Alaçatı böyle kanatlandı

Güncelleme Tarihi:

Alaçatı böyle kanatlandı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 12, 2007 00:00

16 yıl önce ilk keşfeden Avrupalı sörfçülerdi. Ege’nin bu küçük kasabası dalgalar üzerinde uçan sporcularla doldu. Onları şehirden kaçanlar izledi. Ve Alaçatı 2000 yılında Bodrum’un papucunu dama atacak patlamayı yaşadı. Butik oteller yaygınlaştı, taş sokakları giyimden restorana İstanbul’un ünlü markalarının şubeleriyle doldu.

Kasaba, tanınmış simaların tatil mekanına dönüştü. Emlak fiyatları son beş yılda yüzde 3 bin arttı. Bölge doğasında geri dönülemeyecek değişim yaratacak Venedik Evleri projesi bittiğinde ise Alaçatı, Fransa’daki Cote d’Azur’un gözbebeği Port Grimaud’ya benzeyecek.

TAŞ USTALARININ KURDUĞU KÖY AGRİLİA

Çeşme Yarımadası’nın bu bölgesi 19. yüzyılın ortasında bataklıklarla çevrili bir alanmış. Sivrisinekten ve sıtmadan bıkan halk, imparatorluğa başvurarak dertlerine derman istemiş. Padişahın emriyle, bataklığı kurutmak için adalardan Rum işçiler getirtilmiş. Taş ustaları, dere boylarını, azmak kıyılarını duvarlarla çevirerek, suların araziye nüfuz etmesini engellemiş, bataklıkları kurutmuş. İşçilerin iskanı için 1873’te küçük bir köy kurulmuş. Adalıların bir kısmı, Agrilia adını alan bu köyü çok sevmiş, geldikleri yere dönmemiş. Şarapçılık, balıkçılık ve zeytincilikle uğraşmaya başlamış. 1924 mübadelesinde Rumlar gitmiş. İsmi değiştirilip Alaçatı’ya dönüştürülen kasabaya Girit ve Selanik’ten gelen Türk muhacirler yerleşmiş. Ama pek birşey değişmemiş. Sakinliğini ve sessizliğini korumuş yıllarca. 1991’e kadar...

16 YIL ÖNCE BAŞLADI
/images/100/0x0/55ea0a8ff018fbb8f866402f


1991’de bir grup İngiliz ve Fransız sörfçü geldi Alaçatı azmağına. Burayı çok sevdiler. Sonraki yıl yine geldiler. Dönemin Belediye Başkanı Remzi Özen, Alaçatı’ya hareket getiren bu sporcuları destekledi. Birkaç sene içinde en doğal sörf adresi olarak namı dünyaya yayıldı. O yıllarda sörf yapan nadir birkaç Türk katıldı aralarına. Devir Bodrum ve Marmaris devriydi. Buralardan sıkılanların bir kısmı Çeşme’ye doğru hamle yapmaya başlamıştı. Yarımada’daki Karaburun ve Dalyan da ufak ufak bu hareketten nasipleniyordu. Ama Alaçatı’nın rüzgarlı sularında zıplayan sörfçüler dışında geleni gideni pek olmuyordu.

İLK İŞLETME İZMİRLİLEYLA HANIM’DAN

Henüz sörfçüler boy göstermeden önce İzmirli Leyla Figen ve eşi Şevki Bey bir ev alıp kasabaya yerleşmişti. Onları Ersen-Maria Tepeci çifti izledi. Ardından Suna Vidinlioğlu yerleşti. "1995’te yaz kış Alaçatı’da yaşayan yabancı çiftlerin sayısı 50’yi bulmuştu" diyor Vidinlioğlu. Çeşme de yavaş yavaş ünleniyordu. Gürültülü gecelerden, kalabalıktan kaçan Alaçatı’ya geliyordu. Leyla Figen, eski bir tütün deposunu kiralayıp Cafe Antik Agrilia’yı açtı. Bölgedeki sakız ağaçlarından elde edilen sakızla yaptığı muhallebi ve kurabiyelerin ünü hızla yayıldı. Can Yücel’in şiiri asılıydı duvarında: "O bir sakız ağacıydı, alelade;/Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi,/O zaman bu zamandır memnun yerinden;/Seyreder bulutları, göğü, denizi..." 2000’e kadar, daha çok günübirlik gelip gidenlere kapılarını açtı Alaçatı. Çünkü kalacak otel, pansiyon yoktu. O yıl Zeynep Öziş, taş bir Rum evini alıp otele çevirdi. Bunun kárlı bir iş olduğunu gören Alaçatılılar da evlerini pansiyona, dükkanlarını ufak ufak lokanta ve kafelere dönüştürmeye koyuldu.

SÖRF YARIŞMALARIBÜYÜK AKINI BAŞLATTI

Beş yıl önce sörf yarışmaları başlayınca büyük şehirlerden akıl almaz bir akın başladı Alaçatı’ya. Rantı gören inşaatçılar da harekete geçti. Tehlikeyi hisseden Alaçatı Belediye Başkanı Remzi Özen hemen belediye meclisini toplayıp, iki kat sınırı getirdi, yapılarda taş ve ahşap kullanılmasını zorunlu kıldı.

Alaçatı’nın Kemalpaşa Caddesi birkaç yıl içinde sınıf atladı. Akşam yemeğinin kişi başı 200 YTL, kahvaltının 50 YTL’ye tırmandığı turistik mekana dönüştü. Etiler, Ulus, Nişantaşı’yla yarışmaya başladı. Ünlü markalar bu caddede mağaza açtı.

Alaçatılılar, Kuşadası, Kaş, Kemer, Bodrum ve Marmaris’in yerlilerinden daha tedbirli davrandı. Evlerini satmak yerine kiraladı. Beş yıl önce 20 bin YTL’ye satılan evler, bugünlerde biraz elden geçirilip üçüncü şahıslara satıldığında 500 bin YTL ediyor. Eski dönemde 600 metrekarelik bir arsa 20-25 bin YTL’ye satılırken şimdi 600 bin YTL sınırını aşmaya başladı.

Merkezin fonksiyon değiştirmesi, talebin sürmesi üzerine belediye, Çamlık yolunun batısındaki 746 hektarlık tarım alanını imara açtı. Ancak imara açılmadan önce Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç’ın çevreye duyarlı yönetimi devreye girdi. Nazım imar, kentsel sit alanı, koruma amaçlı nazım ve mücavir alan koruma imar planları yapıldı. Şehir sit alanı ilan edildiğinden eski binalara çivi çakmak bile yasaktı. 31 Mart 2006’da alınan Belediye Meclis kararıyla röleveleri yapılmış binalara inşaat izni çıkarıldı. Böylece, çöküntü alanlarının mamur hale getirilmesinin önü açıldı. Yapılacak binaların taştan inşa edilmesi şart koşuldu. İki kat sınırlandırmasını ihlal edenlerin gözünün yaşına bakılmadı. İşte Alaçatı, böyle Alaçatı oldu...

ESKİ BİR EMLAKÇININ MUKAYESESİ

Eskiden gelenlerin çoğu kentten bunalan entelektüeller, emekliler, şehrin gürültüsünden kaçanlar, doktor tavsiyesiyle daha fazla oksijenin bulunduğu bu bölgeyi seçenlerdi. Şimdikilerin çoğu cipleri ve sükselerinden anlaşılacağı gibi türedi zengin, rantiye. Bodrum, Marmaris’ten sıkılanlar Alaçatı’da yer edinmeye çalışıyor. Her gelen Alaçatı’dan bir şeyler koparıp almak istiyor. Verenlerin sayısı çok az.

Azmak’ta 1800 konut

Alaçatı’yı eşsiz kılan özelliklerden biri sörf yapılan koyun bitiminde başlayan ve güney batıya doğru ilerleyen azmak bölgesi. Yer yer 15-20 santime kadar alçalan su derinliği, küçük adacıklar, bölgeyi balıkların ve su kuşlarının yumurtlama alanı haline getirmiş. Yedi yıl önce açılan Kutlu Aktaş Barajı’yla suları azalan, çevredeki deniz trafiğinin yoğunlaşmasıyla huzurları kaçan balıklar, kuşlar, şimdi yeni bir tehlikeyle karşı karşıya: Uydukent projesi! Azmak bölgesinde 2.5 milyon metrekarelik alanın tamamı bu projeye ayrılmış. Mimar Aykut Mutlu, azmağa dokunulmayacağı için ekolojik dengenin korunacağını savunuyor ama çevre örgütleri ve Mimarlar Odası, onun kadar iyimser değil. 14 Eylül 2005’te İzmir 3. İdare Mahkemesi, ilk etapta yer alan lüks villalar, apartman daireleri ve bir otelden oluşan inşaat için "kıyı kenar çizgisine uymuyor" gerekçesiyle durdurma kararı aldı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!