Güncelleme Tarihi:
Ömür GEDİK
Kadrosunda ağırlıklı olarak tiyatro oyuncularının olduğu filmi Kutsal Damacana’dan hatırladığımız Kamil Aydın yönetiyor.
Aldatma, aldatılma fena bir konu.
Can sıkıcı, mide bulandıran, uyku kaçıran, huzursuz eden ama sık rastlanan bir durum.
Bu konunun sinemada çoğu kez ağır dramlara sahne olmuşluğu var.
Kimi zaman da insanın işi şakaya vurası geliyor tabii.
O zaman da aldatmanın komedisi oluyor işte. Komediyle dokundurmak buna deniyor.
Herkes mi Aldatır adlı tiyatro uyarlaması da aynen bunu yapıyor işte.
ÜÇ ÇİFT, ÜÇ ALDATMA
Kara komedi tarzındaki Herkes mi Aldatır, karısını aldatarak ilişkisini ayakta tuttuğunu savunan bir çapkınla, aldatan kocasından intikam almak isteyen bir kadının yollarının bir otel lobisinde kesişmesiyle başlıyor.
Aynı oteldeki bir başka çift de evli bir erkekle onun sevgilisi. Adam sevgilisine karısının hasta olduğunu söylüyor. Başka bir dünyada yaşıyor gibi duran aklı bir karış havadaki genç sevgili de erkeğin karısını bırakıp kendisine geleceği günü bekleyerek geçiriyor zamanını. Ama o arada adamla gününü gün etmekten de alamıyor kendini.
Oteldeki bir başka çift de, filmde nadiren perdeye gelen dış mekan görüntülerinden anladığımız kadarıyla öğrencilik yıllarından beri birbirlerine aşıklar. Onların durumunun netlik kazanması filmin sonlarına doğru oluyor.
KADINA VE ERKEĞE FARKLI SIFATLAR
Aldatan kadınla erkeğin aynı kefeye konmadığı ve iki cinse farklı farklı sıfatların yakıştırıldığı toplumumuzdaki tüm önyargılar bu filmde mevcut.
Hikayenin aldatma olayını sadece erkeğin tarafından ele almıyor olması ise takdire şayan.
Diğer yanda film erkek ve kadın aldatmalarına nasıl farklı bakıldığını ortaya koymasıyla da tipik toplumsal gerçekleri yansıtıyor.
Aldatan erkeğe “çapkın” gibi göreceli de olsa sevimli bir sıfat yakıştırılırken aldatan kadına ne denildiği çarpıcı bir sahneyle pereye yansıyor.
KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE
Herkes mi Aldatır, bir tiyatro uyarlaması olduğundan tek mekanda geçiyor.
Tüm karakterlerimiz bir otelde buluşuyorlar. Kimin elinin kimin cebinde olduğu finalde belli olsa da akıllı izleyiciler durumu çok daha önce çözeceklerdir.
Çoğu tiyatroculardan oluşan kadrodaki en başarılı isim Mine Tugay. Ağır bir travma yaşayan karakterini derinlikli olarak taşıyor perdeye.
Recep İvedik’in sevgilisi olarak tanıdığımız Fatma Topbaş da gayet başarılı bir performans sergilemiş.
Oyunun aynı zamanda senaryo yazarı olan Metin Zakoğlu’nun abartılı oyunculuğunu sinema için biraz fazla bulduğumu söylemem gerek.
Ragıp Savaş ise ekonomik bir oyunculukla filmi tamamlamış. Mine Tugay gibi filme damgasını vurmasa da falso vermeden, sağlam bir oyunculukla işi bitiriyor.
SEVİŞME SAHNELERİ YAPIŞTIRMA GİBİ
Komedi filmlerinin doğru isimlerinden olan tiyatrocu Asuman Dabak, rolünün kısır ve verimsiz olmasının kurbanı olmuş. Ona verilen yan rolün altı keşke biraz daha doldurulsaymış.
Herkes mi Aldatır’ı, Kutsal Damacana’yı da yönetmiş olan Kamil Aydın yönetiyor.
Kapalı mekanda, dört duvar arasında geçen filmi ilginç ve konusuna uygun kılmak adına aralara serpiştirdiği sevişme sahnelerinin sırıttığını söylemem gerek. Filme entegre olamadıkları gibi sonradan yapıştırılmış gibi duruyorlar.
Bu sahnelerin, “ne gereği vardı?” seslerini yükseltmesinin yanında, “Ragıp Savaş, Mine Tugay gibi oyuncuların böyle bir filmde ne işi vardı?” cümlelerini kuranların ekmeğine yağ sürdüğünü de söylemem gerek.
SEV YA DA NEFRET ET!
Herkes mi Aldatır, konusu ve tarzı nedeniyle ya seveceğiniz ya da nefret edeceğiniz filmlerden?
Bu konuda en iyi test filmin fragmanına şöyle bir bakmanız.
“Dayanamadım” derseniz bu filmden uzak durmanız gerekiyor.
Yoksa kadın erkek ilişkilerinde olup biteni kara komediyle anlatan bu film keyifle izlenebilir. Aldatmayı kadın ve erkek diye ayırmıyor olması da gayet adil bir tutum. Bu duruma katlanabilir ve kabullenirseniz “Herkes mi Aldatır”ı seversiniz.
Ama filmden bir sinema duygusu beklemeyin.
Zira bir tiyatro uyarlaması olan Herkes mi Aldatır’ın en büyük sorunu kapalı mekanlara kısılıp kalması ve sinema duygusunu izleyiciye geçirememesi.