Ağaca ses veren adam

Güncelleme Tarihi:

Ağaca ses veren adam
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 1998 00:00

İstanbul Şenesenevler'de 40 metrekarelik basık, her yanı çeşit çeşit ağaçla dolu bir atölye. Atölyesinde keman, tambur, ut, kanun, kemençe, rebab ve santurlara hayat veren, onlara aşık olan bir usta: Paki Öktem. Öktem, tam 51 yıldır Klasik Türk Müziği enstrümanları yapıyor.‘‘Elazığ Sanat Enstitüsü Marangozluk Bölümü'ndeyken enstrümanlara ilgi duymaya başladım. Yaptığım ilk enstrüman bir kemandı. İkinci sınıftaydım. O gün bugündür bu işi yapıyorum.’’65 yaşındaki Öktem, bir ağaç ve enstrüman aşığı. Kişinin sevmediği işi yapamayacağına inananlardan: ‘‘Ağaç, hayatıma enstitüde girdi. O günden beri ağaçtan kopamadım. Ağaç hayatın her safhasında var. O olmasaydı hiçbir şey olmazdı diye düşünüyorum.’’Öktem, sipariş üzerine, genellikle akademik çevreye ve müzisyenlere enstrüman yapıyor ve müşterileri arasında Alman Goethe Enstitüsü de bulunuyor. Ayrıca yaptığı enstrümanların bir kısmı Almanya'daki İslam Eserleri Müzesi'nde sergileniyor. Sanılanın aksine, yaptığı işte teorik bilginin çok önemli olduğunu vurgulayan Paki Öktem, ‘‘Bu yaşema kadar tecrübelerimle şunu kavradım, teorik bilgi çok önemli. İlk önce yapacağın işi tanıyacaksın, bilgi ile donandıktan sonra o işi yapmaya başlayacaksın’’ diyor. Ardından şu örneği veriyor: ‘‘Ağaç, doğal motiflerini elde edecek biçimde kesildiğinde, olağanüstü görüntüler serer önümüze. Ama bunu yaparken işin tekniğini bilmek gerekir. Bu teknik, Avrupa'da sürekli kullanılır ama biz şimdiye kadar pek kullanmamışız; gelişigüzel iş yapmışız.’’Unutulmak üzüyorTürkiye'de el işçiliğine gereken önemin verilmemesinden yakınan Öktem, ‘‘Bizde el işçiliği kaba saba olur ya da uzun sürer diye pek sevilmez. Ama Avrupalı fabrikasyonu değil, el işçiliğinin doğallığını seviyor’’ diyor. Ona göre, enstrümanların korunması konusunda da Avrupa'nın çok gerisindeyiz: ‘‘Avrupa'da 12. asırdan kalma keman var. Nasıl bu zamana kadar gelmiş diye soracak olursanız, onlarda kutu kültürü gelişmiş. Bizde enstrümanı bir torbaya koyarlar, ağzını da sıkı sıkı bağlarlar. Gel de ben bu enstrümandan güzel ses çıkmasını bekle. Yok, çıkmaz!’’Paki Öktem yaptığı enstrümanların kalitesini belgelemek için Türk Standartları Enstitüsü'ne başvurmuş. Ancak işler bürokrasiye takılmış, o da uğraşmaktan vazgeçmiş.Öktem yaptığı işten fazla para kazanamıyor, ama halinden hoşnut, çünkü o, kendi deyimiyle ‘‘azla yetinen kuşak’’tan. ‘‘Pastadan bize düşen pay az. Bunu bir şekilde kabul edebiliyorum, ama adımızın hiç anılmamasına tahammül edemiyorum.’’ diyor. Herkesin bir yeteneğe sahip olduğunu ve toplumun müşterek paydasına, zevkine bir katkıda bulunması gerektiğini belirten Öktem sözlerini şöyle bitiriyor: ‘‘Edison elektriği icat etti, kendine mi? Hayır, insanlığa bıraktı gitti. Ben de yeteneğimi kullanarak geleceğe eserler bırakıyorum, insanlığın müşterek paydasına bir katkıda bulunuyorum. Bundan daha güzel şey olur mu?’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!