydi Alex’in. Peki ya bunca yıl sonra ülkesinde keyfi yerinde miydi? Dalmaç’ın bu konuda bir şüphesi yok. “Henüz forma giymemesine karşın takımda ona duyulan saygıyı hissettim. O da her zamanki gibi mütevazı. Mesela ocakta başlayacak yeni sezonda 10 yerine, 20 numaralı forma kalmış kendisine. Hiç şikayetçi değil. Antrenman sonrası oğlu Felipe’yle sahada penaltı atışacak kadar da rahat. Bol bol seyahat edip yeni sezona hazırlanıyor.”
Dalmaç sonraki günlerde de şehirde Alex’in izlerini takip etti. Yaşadığı semte gitti, tıpkı İstanbul’da, Beykoz’dakine benzer evini gördü, hemen yakınındaki parkı gezdi. Tabii bu anları sosyal medyada paylaştıkça Türkiye’den mesaj yağmuruna tutuldu. Alex hayranı tüm arkadaşlarından yağmur gibi imzalı forma isteği aldı mesela. Bu kadar mı? Brezilya medyası da keşfetti Türkiye’den gelen bu ilk ziyaretçiyi. Globoesporte web sitesinden Gabriel Hamilko onunla bir röportaj yapıverdi. “Bu röportajdan kısa bir bölümü Türkiye’den bir kanal da yayınlayınca belki yüzlerce telefon geldi. Hepsine cevap veremedim. Ama çok mutlu ayrıldım oradan. Alex’in neden bu kadar büyük bir oyuncu olduğunu bizzat gördüm.” Brezilya serüveni bu hafta sonu bitti. Mehmet Dalmaç İstanbul’a dönüyor. Hem de unutamayacağı Alex anılarıyla...
Denizsiz yapamıyorum
Doğma değil ama büyüme Büyükadalıyım. Bütün çocukluğum denizle iç içe geçti. Kayıkhanede kayıkları yıkayarak haşır neşir oldum teknelerle. Hatta eski Fenerbahçe Lefter’in bile fiberglas teknesini de çok temizlemişliğim var. Çok titizdi. Sonrasında torunlarıyla iyi arkadaşlık kurdum. Sonra Karamürsel’de Denizcilik Okulu’ndan mezun olunca deniz işim haline geldi. 10 yıldır da uzun yol olsun, İDO olsun, özel yat olsun hep bu işte çalıştım, kaptanlık yaptım.