Güncelleme Tarihi:
Bugün Ajda Pekkan’la geçirdiğimiz 5 günün sonuna geldik. Rüya gibi geçen dün geceki konserin ardından ben biraz dinlenir sanıyorum. Ama durağan olmak asla ona göre değil. Yeni şeyler ürettikçe heyecan duyuyor. Öyle ki sadece haftada iki gün deliksiz uyku çekiyor. Onun dışında gece yarıları bile işlerini, neler yapacağını düşünerek uyanıyor.
ARKADAŞLARIYLA VAKİT GEÇİRİYOR
Tabii durum böyle olunca Süperstar evde oturmaya yanaşmıyor, önce Les Ottomans Otel’de çay içiyoruz, ardından hem biraz stres atmak ve hem de sakince konuşmak için tekneyle SuAda’ya yemeğe geçiyoruz. Bu arada yakın arkadaşlarına da yemeğe gideceğimizi haber veriyor.
Ajda Pekkan kalabalık arkadaş grubuyla gezmeye bayılıyor. Eğer eğlenmek için bir konsere ya da yemeğe gidilecekse önce Süperstar’ın salonunda bütün arkadaşları toplanıyor. Salonda yapılan kısa bir sohbetin ardından yola çıkılıyor.
ET VE SUŞİ AYNI ÖĞÜNDE
Ajda Pekkan arkadaşlarıyla olduğunda geçmişte yaşadığı esprili anları da, şimdiki planlarını da onlarla paylaşıyor. Pekkan tam bir gurme. Söylenecek yemekler mutlaka ona danışılıyor. Masaya önce et, sonra suşi söyleniyor.
Meğer Süperstar’ın et ve balığı aynı öğünde yemesi meşhurmuş. Tatlıya yine karşı koyamıyor. Metabolizmasının hızlı çalıştığını söylüyor. Boğaz’dan geçen gemilerde kendi şarkısının çaldığını ve insanların dans ettiğini gördüğünde keyfi daha da yerine geliyor.
BEYAZ SEPET HEP BİZİMLE
Unutmadan, Ajda Pekkan’la geçirdiğimiz günlerde ekibiyle birlikte bize eşlik eden bir şey daha var: Beyaz sepeti. Dışı hasırı andıran, içi kumaş bu sepet birçok kişinin hayalini kurduğu yerde yani Süperstar’ın sürekli yanında... Stüdyo, konser, restoran her yere bizimle geliyor. Arabasında bile yanından bir an olsun ayırmıyor. Nedir bunun sırrı diye soruyorum. “Dışarıya çıkarken evde unutmamam gereken her şeyi bu sepetin içinde tutuyorum” diyor. Neler mi var? Cep telefonu, müzik dinlemek için kulaklıkları, küçük makyaj malzemeleri...
BEN YANMIŞIM
Ayrılık vakti geliyor. İyice Ajda Pekkan’a alıştığımı anlıyorum. Beni gerçekten bir hüzün sarıyor. Şarkısında dediği gibi Süperstar’ın ışığından “Ben Yanmışım” ve samimiyetine bağlanmışım.
Ajda Pekkan geçen gün; “Ne kadar olduğun gibi olsan da kimseyi inandıramıyorsun Hakan” demişti. Ama ben ona sonuna kadar inanıyorum. Çünkü her şeye şahit oldum. Umarım size bu beş gün içinde bu duygular geçmiştir. Çünkü o hem gerçek bir star hem de karşısındakine değer veren bir insan. Sadece işini düşünen, müzik severlere her an en iyisini vermeye çalışan bir müzisyen, bunun yanında başarılı bir iş kadını. Beş gün bize evini açtığı ve her şeyi anlattığı için Ajda Pekkan’a ve dünya tatlısı ekibine çok teşekkür ediyorum. Sizi moda ve yeni projelerini anlattığı sohbetle baş başa bırakıyorum.
KENDİ ALIŞVERİŞ MERKEZİNİ AÇIYOR
Modaya olan merakınız nasıl başladı?
- 10 yaşındayken, babam denizci olduğu için Malta’dan oyuncak bebekler getirirdi. Bebeklerime elbiseler dikerdim.
Demek temelinde çocukluk yılları var...
- Evet. Zaten dikişte iyiydim. Ama sonra şarkı söyleyeceğim diye tutturdum. Perde kornişlerini alır mikrofon gibi bahçeye diker, herkesi iskemlelere oturtur ve şarkılar söylerdim. Şarkı söyleme isteğim Çamlıca Kız Lisesi’nde okuduğum yıllarda tavan yaptı. Sevgili İlham Gencer’le tanışmamız da bu yıllarda gerçekleşti. Şarkı söyleme yolculuğumda en büyük şanslarımdan biri de Fikom’un (Fikret Şeneş) hayatıma girmesidir. Onun muhteşem yüreğinden ve kaleminden çıkan şarkı sözleriyle sizlerle buluştum. Farklı bir büyüsü ve etkisi olan bu sözler ve şarkılar asla unutulmayacaklar.
Peki modaya dönersek... Sosyal medyada son günlerde ajdamoda.com internet adresi konuşuluyor. Nedir bu internet adresinin içeriği?
- Bütün Türkiye eylül ayından itibaren benimle alışverişe çıkacak. Bu siteyi ürünlerini benim seçtiğim alışveriş merkezi gibi düşünebilirsin.
İçinde sadece kıyafet mi olacak?
- Hayır, kıyafetler tabii var ama hediyelik eşyalar, takılar hatta benim sahip olamadığım çeyizlik ürünler olacak. Bunun yanında çocuk kıyafetleri seçip önereceğim. Yalnız bu site benim tanıtımını yaptığım herhangi bir marka değil.
Nasıl yani?
- Bu tamamen kendi şirketim ve ekibimle kurduğum bir platform. İnternet sitemde farklı markaların mağazaları olacak. Bunun yanında sağlıklı yaşamla ve beslenmeyle ilgili sırlar ve püf noktaları vereceğim. Twist için hazırladığım koleksiyonun ürünleri de satılacak. Ayrıca sitede kendi özel mağazam da olacak, orada kendi tasarladığım Ajda Pekkan Private Collection ürünleri; çantalar, elbiseler ve ayakkabılar satılacak. Bu işle ticarete atılıyorum.
DENİZE GİRECEK VAKTİM YOK!
Bu yaz bir mayo koleksiyonu hazırladınız. Nereden çıktı mayo tasarlamak?
- Aslında iki sene önce mayo koleksiyonunu hazırlayacaktım ama mayoyla başlasaydım herkes çok şaşırabilirdi. Bir de artık konum ve duruşumuz itibariyle mayoyla poz verme zamanlarımız geçti. Şimdi bu işin içinde mayolu fotoğraf çektirmek fantezi oldu. Kendi içimdeki ufak tefek teşhirciliği böyle ortaya koymuş olabilirim.
Sizi fotoğraflar dışında mayoyla nerede görebiliriz? Denize nerelerde giriyorsunuz?
- Denize girecek vaktim yok! Sitedeki havuza bile giremiyorum. Banyoya bile girdiğimde Allah’a teşekkür ediyorum.
Yaz gelince bikiniyle yakalanma furyası başlıyor... Kadın sanatçıların selülitleri ile ilgili yapılan yorumlara ne diyorsunuz?
- Kimseyi eleştirmiyorum. Dünyanın her yerinde kazalar oluyor. Dersler alarak kendimize paydalar çıkarmamız gerekiyor. Şöhret olan ve mesuliyet taşıyan herkesin dünyanın değişimine ayak uydurması ve yaşantısında daha dikkatli olması lazım. Her şeyin bir faturası var. Yoksa ben de pijamalarımla sokakta yürümek isterdim.
AJDA KÜÇÜK DELİLİKLERİ SEVER
Mayolardan sonra seneye bir iç çamaşırı koleksiyonu ve öyle fotoğraflar gelir mi?
- Beklesinler ve görsünler. Ajda bazen kendi küçük deliliklerini seviyor. Ajda bu (gülüyor). Şaşırtmayı seviyorum.
Sizi kim, nasıl şaşırtır?
- Düşün vallahi! Hep ben mi şaşırtacağım.
Ben suyun üstünde bile yürüsem sizi şaşırtamam diye düşünüyorum...
- Olur mu Hakan? Biraz düşün, belki birileri beni şaşırtır ve bu beni çok motive eder.
İnşallah öyle biri olur. Modaya dönersek sizin marka takıntınız var mıdır?
- Çok eskiden öyleydim. Markayla özdeşleştiğimi sanırdım. Zaman içinde bunun kendi evrenim ve kimliğimle uyuşmadığını gördüm.
Sonra ne oldu? Örneğin pazara gider misiniz?
- Bayılıyorum pazara gitmeye. Keşke her hafta gidebilsem ama gittiğimde herkes o kadar iltifat ediyor ki nereden alışveriş edeceğimi şaşırıyorum.
‘LİLY’ BENİMLE KONSERE BİLE GELDİ
Hayvanları çok seviyorum. Bu tamamen sevgi ve empatiyle alakalı. İnsanlar çocuğuna nasıl bakıyorsa hayvanına da öyle bağlanmalı. Ne olur, el ele verip hayvanlarla dost olalım. Benim bir sürü kedi ve köpeğim var. Adlarıyla çağırdığımda geliyorlar. Hepsini ayrı ayrı seviyorum ama Lily ismindeki kedim en özellerinden. Annemi kaybettiğimde almıştım. Benimle konserlere bile gelirdi. Hepsini koynumda yatırmak istiyorum. Kokularına bayılıyorum ve tertemiz bakıyorum. Şimdi konser maratonundan dolayı hayvanlarım yardımcılarımın çiftliğinde yaşıyor.
DÜZGÜN TÜRKÇEYİ ZEKİ MÜREN’DEN ÖĞRENDİM
Ailemin kökeni Boşnak olduğu için düzgün Türkçe konuşmayı Zeki Müren’den öğrendim. O zamanlar cover şarkılar söylememi bile eleştirdiler. Ama ben bu yüzden belki de kendimi sürekli yeniledim. İnsanların gözünde fenomen olmak için reformist olman lazım. Taraf olmadan herkese şarkılarınla bir şeyler vermelisin. Starlık fenomeninde de kadın veya erkek olman değil illüzyon olarak ortaya çıkardığın şey önemli.
YILLARCA DÜĞÜMLERİMİ ÇÖZMEYE UĞRAŞTIM
İnsan bir evren ve şimdilerde kendi içimde bu evreni keşfettim ve insanlığımı yaşıyorum. Bu tür şeylere de çok kafa yoruyorum. Felsefeyi çok seviyorum. Yıllarca kendi düğümlerimi çözmeye uğraştım. Çözdüğüme de inanıyorum. Sonuçta ortaya anlayan için çok güzel bir kadın çıktı. Anlamayana da ne boş!
ETEL SASON: Ajda Pekkan bir hayat üniversitesi
Etel, İstanbullu ve 4.5 yıldır Ajda Pekkan ile birlikte çalışıyor. Fransızca, İngilizce ve İspanyolca konuşuyor. Üç çocuk sahibi ve kocaman mavi gözleri var. Nişantaşı’ndaki mağazasında ev tekstili üzerine çalışırken hayranı olduğu Ajda Pekkan’la tanıştıktan sonra hayatı değişti. Her şeyi bıraktı. Şimdi yoğun ama keyif aldığı bir tempo içinde çalışıyor. Telefonları asla susmuyor. Süperstar, Etel’e çok sevdiği iki karakter olan Topesto ya da Agodor diye hitap edebiliyor. Etel ise Ajda Pekkan’ı “hayat üniversitesi” olarak tanımlıyor: “Kendisinin yanında iş hayatına dair çok şey öğreniyorsun. Ajda Hanım’ın yanında net ve araştırmacı olacaksın. Kendisi sinirli değil çok anlayışlıdır. Ben de işimi aşkla yapıyorum.” Etel tez canlı ama aynı zamanda sakar bir kadın olduğunu da söylüyor: “Başlarda hem gerçek hem mecazi anlamda çok ayağım takıldı. Sakarım ve Ajda Hanım o hallerime çok güler. Ajda Hanım’ın yanındaki ilk günlerimde tavuğunu ben yapmak istedim. Bir heyecanla yemeği yaptım. Son sürat odasına girdim ve ayağım takıldı. Tavuk uçtu, soslar döküldü ve ben yerdeyim. O kadar utanmıştım ki o günü unutamam.”
“Teknolojiye çok meraklıyım. iPad ve cep telefonlarının özelliklerini kullanıyorum ama bilgisayar konusunda detaylı şeyler öğrenmek için derslere başladım. Twitter kullanıyorum ama Facebook’ta yokum.”