Güncelleme Tarihi:
Sanatçı, müzisyen, ressam… bunların harbisi lazım biz kadınlara işte.
İnsanlara hatta.
Beyni, kalbi, ruhu apış arasındaki namusa değil de; vicdana, sağduyuya, saygıya, yumuşacık sevgiye yapışmış insanların gümbür gümbür mesajlar vermesi lazım bu topluma işte.
Lazım çünkü, sanatçı dediğinde, yaptığında kalıcı oluyor izleri, tokat indirmeden gül bitiriyor yüzümüzde.
Fazıl Say gibi, Tarkan gibi, Prof. Dr. Meriç Hızal gibi…
Bunlar sadece şu an aklıma hızlıca gelen örnekler...
Harbi sanatçılar lazım bize.
Bildiğini, inandığını, doğru olduğunu hissettiği şeyi çekinmeden dile getiren, yazan, yaratan, sanatıyla ta tarihten geleceğe iz bırakabilecek bir şeyler yapabilen güçler gerekiyor bize.
İlk aklıma gelenler onlar.
Çünkü farklılar.
Çünkü korkmuyorlar.
Çünkü konu neyse ona dair, harbi kalıcı bir şeyler yapabilmeyi deniyorlar.
Ha kimse dinlemiş, duymuş, bakmış anlamış anlamamış değil dertleri.
Onlar doğru olduğunu bildikleri şeye gönülden sarılıyorlar.
Gidin görün diyorum.
Kadına şiddeti kınamak, anlamak bu utancı yüzümüze çarpmak ve aynı anda “bi şeyler yapmak gerek!” dedirtmek neymiş görün.
Geberdim o anıtın bana hissettirdikleri karşısında.
Evet, kelime bu... geberdim. O kadar etkiledi, çarptı, öldürdü, diriltti beni.
Ardından Tarkan az önce bir açıklama yaptı.
Hay ağzına bin sağlık dedim okurken.
Ben de kutlanacak bi şey göremiyorum bugün.
Kadınlar günüymüş.
Emekçi kadınlar günü.
Ayol emekçi olmayan kadın mı var ki?
Emeğin Allah’ını veriyor kadınlar hayatta kalabilmek için, normal nefes alabilmek için.
Hele hatta Türkiye’de her gün 9 kadın çatır çatır bir erkek tarafından HUNHARCA öldürülürken,
bi takım ünlülerin makyajla şiddet görmüş “gibi” görüntülerle şiddete dikkat çekmeye çalışmaları filan, pek buruyor içimi.
Ben kutlayamıyorum kadınlar gününü. Baş harfleri küçük benim için bugünün.
Duygu Asena’yı anıyorum. Arıyorum.
Ben bu satırları yazarken 7 kadın mı öldürüldü kim bilir, 9. da gitti mi?
Şu anda yüzüne, kemiğine, kafasına nasıl bir darbe indi?
Hep sözde, hep lafta erkeklerin kadınların yanındayım söylemi.
Kutlamayın abi günümü.
Vurmayın yeter.
Kahpe değilim!
Olsam kime ne!
Kanunları da yaptılar ne oldu?
Uygulayan var mı ki?
TARKAN’ın dediklerinin altına imzamı basarım ben de.
Ha ne zaman kadına karşı şiddetle ilgili yasalarda hafifletici nedenler aranmaz;
kemik yaşı saçmalığı,
rızası vardı zırvası,
Çocuk gelin denen kavramın hala yeryüzündeki utanç veren varlığı,
Kadınlara sünnet uygulaması,
Namus denen Allah’ın belası ezik, kompleksli penis davası gibi vehametler dilimizden, bedenimizden, ruhumuzdan, genlerimizden, sözlük ve bilincimizden kalkar...
O zaman var ya işte,
Kadınlar Günü’nü kutlarım ben de.
Büyük harflerle.
O zamana kadar...
Yastayım işte.
Yonca
“tepki”