Güncelleme Tarihi:
AIDS virüsü olan HIV’in yeni bulaştığı insan sayısı bazı ülkelerde azalma gösterse de komşumuz olan kuzey ülkelerinde son bir yıl içinde yeni hasta sayısında önemli artış gözlenmiştir. Bu ülkelerden ülkemize fuhuş turizmi olduğunu da düşünürsek ülkemiz için de riskin arttığını söyleyebiliriz. Bu nedenle hastalığın bulaşma yollarını ve erken belirtilerini çok iyi bilmeli ve en ufak bir kuşku halinde test yaptırmalıyız.
Ülkemiz insanı sıklıkla ‘bize bir şey olmaz’ deyip riskleri göz ardı etmeye alışkın. Ancak unutmayalım ki AIDS her zaman hastalık oluşturmuyor, bu virüsü kaptığınızda taşıyıcı olarak yıllarca çevrenize hastalık yayabilirsiniz. Kendi sağlığımızı hiçe saysak bile başkalarının sağlığını riske atma hakkına sahip değiliz.
HIV virüsü, taşıyıcı ya da hasta bir kişinin vücut salgıları ile doğrudan temas yoluyla, cinsel temas ya da kan yoluyla bulaşır. Virüs vücuda girdikten bir ile üç hafta sonra grip benzeri bir hastalık ya da boğaz ağrısı, yüksek ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, lenf düğümlerinde şişme, kilo kaybı, bulantı, kusma, ishal, ağızda ya da vücutta yaralar gibi belirtilere neden olabilir. Ancak bu bulgular virüsü kapanların yalnızca yüzde 60 kadarında ortaya çıkar. HIV virüsü uzun süre hiçbir hastalık oluşturmadan sessiz kalabilir. Kişi bu süre içinde sadece taşıyıcıdır. Dolayısıyla herhangi bir bulguyla karşılaşmamış olmak riskli bir durumda HIV virüsü kapmadığınızı göstermez. Ancak bu yakınmaları yaşayan kişiler de basit bir üşütmeye bağlı bulgularla çok kolaylıkla karıştırılabildiğinden kuşku duymuyor. Bitkinlik, halsizliğe ek olarak diğer bazı belirtiler ortaya çıktığında doktora başvuruyorlar. Kaldı ki bu yakınmalarla doktora başvuran hastalarda da doktorların aklına ilk önce AIDS tanısı gelmiyor. Bu durumda görev kişinin kendisine düşüyor. AIDS konusunda daha uyanık olmalı ve bu tip belirtilerde hemen testlerimizi yaptırmalıyız.
Son yıllarda hastalığın tedavisi konusunda çok büyük adımlar atıldı. Özellikle taşıyıcıların hastalık ortaya çıkana kadar ki sürelerinin uzaması yönünde kayda değer başarılar sağlandı. HIV virüsünü kaptığımız ve taşıyıcı olduğumuz ortaya çıkarsa bu tedavilerle en azından hastalığın kesin tedavisi bulunana kadar sağlıklı kalmamız söz konusu. Doğrusu çok kısa bir gelecekte bu hastalığın kesin tedavisinin bulunacağı yönünde umut verici gelişmeler oluyor.
HIV virüsünün nasıl bulaştığı konusunda artık yeterince bilgi sahibi olduğumuza göre en ufak bir şüphede bile kan testlerimizi yaptırmalı ve hem kendi sağlığımız hem de yakınımızdaki insanların sağlığını riske atmamalıyız. Bu kişisel bilinçle hastalığın yayılması ve toplumsal bir felakete dönüşmesi önlenebilir.
Dr.Göksel'in yenibir.com'da yayınlanan diğer yazıları: Kadınların korkulu rüyası: Menepoz! Burun kanaması hayat kurtarıyor Gürültü sağlığımızı tehdit ediyor
Baş ağrsı ve sinüzit
Ses kısıklığını önemseyin!
Her 10 kadından birinin kabusu: Meme kanseri!
Burundan estetik ameliyat olmadan önce...
Horlama Seksi Öldürüyor
Çocuklarda Alerji ve Sinüzit
Lazer ile Gözlüğe Elveda!
Ciddi bir hastalık: Şişmanlık (Obezite)
Denge Bozukluğu: Baş Dönmesi (Vertigo)
Gırtlak Kanseri ve Sigara Bağımlılığı
Yaz geliyor, güneş lekelerine dikkat!
Stres kaynaklı diş hastalığı: Bruksizm
Bilgisayara bağlı göz yorgunluğu
Klimadaki tehlike: Lejioner hastalığı
Şanssız bir yağ aldırma öyküsü üzerine