Akide şekeriyle Türk çıkartması

Güncelleme Tarihi:

Akide şekeriyle Türk çıkartması
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2000 00:00

Haberin Devamı

İTKİB'in düzenlediği Paris Moda Haftası'nda gerçekleşen Dice Kayek'in ‘‘Sweets’’ (yani ‘Şekerler’) defilesine katılım çok büyüktü. Son dönem adlarından sıkça söz edilen Atıl Kutoğlu, Hüseyin Çağlayan gibi modacıların yanı sıra, defilede dağıtılan akide şekerleri de ilgi topladı...

İstanbul'dan bir kafile halinde gittiğimiz Paris'te hava çok yağmurluydu ama bu durum bizi pek de etkilemedi. İki gün boyunca ya yemek yedik, ya da Louvre'da defile seyrettik. Dice Kayek'in defilesi ise gerçekten de evlere şenlikti. Müthiş bir karmaşadan o giysilerin ve düzenin nasıl çıktığına hayretler içinde bakarak, bir yandan podyumda yürüyen mankenleri süzdük, bir yandan da akide şekerlerimizi yedik.

Emzikli mankenler

Mankenlerin hepsi de fırfırlı, yeşilli, morlu ve turunculu giysileri tanıtırlarken, ağızlarında emziklerle podyuma çıktılar. İlk önce sadece bir, iki tane manken emzikle yürürken, diğerleri boyunlarına asmışlardı. Ama finalde hepsi birden yürürken, bütün mankenler ağızlarından emziklerini düşürmediler. Giysilerin yaratıcısı Ece Ege, ‘‘Yeni binyıla şeker gibi başlamak için defileye ‘Sweets’ adını koyduk’’ derken, meğer çok haklıymış... Gerçekten de, giysilerin renkleri, modelleri, mankenlerin makyajları, saçlarındaki bebek tokaları ve hatta podyumun ışıklandırılması bile tam olarak defilenin ismine uygun olarak yapılmıştı. Müzikler son derece trendiydi ve birçok izleyici kendini tutamayıp yerlerinde ufak ufak dansetti.

Defilede Japon istilası

Evet, gerçekten de defilede podyuma çıkan mankenlerin çoğu Japon'du. Ama asıl ezici Japon üstünlüğü izleyiciler arasında görüldü. Ön sıralarda ve arkalarda oturan pek çok izleyicinin Japon olması akılları karıştırırken, Dice Kayek'in diğer elemanı Ayşe Ege, ‘‘Bizim markamızın dünyada en çok sattığı yer Japonya’’ diyerek duruma açıklık kazandırdı. Gerçekten de, Japonlar Türk modası deyince direkt olarak Dice Kayek'i tanırlarmış. Bunu defile esnasında konuştuğumuz bir Japon moda öğrencisi de doğruladı. Bu arada görüştüğümüz Dice Kayek'in üç yıllık ortağı Alinur Velidedeoğlu da, ‘‘Zaten Ece'nin tasarımlarını her zaman beğenmişimdir. Japonlar'ın da beğenmesine şaşmamak lazım’’ dedi.

Defilenin en çok ilgi çeken bölümlerinden biri de, Fransız bir öğrencinin giyip podyuma çıktığı pembe erkek takım elbisenin sunuluşuydu. Son derece parlak ve canlı bir pembe pantolon ve ceketin içine giydiği yine pembe fırfırlı gömlekle salına salına podyuma çıkan erkek öğrenci, o kadar acemiydi ki, diğer mankenler gibi suratını heykele benzetmek yerine, etrafına gülücükler atarak yürüyordu. Podyuma çıkınca gelen alkış sesleri ve kahkahalar onu daha da etkilemiş olacak ki, yürüyüş turunu uzatarak biraz daha podyumda kaldı. Zaten defileden sonra kız arkadaşının yanına giden öğrenci-manken, ona heyecanla nasıl yürüdüğünü sordu.

At kuyruklu gelinlik

Kreasyonunda gelinlik olan modacılar gördük de, Dice Kayek'inki gibisini görmedik... İnanılmaz değişik olan bir gelinlik tasarlamışlar. Alt tarafı tamamen kat kat tüllerden yapılmış, ama balon gibi durmuyor. Üst tarafı ise uzun kollu, dik yakalı ve tamamen kapalı. Bir de üst tarafa bağlı olan bir kapişon vardı. Manken bize doğru yürürken, sadece değişik bir gelinlik gibi görünüyordu. Ama turunu yapıp arkasını dönünce, at kuyruğu yapılmış saçının kapişonun arka tarafına açılmış delikten dışarı çıktığını gördük. Eh, haliyle çok da şaşırdık tabii... Ama son derece ‘‘milenyum’’ tarzında ve dikkat çekici bir gelinlikti...

Islık çalanlar

Defilenin herkesi ayağa kaldıran kısmı, siyah transparan bluzlu bir mankenin podyuma çıkışıydı. Defileyi çeken kameramanların da teşvikiyle, bütün salon ıslıklar çaldı, alkışlarla tempo tuttu. Manken de doğal olarak neye uğradığını şaşırdı tabii. Ama son derece hanım hanımcık bir eteğin üstüne giyilen transparan bluzun sonunun bu olacağı belliydi. Islıklar arasında podyuma çıkan manken kız, alkışlarla uğurlandı. Defilenin bitişinden sonra bile, bu transparan hakkında yorumlar bitmedi. Kimisi ‘‘çok beğendiğini’’ ifade ederken, kimisi de ‘‘dışarıda giyilemeyecek kadar cüretkar’’ bulduğunu söyledi.

Diğer modacılar ne dedi?

Hüseyin Çağlayan:

Giysiler gayet şirin ve sevimliydi. Renkli ve cıvıl cıvıl yani... Sert çizgilerin olmadığı bir koleksiyon. Tam olarak benim tarzım değil ama Dice Kayek'in başarılı olduğunu düşünüyorum.

Atıl Kutoğlu:

Ayrı bir tarzları var tabii ama güzel buldum. Zaten Ece benim çocukluk arkadaşım, çok severim onu. Aynı apartmanda büyüdük. Daha da başarılı olmalarını diliyorum.

Arzu Kaprol:

Çok başarılı buldum defileyi. Gurur duydum doğrusu. Kreasyonlar insanın içini açacak türdendi. Tam olarak milenyum modasını yansıtıyor. Renkler de özellikle hoşuma gitti, bir de tabii o emzikler...

Minyonlar için çalışıyoruz

Dice Kayek'in Ayşe Ege'siyle de defile öncesi podyum arkasındaki karmaşanın içinde konuştuk...

Niye hep çekik gözlü mankenler kullanıyorsunuz?

Tamamen tesadüfi aslında. Öyle olsun diye seçmedik hiçbirini.

Sizin tarzınız tam olarak nedir?

Minyon ve ufak tefek insanlar için yapılıyor. 1.80 boyunda bir insan için yapılmıyor bu giysiler. Hepsi de minik minik.

Moda merkezleri içinde bir karşılaştırma yapsanız...

En zoru Paris, o kesin. En fazla defile olan, büyük modaevlerinin olduğu yer burası. Christian Dior mesela, ölmüyor, hep ayakta! Dünyadaki bütün modacılar burada. Bir haftada 200 resmi, 200 gayri resmi defile var. Gerisini artık siz düşünün.

Başka merkezlere yönelmeyi düşünmüyor musunuz?

Burayı zor götürüyoruz, başka yere açılsak iyice zorlaşır bizim için.

Birlikte çalışmak istediğiniz bir modaevi var mı?

Bizim zaten iki markamız var: Bir Dice, bir de Dice Kayek. İkisine zor yetişiyoruz. Başka biryere ayıracak vaktimiz yok artık.

Sizin kendi giyim tarzınız nedir?

Çok uzun boylu olmadığım için hep ufak kazaklar, mini etekler giyiyorum. Ama şu anda çok şişmanım, bu yüzden de bol bol giysileri tercih ediyorum.

Türk yemeklerinden neleri seviyorsunuz?

Mantı başta olmak üzere bütün Türk yemeklerini çok seviyorum.

İstanbul'da olunca geceleri nerelere gidiyorsunuz?

Safran ve Beyoğlu'ndaki küçük barlar bizim favorimiz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!