Güncelleme Tarihi:
Peder bey Beyaz Kelebekler’in davulcusu... Müzik size aileden geçmiş diyebilir miyiz?
- Standart bir müzisyen ailesiydik. Babam idealist müzisyen, annemse müzikten sıkılmış bir eş. Babam Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve Berkant’a da çok çalmış. Ben de onları dinleyerek büyüdüm. Babamın davulları evde dururdu. Ben de yapboza meraklı bir çocuk olarak davulları sürekli söküp takıyordum. Böyle böyle alıştım.
Müzik eğitiminiz nasıl başladı?
- Müzikle ilgili olduğumu görünce ailem bir org aldı. Orgun başında Seyyal Taner taklidi yapardım. Konservatuvara sokmak istediler ama davul çalmak isteyen kızı viyola çaldırmaya çalışınca sınavı kazanamadım. Liseye giderken hâlâ davul mu gitar mı çalacağıma yoksa vokal mi yapacağıma emin değildim. Hiç ders almamıştım çalabildiğim enstrümanları kendim öğrenmiştim. Bir gün okuldan bir arkadaşımın gitarını almak istediğimde “Sen hatunsun çalamazsın” dedi. Çok sinirlenip gitar dersi aldım ve başarılı oldum. Lise sonda tekrar konservatuvar sınavına girdim ve yarı zamanlı olarak İstanbul Üniversitesi Konservatuvarı’na girdim. Aynı dönemde hem düğünlerde çalıp hem barlarda sahneye çıkıp hiç sevmediğim şarkıları söylediğim için okula devam edemedim.
Ne zaman kendi müziğinize yoğunlaştınız?
- Yapmak istediğim bu değildi dolayısıyla çok süre geçmeden kaçtım. Bir plak şirketine götürmek için stüdyoda kayıt almam gerekiyordu. Stüdyo sahibi yapabileceğimi düşünmemişti fakat yarım saatte hızlıca bir demo kaydettim.
Müzik yapabileceğinize kimse inanmamış. Neden ki?
- Bilmiyorum ama bu beni hırslandırdı o kesin.
Ama şimdi konservatuvardasınız. Tekrar mı girdiniz sınava?
- Babamın hayatını kaybettiği yıldı. Sınava girmeyecektim fakat bir arkadaşım beni zorla soktu. Çok umursamaz çaldığım için kazandım. Genelde her şeyden vazgeçtiğimde kavuştum istediğime. Sonra kendi albümümü yapmaya karar verdim. Okul, iş beste derken albüm süreci inanılmaz uzadı. Çok olumsuzluk yaşadım bu süreçte.
Albümdeki melankoli dozunun yüksekliği bundan mı kaynaklanıyor?
- Evet, sürekli neden mutlu şarkı yapmadığım sorulur. Uzun süre hayatımda mutlu bir şey yoktu. Güzel şeyler yaşadığım zaman mutlu şarkılar da yazarım.
Şarkıları nasıl yazıyorsunuz? Günlük veya şiir yazma gibi alışkanlıklarınız var mıydı eskiden?
- Yoktu. Üzüntülerimi o kadar içime atarım, karşımdakinin yüzüne söyleyemem ki patlamamak için bir yerlere aklıma gelenleri not alırım. Şarkılar da bu cümlelerden ortaya çıkar.
Peki, ‘Aklımın Oyunları’ başlığı nereden geliyor?
- Aklımın bana sürekli oyunlar oynamasından...
O oyunların içinde en büyüğü ne?
- Kararsız ve ikilemde kalmam.
İlham kaynağınız neler?
- Aşk konusunda üzüntüye düştüğüm çok azdır. Ben daha çok dünyevi ve günlük meseleler hakkında yazıyorum. Albümde bir tek Yapboz adlı şarkı aşk temasını işliyor.
Peki babanıza ithaf ettiğiniz Beyaz Kelebek... Onu nasıl yazdınız?
- Babamı herkesten daha iyi tanıdığımı düşünürüm. Onun idealist yaklaşımı herkese bencilce geldi. Onu fazlasıyla üzdüler. Aslında çok zor dönemlerden geçti. Gece çalıp sabah kazandığıyla yaşardı yani çalarsa yaşayabiliyordu. Son zamanlarında da çok zorlandı. Üzerindeki baskıyı ve hayatındaki zorluklarını bir kelebeğin hayatı gibi görüp yazdım şarkıyı.
Ondan öğrendiğiniz en önemli şey ne?
- İdealistlik.
Anneniz, babanızın müzisyen hayatından sıkılmışken siz de müziğe başlamak isteyince tepkisi ne oldu? “Birinden kurtulduk diğeri çıktı” dedi mi?
- Ben, tekrar okula girmek istediğimde “Evlenme çağın geldi ne okulu” demişti. Bense müzisyen olmayı çok istiyordum. Babam da müzisyen olduğu için onu da utandırmamak adına müziğin okulunu okuyup iyi öğrenmek istedim. Yıllardır albüm yapmak istediğimi söylediğimdeyse kimseden destek alamadım. Albümü anneme götürene kadar inanmıyordu hatta. Sonra CD’yi görünce ağlamaya başladı. Belki de yapamazsam üzüleceğimi düşündü, bilemiyorum.
Sizin için yeni Şebnem Ferah diyenler var. Bence öyle değil ama siz ne düşünüyorsunuz?
- Şebnem Ferah çok iyi bir şarkıcı. Rock şarkıları söyleyen bir kadın olarak ondan mutlaka etkilendim. Rockçı her kadının ondan etkilenmesi çok normal. Bunun yanında benzemem mümkün değil çünkü benim sesim alto. En fazla bazı edaları benzetmişlerdir. Ayrıca biz toplum olarak duyduğumuz gördüğümüz herkesi başka birine benzetmeye bayılıyoruz. Ona benzemek fazla iddialı bir durum.