Güncelleme Tarihi:
Türk Sanat Müziği'nin sevilen ismi Zeki Çetin, Şato'sunda yaşıyor
- Alo.. Hasan Bey. Ben Zeki Çetin. Yaş gününüzü kutluyorum efendim.
- Alo.. Necla Hanım. Ben Zeki Çetin. Evlilik yıldönümünüz kutlu olsun.
- Alo.. Ergün Bey. Ben Zeki Çetin. Kızınız Oya'ya nice yıllar diliyorum.
...
İnanılır gibi değil. Tam 34 bin kişilik ailesi var Türk Sanat Musikisi'nin ünlü ismi Zeki Çetin'in. O, ‘‘müşteri'' kelimesini sevmiyor. O'nun müşterileri yok, ailesi var.
Bu 34 bin kişi, bilgisayarında, tüm özellikleriyle kayıtlı. Doğum günleri, nişan ve evlilik günleri bu telefonlar özenle ve sektirmeden aranır. Özel günler kutlanır. Mutluluklar, nice yıllar dilenir. Ve bu sıcak iletişim, tam 30 yıldır sürer gider.
Bununla da bitmez. 34 bin kişinin zevkleri, sevdikleri yemekler, içecekler, şarkılar tek tek kayıtlıdır bilgisayarında. Siz unutsanız bile Zeki Çetin unutmaz.
Hasan bey, Necla Hanım ya da Ergün Bey, yani 34 bin kişilik ailesinden herhangi biri masaya oturduğunda, daha ağızlarını açmadan, istemeye hazırlandıkları her şeyi önlerinde bulurlar.
Masalarında sevgi çiçekleri açıverir.
Altın Sesler birincisi
Türk Sanat Müziği dünyasında bir zamanlar adı Desibel Zeki'ye çıkmış. Nedeni de çok ilginç. Zeki Çetin, ta 60'lı yıllarda, ses kirliliğine savaş açmış. ‘‘Hele Türk Sanat Müsikisi'nde olamaz bu'' diyor.
O yıllarda daha kimselerde bulunmayan ses kirliliği ölçüm cihazı elinde konser konser dolaşmış. İlgilileri uyarmış. Kendi işyerinde de devamlı ölçüm yaparak ses kirliliğini yok etmiş.
Zeki Çetin'in sanat dünyasındaki bir başka adı da Hızır Zeki. Güç duruma düşmüş bir sanatçı için jübilesinden kampanyasına her şeyi o düşünüyor, o planlıyor ve gerçekleştiriyor.
Zeki Çetin, hem sanatçı hem patron. Türk Sanat Müziği'ne verdiği emek yaklaşık 30 yıl. 1968 yılından beri müzikle içiçe. Hafta Sonu Gazetesi'nin açtığı Altın Sesler yarışmasında 784 kişi arasından birinci seçildikten sonra, yıllarca radyolarda, televizyonlarda, gazinolarda şarkı söylemiş, konserler vermiş. Halkın sevgilisi olmuş. Ama patronlarıyla anlaşamamış. Çoğu işletmenin mutfağının pis, servislerinin kötü, yemeklerinin de kalitesiz olduğunu görmüş ve onlara karşı çıkmış: ‘‘Eğlence sadece müzikle olmaz müşteriye hizmet gerekir. Her şeyin tam olması gerek.''
Sanatçı bu. İnce ruhlu, duygusal, zevkli, çağdaş. Vermiş kararını Zeki Çetin: ‘‘Ben bu işi yaparım. İşletmecilere de işletme öğretirim'' diyerek kolları sıvamış, 1982 yılında Caddebostan'da Pınar Restaurant'ı açmış.
Yanına da Minder Bar'ı ekleyince patron olmuş.
‘‘Temiz düzenli zevkli ve iyi servis veriyorduk. İki yer de çok tuttu. Yemeğin yanısıra belli geceler eşim Semra ile birlikte sahneye de çıkarak işi fasılla birlikte yürüttük. Sesle kulaklara, yemeklerle midelere hitap ettik. Ama geçen zamanla birlikte müşterilerden ‘Balık lokantası aç artık' önerileri geldi. Ben de dayanamadım şimdi balıkçılığa da başladım'' derken Şato Pınar adı altında yeni yerinde gururla karşılıyor müşterilerini.
Zeki Çetin'in Kartal Maltepe'de sahil yolunda açtığı yeni lokantanın adı Şato Pınar. Üç katlı. Eski bir köşkün restorasyonu ile modern hale getirilmiş bir mekan. Çetin'in yeni lokantası birçok yere göre çok farklı. Tertemiz, balıkları ise hem taze hem leziz.
Birinci katında Zeynep Cafe ve Amerikanbarı var. Dileyen içkisi, dileyen kahvesini yudumlayabiliyor. Eğer karnı açsa da pizza servisi imdada yetişiyor. Her pazar günü brunch var. Kişi başına 1 milyon 750 bin lira. İkinci kez gelen müşteriye yüzde 20'lik tenzilat yapılıyor.
Prenses Adaları
İkinci kat Mavi Salon. Yazın 350, kışın 250 kişi alıyor. Üstte ise Pembe Salon var. Burası biraz daha özel. Toplu yemekler veya toplantılar, kongreler için daha uygun. Her üç katı da deniz manzaralı. Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada. Bir başka deyişle ‘‘Prenses Adaları'' tam karşınızda. Akşamları keyfine doyum olmuyor manzaranın.
Adı gibi bir Şato'yu andırıyor balık lokantası. ‘‘Bizde kesinlikle dondurulmuş balık yok. Mevsimine göre lagos, levrek, çipura, palamut, lüfer kılıç, karagöz, karides, ıstakoz var. Kısaca mevsimi olan herşey var. Hele hele böcekler'' diyor Zeki Çetin.
Fiyatlar da normal bir balık lokantası fiyatları düzeyinde.
İthal tuvaletler
Üç milyon dolar (yaklaşık 480 milyon lira) harcama ile gerçekleşen Şato Pınar gerçekten şato gibi. İçinde 16 tuvaleti var. Tuvaletlerinin kapıları ise bir hayli ilginç. Çünkü kadın ve erkek yazılarının altında gözleri görmeyen müşteriler için kabartma harflerle kadın mı, erkek mi olduğu yazılı. Küçük ama özel bir detay. Ayrıca 6,5 milyar lira harcama ile tesise bir de arıtma sistemi yaptırmış Zeki Çetin. Arıtmanın taşlarının Dalmaçya kıyılarındaki Katadyn adlı taştan üretildiğini sözlerine ekleyen sanatçı suların bu taşların iki mikronluk deliklerinden süzüldüğünü ve kesinlikle mikrop barındırmadığını söylüyor.
Yaz nedeniyle kapalı olan Caddebostan Pınar Retaurant da 9 Eylül'de sezonu açacak. Türk Sanat Müziği hayranları, yine o küçük ama sıcacık yerde fasıllarda buluşacak. Zeki Çetin'nin sesinden, Dede Efendi'lerin, Saadettin Kaynak'ların, Münir Nurettin'lerin, klasiklerin ve günümüz eserlerinin tadına doyamayacak.
Geçmişinden, bugüne işte böyle bir nostalji, Zeki Çetin.
Desibel Zeki
Sanatçılığın yanısıra seslendirme tekniği konusunda çalışmalar yapardım. Sahneye ilk atıldığım yıllarda çalıştığım gazinolarda elime bir ses seviye ölçme cihazı alır gazinodaki sesleri ölçerdim. Tespit ettiğim seviyeler çok yüksekti. 100-105 desibel çıkardı. Bu rakamlar bir feribotun denizde 16 mil hızla yol alırken makinelerinin çıkardığı sese eşitti. Bu bir anlamda insanların bir geminin makine dairesinin gürültüsü içinde programı dinlemeleri demekti. Bunu önlemek için ses düzenini elden geçirirdim, ayarlarını yapardım. Gazino programı ilanının kenarlarına da ''Gürültü yerine musiki dinlemek istiyorsanız, bize gelmelisiniz. Salonumuzdaki ses seviyesi 95 desibeli geçmemektedir'' diye ibare koydururdum. Bu çok yadırgandı. O gün adım ''Desibel Zeki'' olarak kaldı.
Kocam iki eşlidir
Bir gün müşterilerimizden bir hanımın doğum günüydü. Kutlama yapmak için telefon ettim. ''Hanımefendi, burası Pınar Restaurant ben Zeki Çetin. Bugün sizin doğum gününüz, eşimle birlikte tebrik ederiz. Sağlıklar dileriz'' dedim. Telefondaki hanım, ''Bugün benim doğum günüm değil. Kocam sizdeki kayıtlara sanırım diğer hanımının doğum gününü yazmış. Çünkü kocam iki eşlidir'' dedi. Rezil olmuştuk. O günden sonra iki hanımlı beylere bilgisayarımızda özel işaret koyduk.''
Hocam çok utandı
Udi Hocam Kemal Gediz TRT sanatçılarındandır. 29 yıldır bana her akşam ud çalmaktadır. Bir gün onun da yaş günüydü. Sahnede kutlama yaparken ''Hocam bugüne kadar hiçbir eşimle 15 yılı aşkın birarada olamadım. Dört hanım değiştirdim. Seni değiştiremedim. Seninle olan beraberliğimiz bunların içinde en uzun olanı'' diye espri yapayım dedim. Hocam bu lafıma çok utanmıştı. Daha sonra ben de utandım. Bunu hiç unutmam.
Önce beyler aranır
Program yapıyordum. Şarkıların arasında müşterilerimizin yaşgünü ve evlenme yıldönümünü kutluyordum. O geceki müşterilerimizden birine de gündüz telefon edip hanımına kutlama yapmıştım. Beyin haberi yok, hanım rezervasyon yaptırıyor ve gazinomuza geliyorlar. Ben de iyi niyetimle bu akşam 15'inci yıldönümünü kutlayan dostlarımın isimlerini mikrofondan anons ediyorum. Bey şaşkınlık geçirdi. Kadına döndü ''Evlenme yıldönümümüz bugün mü?'' diye sordu. Kadın çok sinirlendi. ''Bugünü unutan adamla oturamam'' deyip salonu terk etti. O gün bugün önce beyleri arayıp hatırlatıyoruz.