Güncelleme Tarihi:
Faruk BİLDİRİCİ
Wipe Out adlı yarışma programında en çok da kendisi eğleniyor. “Taklit, bir hastalık. Engelleyemiyorsunuz. Oldum olası aile içinde taklit yapmışımdır. Derken, Sezen Aksu filan, haşır neşir olduğum herkesin taklidini yapmaya başladım. “
“Pişmanlıklarım yüzünden yatınca uyuyamıyorum. Geceleri bir Asuman öbür Asuman’la o kadar sıkıntı yaşıyor ki, yorulmuş oluyor ve gün içinde gülmeye veriyor kendini.”
Annem boşanınca babamla Almanya’da kaldım
Annem, Almanya’ya ilk giden, ilk dönenlerden. Dayım tokat atınca gururuna yedirememiş, öyle gitmiş. Önce Münih’e, sonra Berlin’e gidiyor, büyük firmalarda çalışıyor. Safra kesesinden rahatsızlanıyor. Babam da o hastanenin ofis bölümünde görevli. Annemin “ay ay ay” diye bağırması dikkatini çekiyor. Ay, Almanca’da yumurta demek. Anneme yumurta getiriyor. Derken bir aşk doğuyor evleniyorlar. Ben doğar doğmaz da boşanıyorlar. Ablamı babama, beni küçüğüm diye anneye veriyorlar. Annem Berlin’in en iyi üç restoranından birini işletiyor o sırada. İlkokul birdeyim. Okuldan eve geldiğimde eşyaları bir TIR’a yüklenmiş buldum, öylece döndük Türkiye’ye. Ankara’da konsolosluğun okulunda bir yıl okudum. Sonra çocukları ayırmayalım dediler. Tekrar Almanya’ya döndüm. 93’e kadar babam ve ablamla yaşadık. Anneminki değildi ama babamınki acayip aşktı, hep bekledi annemi. Rahmetli oldu birkaç sene önce
Palermo’dan ev alacağım
Wipe Out çok pahalı bir prodüksiyon. Arjantin’in teknik ekibi bu tür realite şovlarda uzman. Avrupa ülkelerinden Almanya, İngiltere’den bile gidip orada çekiyorlar. Wipe Out’a seçerken her kesimden insan olmasına özen gösteriyoruz. Herkes yarışabilsin, yani kilolusu da, zayıfı da. Eğlenceli tipler de olsun. Geçen sezon bir cücemiz vardı. Park Orman’da seçmeler yaptık, inanamazsınız 100 binden fazlaydı gelen. Ama ben programda müthiş eğleniyorum. Tam bana göre bir programmış vallahi.. Çok başarılısınız falan diyorlar, kendim olduğum için aslında. Arjantin’i çok sevdim, yine gidiyorum. Şimdi Fear Fector Extreme 2’yi yapacağız. O da Şubat’ın ilk haftası yayına girecek. Fiyatlar uygun oradan bir ev alacağım. Bayağı yerini de seçtim, Palermo’da.
Kendiliğimden Müslüman oldum
Bizim aile çok karman çorman. Annemler aslen Adapazarı’ndan. Çerkez yani. Babam Alman. Ben kendimi daha çok Türk hissediyorum. Almanya’da din derslerinde Hıristiyanlık anlattılar. Annemlerin baba tarafına çekersem diye bir korkuları vardı. Babamdan bir şey gelmedi, aksine yıllar sonra ateist oldu. Kendiliğimden Müslüman oldum. Yaz tatilinde gece yatarken Sübhaneke duası okumayı öğretti teyzem. Kuran kursuna da gönderdi.
İlk aşkım basketbolcuydu Almanya’da. Platonik bir aşktı. Ona başka bir hayranlık besliyordum. Erkek takımın en iyi oyuncusuydu. Onunla teke tek maç yapınca çok mutlu oluyordum.
Almanca kalıbıyla düşünüyorum
Biri sordu konuşurken Almanca mı düşünüyorsun? Ben hiç düşünmeden konuşuyorum ya, zaten problemim de bu. Bazen Türkçe konuşurken cümleleri ters kuruyorum, belli ki kafamda Almanca kalıbı var. İngilizce konuştuğumda ya da Fransızca, çat pat bir şeyler söylediğimde de Almancaya göre yapıyorum.
Oradaki çıplaklık çok masum
Çağatay Karaçizmeli dedi ki, böyle bir şey düşünüyoruz. Çekimin amacı zaten örnekteki fotoğraflardan da belli. O fotoğraflar para için yapılacak bir şey değildi. Bir, daha önce yapılmamış bir şeyi yapmak istedim. İki, çok ses getireceğini biliyordum. Üç güzel bir takvimim oldu. Zaten oradaki çıplaklık çok masum. Nedir ki yani bu çıplaklıkla alıp veremediğimiz bu kadar? Fakat o çekimden sonra röportajda, iç çamaşırı falan çekeceğiz dediler. Eee o zaman artık sokakta çıplak gezeyim, nasıl olsa böyle bir takvim çektim! Öyle saçma şey olur mu?
Dişi Cem Yılmaz olacaktım
Kandemir (Konduk) Abi, “Türkiye’nin dişi Cem Yılmaz’ı” dedi bana. Bir projesi vardı. “Biraz daha piş sahnede, sonra sana böyle tek kişilik bir şov yaptırayım” diyordu. Çok üstüne gitmedik, öyle kaldı o proje.
Basket maçı görünce burnumun direği sızlıyor
Büyüyünce basketbolcu olmak isterdim. Almanya Genç Milli Takımı’na girdim, Berlin’in en iyi 10 oyuncusu arasındaydım. Basketbol hakemliği yaptım. Varım yoğum basketboldu. Bir gün annem geldi, yeter bu kadar dedi. Ablamı ve beni alıp Türkiye’ye getirdi. 17 yaşındayım. Kendi çapımda protesto ediyordum. Yemek yemezsem beni geri götürür Almanya’ya diye düşünüyordum. Bir daha Almanya’ya dönemedim. Türkçe de bilmiyorum. Küçüklükten bildiğim kelimeler de çıkmıyor. Annem önce Ankara TED’e götürdü beni, almadılar. İzmir Özel Türk Koleji’nde önüme bir gazete koydular oku dediler, okuyamadım. Bodrum Lisesi’ne girdim. Okey ama basketbol oynamak istiyordum. Annem dedi ki, burada işler Almanya’daki gibi yürümüyor. Okula öncelik ver, oynama artık. Hakemlik yapmak istedim; dediler ki yaşın tutmuyor. İçimde kaldı. Şimdi maçlara gidemiyorum, sahada spor ayakkabısı gıcırtısı duyunca burnumun direğinin sızlıyor.
Salak ikinci oldun denilince uyandım
Elemelere çağırdıklarında inanamadım. Önümden zarif kızlar geçiyor, ben seçilemem diye düşünüyordum. Fakat zeka düzeyi olarak muhteşem değillerdi. Mehmet Ali Erbil sunuyordu yarışmayı. Provamıza geldi. Kızlardan biri dedi ki, “Mehmet Ali Bey beni hatırladınız mı? Bilmem ne zaman Hilton Oteli’nde aynı asansörde çıkmıştık.” Allah’ım burada ne işim var dedim. Sonra seçildim ama ne seçildiğimi bilmiyorum. Buket Saygı’ya dedim ki, ben ne oldum ya? “Salak ikinci oldun” deyince orada uyandım! Kafamda mankenlik falan yoktu. Bir-iki hafta sonra bir telefon aldım, Uğurkan Erez dedi ki, Ankara’da bilmem ne defilesi var, hadi bakalım. Nasıl yapacağım, eğitim almadım? Diyor ki, tam aradığımız senin yürüyüşün. Haldur huldur, salak salak yürü. Şansıma o yürüyüş Fashion TV’de moda olan sokak yürüyüşüymüş. Sonra da sistemin içine girdim. Demek hoşuma gitmiş.
Sadece silikonum var
Kendimle ilgili haberlere gülerim, zaten magazin haberlere çok da inanmam. Magazin dünyasındaki isimler çok aşk değiştiriyor falan diyorsunuz ama bunlar göz önünde olduğu için yazılıyor. Bence normal yaşamın içindeki insanlar çok daha XXL, yani large, dejenere. Onların yaptığı görünmüyor. Mesela Türkiye’nin Jennifer Lopez’in kalçalarına en yakın isim diye yazmışlar beni. Bankaya gittim, bir de benimkini görselerdi diyor bankadan biri. Dedim ki, kim bilir görünmeyen neler var ama ben yıllardır o kadar gösterdim, bir mükafatı da olsun. Bu arada bende sadece silikon var, onları saymıyoruz artık. Peynir ekmek gibi herkes yaptırıyor. Başka yok ama.