Demirhan HARARLI
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2005 01:37
Hülya Avşar, bikinili fotoğrafları için kendisini eleştiren meslektaşlarına: "Ben meşeyim onlar kabak. Bir meşe ağacı 100 senede yetişiyor, bir kabak ise iki ayda."
Birkaç hafta önce objektiflere bikinili yakalandığı için bazı sanatçılar tarafından eleştiri bombardımanına tutulan, hatta bu pozları bilerek verdiği ileri sürülen Hülya Avşar, suskunluğunu Kelebek’e verdiği röportajla bozdu. Röportajda sert ifadeler kullanmaktan kaçınmayan sanatçı, yapılan bu saldırıları kendisine duyulan hayranlığa bağlarken, sözlerini ‘Ahmaklar dahiye karşı birleşirler’ diye noktaladı.
Size yapılan sözlü saldırıların nedeni nedir ?
Bence bu bir hayranlık, onlara kızmıyorum. Ama tek korkum, onların bu hayranlıkları bende bağımlılık yapabilir!
- Tüm bu saldırılar sizi yıpratmıyor mu?
Hayır, yıprattığını söyleyemem. Sadece yoruyor. Bir kitapta okudum ve çok hoşuma gitti. Bir meşe ağacı 100 senede yetişirken, bir kabak için iki ay yeterli. İşte bazılarına kabak olduklarını hatırlatmak da benim zamanımı alıyor.
- Siz kendinizi nasıl bir yere koyuyorsunuz?
Farklı... Ama tabii bunu anlamakta güçlük çekebilirler, hatta farkı hata sanıp mutlu oluyor da olabilirler. Bugüne kadar bana dair iki kitap yazıldı. Yani beni fark eden yine başkaları oldu. Şimdi de benim bugüne kadar yazmış olduklarım kitap şeklinde çıkıyor. İmza günüme tüm sanatçı arkadaşlarım da davetlidir.
HER LİDERİN TAKİPÇİSİ VARDIR
- Yaptığınız her şey doğru mu?
Böyle bir şey mümkün mü, tabii ki değil. O yüzden böylesine iddialı bir laf etmem mümkün değil. Doğruyu bulmak zordur. Zaten hep doğruyu yapsam, aklı başında eleştirilerin kıymeti kalmaz. İnsanların beni eleştirme arzularıdır bunu böyle gösteren.
- Bikinili resimleriniz çok fazla tepki çekti. Bunun nedeni ne sizce?
Çünkü çok beğendiler. Bu resimlerden önce söyleyecek sözleri vardı, şimdi artık yok. Aslında haklılar da... Düşünsenize onların yerinde olduğunuzu; benden daha küçükler ama benim gibi değiller. Üstelik hiçbiri doğum yapmamış. Ben de olsam delirirdim. Neymiş efendim, bikinili resimlermiş. Bundan daha doğal ne olabilir ki?
- Gerçekten tüm bunlar sizi hiç mi kızdırmıyor? Yoksa böyle mi görünmek istiyorsunuz? İyi bir oyuncu olduğunuzu hepimiz biliyoruz sonuçta...
İnanın bana çok eğleniyorum. Bir de tüm bunları ciddiye alsam kimbilir neler olur. Şunu unutmayın ki her liderin birkaç tane takipçisi vardır. Ben öldükten sonra da unutulmayacağım. Çünkü hem okunmaya, hem görülmeye, hem de yazılmaya değer şeyler yaptım. Şimdi bu durumdayken hangisini ciddiye alabilirsiniz?
HAFİF BİR DEHAOLUYORUM
- Bu durumda söylediklerinizin hepsi birilerini kızdırmak için mi, yani dalga mı geçiyorsunuz?
Estağfurullah, ne demek... Ben her söylediğimi düşünerek söylüyorum. Her düşündüğümü ise söylemem. Buna karşın söylediklerimi düşünmediğimi sananlar, düşünmek yerine cevap vermeyi tercih ediyorlar. Kısacası zor durumdayım.
- Sinema, sahne, aile, çocuk, iş kadınlığı, spor, dergi, albüm... Tüm bunları bir arada yürütmek yetenek midir? Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?
Kendime ayırdığım zamanı da tüm bunlara harcamak isterim aslında... Yoğun tempo gerçekten hoşuma gidiyor. Genelde insan hayatında bir şeyler varsa, bir şeyler eksiktir. Yok eğer hepsi var olabiliyorsa, buna yetenek demek az kalır bence. Hafif bir deha oluyorsunuz.
- Peki, başarının nasıl elde edilebileceğiyle ilgili neler söylersiniz?
Zeki insanın saygısını, çocukların sevgisini, şefkatini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak, bazı insanların saçmalıklarına tahammül edebilmek, güzelliği takdir edebilmektir. Bunu okuduğum bir kitaptan aldım, çünkü başka açıklaması yok bence.
- İstediğiniz olgunluğa eriştiniz mi?
Hayatın gerçeklerini kabul etmek lazım. Değişikliklere uyum sağlamalı. Ben her gün kendimi geliştirmek için yaşıyorum. Bazılarını hep aynı yerde buluyorum, hálá yaşayıp yaşamadıklarını anlamaları için nabızlarını yoklamak geliyor içimden.
Bir dahiyi nasıl tanırsınız? Tek bir işaretle tanırsınız. Bütün ahmaklar ona karşı birleşirmiş.
Ve Hülya Avşar bu anonim atasözü ile röportajı bitiriyor...
Anlamak yerine yargılıyorlar- Hayatınızda hiç mi problem yok? Bu nasıl olur ki?
Tabii ki problemsiz hayat olmaz, ama bulunduğum ortamın mutlu olunacak yanlarını seçmekte başarılıyım. Ben insanların bana olan güvenini 23 senede kazandım. En büyük problemim, kendi iyimle yarışmak zorundayım. Çünkü başka çarem yok. Eleştirilmenin sebebi, hep dikkat çekecek işler başarmamdır, beni anlamak yerine yargılamaya çalışıyorlar.