Albümü çıktığı gün ölümden döndü

Zuhal Olcay, Şükriye Tutkun, Yonca Evcimik gibi ünlü isimlere şan dersleri veren Zehra Belevi, "Harikalar Ülkesi" adlı ilk albümünü piyasaya çıkardı. Albüme ismini veren şarkıyı sekiz yaşındaki kızı Şiva’yla birlikte yorumlayan Belevi, albümünün çıktığı gün büyük bir trafik kazası geçirdi.

Sizi tanıyabilir miyiz?

- Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın önce opera sonra da müzikal bölümünü birincilikle bitirdim. Daha sonra burs kazanıp İngiltere’ye gittim. Derdim iyi bir öğrenci olmaktı. İngiltere’de üç ay boyunca müzikallerle ilgili araştırmalar yaptım. Türkiye’de müzikalden ilk mezun olan kişiydim aslında. Bir sonraki yıl Halit Ergenç mezun oldu. Onunla aynı yıl bitirecektik okulu ama o tembel çıktı.

Hamileyken Tibet’e gitmişsiniz. Bu, tehlikeli değil miydi?

- Çok enteresandı. Bana dediler ki, müzik ve spritüel hayatla ilgili dünya konferansı var. Ben de hemen gitmek için belgelerimi yolladım. Ve hamileliÄŸim devam ederken düştüm yollara. Çok keyifliydi, güzel deneyimler elde ettim.Â

Peki albüm hazırlığı nasıl başladı?

- Şiva doğduğu andan itibaren parça yaptım. Her yıl bir parça yaptım, hepsinin bir hikáyesi var. Yaşadıklarım ve birbirinin devamı gibi oldu. Bu da ilk defa yapılan bir şey, başka yok sanırım. Sekiz yılın ürünü. Bu arada bir de ’Feminem’ diye bir grup kurmuştum kadınlardan oluşan. Bunun dışında Redbull yarışmasına katıldık Avrupa’da. Benim bestem seçildi, Amerika’dan ünlü bir dj geldi. Bestemi, Anjelique’te bir partide dinledi, beğendi ve isteyip götürdü. Albümüm şimdi burada tanınsın istiyorum. Bir sonraki aşama ise Avrupa’da tanınması ve bağlantıların sonuçlanması aslında.

ZUHAL OLCAY’IN NODÜL BİR SESİ VAR

Albümünüzün çıktığı gün trafik kazası geçirdiğiniz doğru mu peki?

- Evet arabanın içinden sağ çıkmam bile mucizeydi. Kızımı okuldan almaya gi

diyordum ve kaza geçirdim. Arabanın önü ve arkası neredeyse içe göçmüştü ve ben kanlar içinde kızımın öğretmenini arayıp, ’kızımı bırakmayın’ dediğimi hatırlıyorum. Hayat garip bir mucize işte...

Hangi ünlü isimleri çalıştırdınız?

- Birkaç İyi Adam, Çıtır Kızlar, Yoncimik gibi isimlere projeleri için şan dersleri verdim. Arkasından Şükriye Tutkun ile çalışmaya başladık. Altı yıldır her albüm öncesinde onunla şan tekniği çalışıyoruz. Zuhal Olcay’la bir-iki kere birlikte çalıştık. Kendisi çok sevdiğim bir insandır, ona da şan dersleri verdim. Fakat çalıştığımız dönem eşiyle sorunları vardı, albüm öncesine denk geldi. Psikolojisi kötüydü, devam edemedi derslere. Yorumunu beğeniyorum ama teknik olarak geriledi bence. Zaten Zuhal Olcay her zaman yorumculuğu ile kurtardı. Bir de çok nodüllü bir ses o. Bunu bir kere kabul etmez ama ben onun nodül olduğunu anlıyorum.

Nodül ses nasıl oluşuyor?

- Bu sesi yanlış kullanmaktan, diyafram kullanmayı bilmemekten kaynaklanıyor. Yıllardır tiyatrocularla operacılar arasında geleneksel olarak bir tartışma vardır. Her iki taraf da birbirinden haz etmez. Bunu herkes için söylemiyorum ama tiyatrocuların çoğu ’mış’ gibi yaşıyor ve yapıyorlar. Hayatları da bir oyun onlar için. Hemen değişiyorlar. Zuhal Olcay doğal bir kadın, onu bu gruba katmıyorum ama genelde iş şarkı söylemeye gelince, ’yorumculuk yapmam lazım’ gibi bir değişim başlıyor. Ben kendi müzikal tekniğimi kullanıyorum mesela.

Kızım albümü kıskandı

Albümde kızınızın sesi de var. Kızınız, albüm çıkarmanızdan hoşlandı mı?

- Evet o da var albümde... Harikalar Ülkesi parçasını ben istedim. Ona okuduğum masaldı Alice Harikalar Ülkesinde. Ona masalı okurken yazmıştım bu parçayı. Şiva aslında benim küçüklüğüm, sekiz yaşındaki halim. Stüdyoda zor kayıt yaptık. Şiva, "İyi olmadı bu, yine kayıt yapalım" diyordu sürekli. Albüm çıkarmamdan sonra bir kıskançlık oldu onda. Bir yandan da sanat dünyasının içinde doğdu o, tiyatrocuların elinde büyüdü. Üç yaşındayken onu da yanıma alıp çocuk oyunlarında koreografi yapmaya giderdim. O tiyatroda bisikletine binerdi ben de çalışırdım. Şimdi yarı zamanlı bale bölümünde okuyor.