Emel ARMUTÇU
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2008 00:00
Hürriyet Gazetesi’nin Aile İçi Şiddete Son Kampanyası, geçen ekimde dördüncü yılına yeni bir ilkle girmişti: İstanbul’da, kadınlar için 7 gün 24 saat hizmet veren Acil Yardım Hattı. Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ve İstanbul Valiliği’nin işbirliği ve Avrupa Birliği’nin fonuyla açılan bu hat üç ayda 3713 aramaya cevap verdi. Arayanların kimiyle sadece dertleşildi, kimine yol gösterildi, önemli bir kısmı ise dayaktan kurtarıldı. Bu hattın sağlıklı çalışabilmesi için, İstanbul Valiliği’nin görevlendirdiği komiser ve memur düzeyinde 96 emniyet görevlisi 45 saatlik eğitim almıştı.
39 saat eğitim gören psikologlar ise ayrıca Mor Çatı Vakfı’nın "şiddet anı kriz yönetimi" ve Diyalog Anlatım İletişim Şirketi’nin diksiyon derslerini de aldı.
Türkiye’de hiç kapanmadan çalışan ilk hat olan ve sadece eğitimli psikologların görev yaptığı Acil Yardım Hattı’nın adresi gibi, arayan mağdurların bilgileri de gizli kalıyor. Polise sadece hayati
risk altındaki mağdurların adresi veriliyor. Bu hat sayesinde polis memurlarının önemli bir bölümü artık, başvuran kadını "Kocandır. Döver de, sever de" deyip şiddet gördüğü eve geri göndermiyor. İstanbul Valiliği ve İnsan Hakları Masası’nın yakından takip ettiği projede, kadınların sığınma evine gitmeden önce kalabileceği istasyonlar oluşturuluyor. Oralarda yer bulunmazsa, polisler mağdurların güvenli bir otel ya da misafirhanede barınmasını sağlıyor.
Giderek daha fazla kadın bu telefon numarasını çevirmeye cesaret ediyor. Çünkü karşısında kendisini dinleyen, neler yapabileceğini anlatan, sorununu çözene kadar da peşini bırakmayan yumuşak sesli birisini buluyor. Hattı arayan cesurlar arasında "saldırganın" kendisi de var. Hattı arayanların çoğu küfür ediyor ya da eşinin yerini soruyor ama kimi de yardım istiyor!
Kadınlara yardım için 7 gün 24 saat açık
0212 656 96 96
Yüzlerce kilometre uzakta sığındığı ahırdan kurtarıldı
İstanbul’a çok uzak bir şehirdeydi. Henüz 18’inde bile değildi, evliydi ve bir yıldır kayınpederinden her türlü şiddeti görüyordu. Başka şehirde yaşayan kocası "Ne halin varsa gör" diyordu. Jandarmayı aramaya korkmuştu, çünkü muhtar kayınpederinin yakın arkadaşıydı, jandarmada da tanıdıkları olabilirdi. Sonunda evden kaçtı. Kar altında çaresiz dolaşırken, aklına Uluslararası Göç Örgütü’nün kadın ticareti mağdurları için açtığı 157 numaralı telefon hattı geldi. 157 çalışanları, onun adına Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’yla irtibat kurdu. Görevli psikolog ona ulaştığında donmak üzereydi. Yardım gelene kadar tanıdığı bir ailenin ahırına sığınmaya zorlukla ikna edildi. Kayınpederinin onu bulmasından ölesiye korkuyordu. Ailesinin yanına da gitmek istemiyor, "Bana bir sığınma evi bulun" diye yalvarıyordu.
Psikolog derhal köyün bağlı bulunduğu ilçe jandarma komutanlığını aradı, bir ekibin yola çıkmasını sağladı. Bir yandan da bağlı ilin valiliğinin insan hakları masasına ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Müdürlüğü’ne bilgi verdi. Jandarmanın onu ahırda bulup emniyet müdürlüğüne götürmesi saatler almıştı. Ertesi gün hattın psikologlarına telefonda, "Çok mutluyum, gece bir kadın hakimin evinde kaldım. Şimdi polis memurlarıyla birlikteyim, sosyal hizmetler beni bir yere yerleştirecek" diye teşekkür üstüne teşekkür ediyordu.
Ancak sonra telefonu her arandığında kapalı çıkıyordu. Bu arada SHÇEK yetkililerinin verdiği çelişkili bilgiler, Acil Yardım Hattı çalışanlarını kuşkuya düşürdü. Çünkü bir "ailesine teslim ettik" diyorlardı, bir "Korumamız altında" cevabı veriyorlardı. Hat görevini yapmış, şiddet gördüğü evden kaçan yüzlerce kilometre uzaktaki bir kadını kurtarmıştı. Ancak, kendisine ulaşılamadığı için, verilen bilgilerin hangisinin doğru olduğu şu anda meçhul.
Bana yardım edin yoksa çocuğumu öldüreceğim
Acil Yardım Hattı’nın numarasını çeviren bir kadın, "Çocuğumu şu anda duvara vurup öldürmek istiyorum. Yardım edin, doktor gönderin" diye bağırıyordu. Arkadan bebeğin hiç bitmeyen ağlaması duyuluyordu. Hattaki psikolog adresi alıp kadını sakinleştirmeye çalışırken, diğer psikolog da en yakın Emniyet Çocuk Bürosu’nu aradı.
Uzun konuşmalar sonunda psikologlar, kadını biraz sakinleştirdi. O da çocuğunu sakinleştirebildi böylece. Ardından ağlayarak anlatmaya başladı: Biri 2.5 yaşında, diğeri birkaç aylık iki çocuğu vardı. Eşi, ailesiyle birlikte ona sürekli şiddet uyguluyordu. Aslında ikinci çocuğuna hamile kaldığını öğrenmeden önce ayrılmaya karar vermişti. Ancak hamileliği öğrenen babası onu evine kabul etmekten vazgeçmişti. Eşinin evinde kalmasının nedeni gördüğü bebeğe kızgınlık duyuyor ve bu yüzden ona zarar verebileceğinden korkuyordu.
Telefondaki psikolog, polis memurları gelene kadar bir komşusunu ya da arkadaşını çağırmasını önerdi. Hayır, o babasını istiyordu. Artık tamamen sakinleşip cinnet anını atlatmıştı. Ancak bundan sonrası o kadar kolay değildi. Babasını arayan psikologlar, yardım etmeye hiç istekli olmadığını gördüler. Acil Yardım Hattı görevini yapmış, ancak SHÇEK yetkilileri, çocuğun nasıl bir risk altında bulunduğunu dinlemelerine rağmen, "Ancak polis getirirse çocuğu koruma altına alırız" demişti. Polis ise kadın, artık vermek istemediğinden ve savcı da "suç unsuru olmadığından alınamaz" dediği için çocuğu almamıştı.
KARAKOLDA KALIRIM EVE GÖNDERMEYİN
İstanbul’da, Sarıyer meydanında bir telefon kulübesinden arıyordu. Dini nikahla oturduğu eşinden gördüğü şiddete artık dayanamamış ve kaçmıştı. Birkaç iş görüşmesi yapmıştı ancak hiçbirinin sonucu belli değildi. Kalacak yeri yoktu. Karakola gitmiş ancak bir yardım görememişti. Hattın psikoloğu, önce Acil Yardım Hattı çerçevesinde Hürriyet’te eğitim almış, Sarıyer bölgesi polislerini aradı. Onlara ulaşamayınca kadının gittiği karakolu aradı, polis memurlarına, İstanbul Valiliği’nin şiddet gören kadınlarla ilgili genelgesini hatırlattı: Polis şiddetten kaçan kadını, sürekli kalacağı bir sığınma evi bulunana kadar güvenli bir yerde barındırmak zorundaydı. Bu bizzat İstanbul Valisi Muammer Güler’in önemle üzerinde durduğu bir görevdi. Bunun üzerine bir gece için yer ayarlayacaklarını, yer bulunamazsa karakolda misafir edeceklerini söylediler. Gördüğü şiddetten o kadar yılmıştı ki karakolda kalmak bile sevindirmişti kadını. Ertesi sabah, iş görüşmelerinden biri sonuçlanınca artık bir sığınma evine ihtiyaç duymadığını söyledi: "Kimseden görmediğim yardımı sizden aldım. İşlerimi yoluna sokar sokmaz gelip tanışmak istiyorum, çok teşekkür ederim."
Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası Koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu: "Ne çocuk ne de kadın için resmi anlamda bir şey yapamıyorduk ama sık sık kadını arayıp durumunu kontrol ettik. Tedavi istediğini, sakinleştiği takdirde çocuğuna bakabileceğini söylüyordu. Onu hastaneye götürmesi için eşini ikna etmek istedik, ama ulaşamadık. Sonunda amirini aradık; konuyu takip edeceğine söz verdi. Ama resmi sonuç alamadığımız için içimiz rahat değil."
HATTI 3713 KİŞİ ARADI
881 MAĞDUR YARDIM İSTEDİ
15 Ekim 2007-25 Ocak 2008 arasındaki ilk üç aylık dönemde Hürriyet Acil Yardım Hattı 3713 kez arandı. Bunların önemli bir bölümü sessiz ya da ilgisiz yardım talepleriyle ilgili aramalardı.
Hattan 881 mağdur, mağdur yakını ya da tanıdığı yardım istedi. Mağdurların en az yarısı, fiziksel şiddetten şikayetçiydi. Yine yarısı sözel veya duygusal şiddete maruz kaldığını ifade etti. Bu grubun da dörtte biri ayrıca sosyal, ekonomik ya da cinsel şiddet görmüştü.
Cinsel, ekonomik ya da sosyal şiddet şikayetiyle arayanların oranı yüzde 7’ydi. Yüzde 98’i kadın, yüzde 2’si erkekti. Yaş dilimi ise 15’le 70 arasındaydı.
Hattı 9 saldırgan da aradı: Üçü yardım istedi, biri hakaret etti, dördü sığınmaevine giden eşlerinin yerini sordu.
Bir "kadın saldırgan"a da acil yardım yapıldı (Çocuğunu öldürme korkusuyla arayan anne aslında eşinden duygusal ve sosyal şiddet gördüğü için aynı zamanda mağdurdu).