Ahşapla yaşayan bürokrat

Güncelleme Tarihi:

Ahşapla yaşayan bürokrat
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2010 00:00

Salih Zeki Tekin sekiz yıl önce de emekli olmuş bir bürokrat. Ayvalık Altınova’da yaşıyor. Zamanı bol, yeteneği de çok. Tahtaları oyuyor ve ahşap üzerine yazılar yazıyor. Hat sanatıyla ilgileniyor. Ayvalık’ta ‘ahşaba hayat veren mühendis’ olarak tanınıyor. O kadar titiz o kadar düzenli ki, onu tanımlarken içinizden ‘bürok/hat’ demek geliyor

Salih Zeki Tekin (58) Bayburt Demirözü doğumlu. Esas mesleği inşaat mühendisliği. Boş zamanlarında resim yapıyor, şiir yazıyor, taş ustalığını da gayet iyi beceriyor. En önemli hobisiyse tahta parçalarını oyarak, üstüne hat yapmak. Kalın kalın kalaslardan ve iş yaramaz tahta parçalarından o kadar ince işler çıkartıyor ki, yaptıklarını şaşırmamak elde değil. Günde 10 saat tahta oyuyor. 15 günde bir eser yaratıyor.

İLK ÇEVRE KORUMA BAŞKANI

Tekin üniversiteyi bitirdikten sonra bir süre mühendislik yapmış. Hizmet için yerel yönetimlerde çalışmak gerektiğini görünce belediyelere yönelmiş. Yaptığı görevleri şöyle sıralıyor; “İlk olarak Üsküdar Belediyesi’nde, ardından Eminönü Belediyesi başkan yardımcılığı görevini üstlendim. Sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde ilk kez kurulan ‘Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı’na atandım. Bir süre çalıştıktan sonra Bursa Büyükşehir Belediyesi’e geçtim. Genel sekreterlik yaptım. İstanbul’a döndüğümde Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘teknik işler müdürü’ oldum. 2003’te de İstanbul Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nden emekli oldum.”

ALTINOVA’YA AŞIK

Emekli olduktan sonra Ayvalık Altınova’ya yerleşmiş Salih Zeki Tekin. “Çünkü buraların yeşilliğine havasının temizliğine ve denizinin berraklığına aşığım. Yaz ayları burada çok hareketli geçer. Kışları turistler ve yazlıkçılar gider. Doğayla baş başa kalırız. Bu nedenle boş vaktimiz çok olur. Eskiden beri çok sevdiğim halde zamansızlıktan bir türlü yapamadığım oymacılık sanatı için nihayet vakit buldum.”
Kendisini bildi bileli hat sanatına ilgisi olan Tekin üniversitedeyken geceleri okudu, gündüzleri de harçlığımı çıkartmak için çalıştığını söylüyor: “Okul sonrası 30 yıllık memuriyet hayatımda da koşuşturmaktan bu sanata zaman ayıramadım. Nihayet bu sanatı icra etme imkanı bulduğumda da; genellikle klasik oyma üstüne çalışarak adlarını duyuran mobilya ustalarına danıştım. Onlardan bilgi ve feyz aldım. Şimdi meşe ve ceviz kütüklerinin parçalara Arapça’da ‘çizgi’ ya da ‘bir satır yazı’ anlamına gelen ‘hat’ yazıları yazıyorum. Hattatlar genellikle deriye, taşa ve kağıda yazmışlar ama ben tamamen el oyması yapıyorum. Amacım hat yazılarını herkese, özellikle de gençlere aşılamak ve değerlerimize sahip çıkmak. Bugüne kadar 150’nin üstünde eser yaptım. Birçoğunu camiilere hediye ettim.”

SATMIYORUM SERGİ AÇIYORUM

Tekin üstüne hat yazılması zor olan ahşap oyması eserlerinin çok beğenildiğinden söz ederken; “Herbir eserin üzerinde binlerce keski darbesi var. Tahtaları çok dikkatli bir şekilde oyuyorum. Hiç hata yapmamam ve çok dikkatli olmam gerekiyor. mühendis zekası ve bürokrat titizliği ön plana çıkıyor. Yaptığım eserlerden haberdar olan pek çok kişi ve şirketten teklif geliyor ama henüz bir kişisel sergi açmadan hiçbirini satmak istemiyorum. Çok yakın bir zamanda da İstanbul’da ilk sergimi açmayı planlıyorum” diyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!