AIDS ajandası için ünlülerin peşinde koşuyor

Ayşegül Aldinç gibi pek çok ünlünün fotoğraflarının ve hastalıkla ilgili görüşlerinin yer aldığı 2008 ajandasıyla projeye start veren Derre, 2009 ajandası için de sanatçıların kapısını çalmaya başladı.

Kenan Bahadır Derre, tam iki yıldır AIDS’le ilgili bir sosyal sorumluluk projesi yürütmenin savaşını veriyor. Ünlülerin fotoğraflarının ve hastalıkla ilgili görüşlerinin yer aldığı 2008 ajandasıyla bu projeye start veren Derre, 2009 ajandası için de sanatçıların kapısını çalmaya başladı. Ancak işi zor, aldığı destek yetersiz... AIDS kelimesinin herkesi korkuttuğunu söyleyen Derre, yine de yılmıyor ve kapıları çalmaya devam ediyor.

Neden projeye "Pozitif, Negatif" dediniz?

- HIV virüsü taşıyan kişiye "HIV Pozitif", taşımayana da "HIV Negatif" dendiği için...

AIDS konusunda bir sosyal sorumluluk projesi başlatmaya neden gönüllü oldunuz peki?

- Türkiye’de bu alanda ciddi bir boşluk var. Çoğu sosyal sorumluluk projesi gibi AIDS’le ilgili de ciddi işler

yapılmıyor. Sanatçıların önderliğinde böyle bir projeye imza atmamın doğru kanallara ulaşmamı sağlayacağını düşündüm. Gönüllü olarak yürüttüğüm bir proje. Proje kapsamında geçen yıl ünlü isimlerin fotoğrafları ve görüşlerinin yer aldığı bir ajanda yaptım. Geliri "Birleşmiş Milletler Yaşam Fonu"na bağlı olan Pozitif Yaşam Derneği’ne gitti.

Bu proje aklınıza nereden geldi?

- Okul yıllarımda AIDS’le ilgili bir bitirme projesi hazırladım. Kadın ve erkek tuvaletlerinde, hastalığı anlatan fotoğraflardan oluşan bir sergi açtım. Fotoğrafları da kendim çekmiştim.

AIDS’li hastaları mı çektiniz?

- Yok, hayır. O zaman kimlerin HIV taşıdığını ve onlara nasıl ulaşabileceğimi bilmiyordum. Bu yüzden okul

arkadaşlarım bana modellik yaptı.

Türkiye’de kaç kişide HIV virüsü var?

- Resmi rakamlara göre 3 bine yakın insanda bu virüs var, ama bunların kaçı taşıyıcı, kaçı hasta tam olarak bilinmiyor.

Hastalar genellikle cinsel yolla bulaştığı için AIDS olduğunu açıklamaktan çekiniyor olabilirler mi?

- HIV virüsü cinsel yolla bulaşmasının yanı sıra manikür, pedikür işlemleri, diyaliz makineleri, kan alıp verme gibi yollarla da geçebiliyor. Annede varsa kan yoluyla doğmamış bebeklere bile geçiyor.

Ajandanızda yer alan ünlülerle nasıl bağlantı kurdunuz, onları bu işe nasıl ikna ettiniz?

- İlk Lale Mansur’a ulaştım ve o koşulsuz kabul etti, "Sosyal sorumluluksa varım" dedi. Bana cesaret veren kişi oydu. Daha sonra Serra Yılmaz ile görüştüm, o da kabul etti. Ama çekimler nedeniyle yurtdışında olduğu için

zamanlamayı tutturamadık ve 2008 Ajandası’na giremedi. Derken Ayşegül Aldinç, Atilla Özdemiroğlu gibi isimlerle devamı geldi.

Tüm bu isimleri bir araya getirmeniz ne kadar sürdü?

- Altı ay boyunca uğraştım. Kabul edenlerin yanı sıra reddedenler de oldu.

Kimler reddetti mesela?

- Serra Yılmaz ile bir toplantı yapmıştık, başka kim olabilir diye... Bana "Cihangir’de ’Bıçak Sırtı’ filminin seti var. Git Fikret Kuşkan’la görüş" dedi. Kalktım gittim. Beni içeri davet etti. Oturup çay içmeye başladık. Projeyi anlattım, katılacak isimleri saydım, bir-iki dakika düşündü ve bağırmaya başladı. AIDS’in bir eşcinsellik hastalığı olduğunu ve bu hastaların yaşama haklarının olmadığını söyledi, küfür etti. Öyle bir çıkıştı ki, tüm set ekibi başımıza toplandı. Ben yanlış anladığını, bu hastalığın tek bir kesime ait olmadığını, kadınların hatta küçük bebeklerin bile HIV virüsü taşıyabildiklerini anlattım. Bu sefer daha çok bağırıp "Annelerinin, babalarının günahlarını çekecekler" dedi. "Ama Derya Alabora ve Serra Yılmaz bu projede var" dediğimde tedirgin oldu, "Projede neden yer almadığımı bu isimlere açıklayamam" deyip teklifi kabul etti. Tepkisi yüzünden çekimser yaklaştım ama bir hafta sonra detayları konuşmak

için beni yine sete çağırdı. O hafta gittiğimde ise beni içeri aldırmadı ve öylece kaldı. Böyle bir tepki beklemiyordum.

Yeni ajanda için görüşmeler başladı mı?

- Evet, 2009 yılı için Candan Erçetin, Müjde Ar, Tarkan, Gülben Ergen gibi isimlere başvurdum. Kimisinin menajerleri reddetti, kimi de bizzat kendi "hayır" dedi. Sonuçta dünyada birçok sanatçı AIDS’le ilgili çalışmalara katılıyor. İngiltere’de festivaller yapılıyor. Bizde sadece Bahar Korçan’ın yaptığı defile var.

Bahar Korçan destekliyor mu projeyi?

- Kendisine mail attım ama cevap gelmedi.

Başka zorluklarla karşılaştınız mı?

- Ajanda çıktıktan sonra D&R dışında hiçbir yerde satılmadı. Sadece D&R’lar sahip çıktı ve diğer mağazalar "standımız yok" gibi nedenlerle almadılar.

Bu kadar zorlukla karşılaştığınız halde ikinci ajandaya nasıl cesaret ettiniz?

- Yapım gereği giriştiğim bir işi tam yapmak isterim. Geçen yıl tanıtım konusunda yetersiz kalmıştım ama bu sene bir PR şirketi destek verecek. Fotoğraflar ve tasarımı da çok özel olacak. Hatta bu fotoğraflardan sergi açmak gibi bir projemiz bile var.

Özel fotoğraflar derken...

- Geçen yıl Boom Fotoğrafçılık bütün prodüksiyonu üstlenmişti. Bu yılsa fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut’la çalışacağız.

Ajandanın çıkış tarihi belli mi?

- 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nü düşünüyoruz. Ama bu ajandanın ana fikrini de oluşturan en önemli şeyi

vurgulamak istiyorum: AIDS sadece 1 Aralık günü bulaşmıyor. Yılın 365 günü dikkat etmek gerek...

Türkiye bu hastalığı yok sayıyor

Bu arada kondom firmaları sizi desteklemiyor mu?

- Hayır. 2008 yılında Türkiye’deki bütün kondom firmalarına gittim ama hiçbiri kabul etmedi. Destek olması için bir hastaneye başvurdum, "AIDS bizden yayılıyor gibi anlaşılır" deyip benimle görüşmeyi reddettiler. Sonuçta bana böyle yapıyorlarsa hastalara nasıl davranıyorlardır bilemiyorum. Çok fazla bilgisizlik var. Dünyanın kabul ettiği bu hastalığı Türkiye’de hálá yok sayıyoruz.