Güncelleme Tarihi:
ı>
Hürriyet’in haberi: “Logo Deri’nin sahipleri Tülin ve Kâmil Gökçetin’in tek kızı Tuluğ...” diyordu.
İşte ben bu ‘tek kızı’ lafına takıldım...
Tamam, habere daha bir ‘dramatik unsur’ katıyor, doğrudur, hani annesinin babasının hayata tutunmak için başka çocukları yok, teselli arayacakları, sarılıp kokusunu içlerine çekecekleri başka evlatları yok... Ayrıca bu bilginin haber değeri olduğunu da kabul ediyorum, ediyorum da, yine de, ne bileyim ben, bir garip geliyor bu laf bana.
Haber merkezinde tartıştık.
“İlkel bir düşüncenin kalıntısı” dedi biri. “Çok çocuk yapmayı - tarlada çalıştırdıkları, çobana kiraladıkları için - zenginlik sayan bir kültürün kalıntısı... Ama haber değeri var!”
“Gerisindeki düşünce bir tuhaf. Sanki iki çocukları olsa, Tuluğ’un ölümü daha az mı acı verecek?” diye ekledi bir diğeri. “Ama ben de olsam, haberde yazardım...”
*
Gazeteciliğin hassas çizgilerinden biridir. Her zaman “Bu bilgi olmasa haber eksik kalır mıydı?” diye sormak gerekir. Habere bazı detaylar (a) eklenme-yebilir (b) eklenme-melidir. Ama bir yandan da, ‘nötr habercilik’ (tarafsız, duygulardan ve yorumlardan arındırılmış habercilik) değil, ‘tepki gazeteciliği’ yapılan Türkiye’de, böyle bir trajediyle ilgili haber, duygusal unsurlar kullanılarak (hatta elde malzeme yoksa, benim ‘salçalamak’ dediğim metodla ‘sos katılarak’) yapılır.
Yani bu haberi <ı>Le Mondeı> verse, ki vermez, Tuluğ’un, ailenin tek çocuğu olduğu unsurunu eklemez. <ı>Paris-Match ı>bu haberi verir ve bu unsuru öne çıkarır.
Ben de Hürriyet’in editörü olsam (!) ben de ‘“Logo Deri’nin sahipleri Tülin ve Kâmil Gökçetin’in tek kızı Tuluğ...” derdim. Yadırgayarak da olsa!..<ımg>ımg>