Mehmet Yaşin
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2011 00:00
10 parmağında 10 marifet... Hiçbir şeyi atmıyor, bir gün öncesinden kalan yemeklerle harikalar yaratıyor. Yemek pişirmeyi de, kalabalık sofralarda bu yemekleri paylaşmayı da çok seviyor. Tek bir sorunu var: Diyabet hastası olduğu için çoğu zaman kendi pişirdiklerini bile yiyemiyor. Ama ona göre afrodizyak yemek demek, aslında sağlıklı yemek demek
Mutfağa ilk ne zaman girdiniz, hangi yemekle işe başladınız?- 12-13 yaşlarımda. İddialı başladım. Mesela ilk yaptığım tatlı profiteroldü. Bir de patlıcanları uzun uzun kızartıp, artı şekline getirip içine et koyup üzerine de kürdan taktığım kebap, ilk yaptığım yemekti. İlk yaptığım börekse gül böreği. O zamanlar sık sık peynirli makarna yapardım. Tarifleri hep yazardım. Tarifleri saklarım ve kimden aldığımı da yazarım.
Yaptığınız yemeklerle birini etkilediniz mi?- Tabii ki, herkesi. Bu konuda iddialıyım. Özenli sofra kurarım. Mutfakta yaşamayı seviyorum, mutlaka ufak bir örtü koyarım. Mutfak masamın önü orkidelerle süslüdür, peçeteler koyarım, özellikle yazlık evde çok güzel sofralar hazırlarım. Benim sofram yaşayan bir sofradır. Baharatları severim, yeşillikleri severim, kahvaltı sofrasını severim.
İyi yemek yapan erkeklerden etkilenir misiniz?- Hiç etkilenmem, erkeğin mutfağa girmesinden de çok hoşnut olmam. Ben yokken girsin de ben varken yapmasın. Mutfakta çok seri çalışırım, aynı anda yedi-sekiz şeyi yaparım, o yüzden elimin altında kimsenin olmasını istemem. Aslında erkeğin mutfağa girmesinden yanayım,: Yardım etsin, o anda benimle sohbet etsin, yemeği hazırlarken bir kadeh içkimiz önümüzde olsun. Ama aynı anda çalışamam. Bu durum sadece erkek için geçerli değil, kimsenin olmasını istemem.
Yemekle cinsellik arasında bir ilişki var mı?- Kesinlikle iyi ve keyifli bir
yemek önemli bir şey. Mutlaka cinselliği tetikliyordur ama ağır yemeklerin olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Afrodizyak yemeklerin olduğunu söylüyorlar. Afrodizyak yiyecek demek aslında içinde sağlıklı maddeler bulunan demek. Ben de o yiyecekleri kullanıyorum.
ÇOK UYDURUK YEMEK YAPARIM
Bu kadar yoğunluğun içinde yemek yapmaya fırsat bulabiliyor musunuz?- Evde yardımcım var ama mutfağı ben organize ederim. Mesela, köftemi yaparım, tek tek poşetlerim. Bazen soğanları küçük küçük doğrar, poşetleyip dolaba koyarım. Bunlar, özellikle çalışan kadınların hayatını kolaylaştırır. Evde atölyemde de yemek pişiririz.
En favori yemeğiniz hangisi?- Çok uyduruk yemek yaparım, malzemeleri birbirine karıştırırım. Bartabirit diye bir şey, kalmış kuru fasulyeden yapılıyor. Tahini limonla inceltiyorsunuz, içine biraz baharat konuyor, bu karışım kalmış kuru fasulyeye ekleniyor. Yine içine evde kalmış, bayatlamış ekmekleri doğruyorsunuz, ekmek fasulyenin suyunu çekiyor. Ortaya müthiş bir lezzet çıkıyor.
Kızlarınız en çok hangi yemeğinizi seviyor?- Kızlarım kuşbaşı sotemi, şehriyeli pilavımı, salatamı, kıymalı makarnamı, enginarımı çok sever. Şimdi
diyet yiyecekler yiyorlar, bayağı zayıfladılar. Yemeklere yağ koymuyoruz, diyetisyenlerinin programlarını uyguluyorum. Yani artık kızlar yemeklerimi pek yemiyor. Sağlıklı mutfak takıntıları var. Organik bulurlarsa yiyorlar. Bir kızım süt ve süt ürünleri yemiyor, daha ziyade sebze ve baklagille besleniyor, yağı ağzına bile sürmüyor.
NE YİYECEĞİMİ ŞEKER ALETİM SÖYLER
Bir günlük beslenme programınızı anlatır mısınız?- 12-13 yıldan beri diyabetliyim. Bütün düzenim şeker ölçümlerime göre: Şeker ölçüm çantamı ve ilaçlarımı yanımdan hiç ayırmam. Eğer sabah şekerim yüksek kalktıysam, yemek düzenim ona göre şekillenir. Günde 7-8 kere şekerimi ölçerim. Şekerim yüksekse, mutlaka salata yerim. Ölçüme göre karbonhidratı azaltır, çoğaltırım. Günde 6-7 badem, 3-4 ceviz, domates, peynir, yumurta mutlaka yerim. Ara öğünde, meyveli ve yulaflı yoğurdum var. Öğle yemeklerinde sebze tercih ederim ve bulgur pilavı yerim. Akşamı hafif geçiriyorum.
Balık yemeyi tercih ediyorum, küçük balıkları seviyorum.
Tatlı, hamur işi ve sakatatla aranız nasıl?
- Tatlı yemiyorum ancak şekerim çok düşükse tadına bakıyorum. Böbrek ve ciğeri çok severim ama sakatat yemiyorum. Hamur işlerini yapmasını çok severim. Eskiden yerdim ama şimdi yiyemiyorum, ‘ucundan ver tadına bakayım’ şeklinde idare ediyorum. Çok sevdiğim bir şey var: Domatesler halka halka kesilecek, üzerine tuzda hafif öldürülmüş halka soğanlar konacak, azıcık sirke, yağ, balzamik, biraz limon eklenecek, ona kızarmış kepek ekmek düşüreceksin. Ne yalan söyleyeyim banıyorum. Aslında çocukluğumuz yemeklerin suyuna ekmek banmakla geçti. Şimdi eve beyaz ekmek hiç girmiyor. Şeker hastalığı her şeyi frenledi.
CİHAN ÜNAL’A MAKARNA SUYUNDAN ÇAY DEMLEDİMEvde devlet tiyatrosundan arkadaşlarıma makarna yapacaktım. Ocağın üstünde bol tuzlu makarna suyu kaynıyordu. Aniden Cihan Ünal geldi, çay demlemek icap etti. Ben de tencerede hazır kaynayan su var diye onunla çay demledim. Tabii suya bol tuz attığımı unutmuşum. Arkadaşlar, “Çayda bir tuhaflık var” dedi ama önce anlayamadık. Sonradan onlara tuzlu çay içirdiğimi fark ettim.
LİMONATALI MUHALLEBİ TARİFİAyvalık’tan komşumuz Serpil Hanım’ın çok sevdiğim bir tarifini veriyorum. Alt taban bir gün önce yapılıp dondurulur: Bir kilo süt, bir paket vanilya, üç fincan un, iki fincan şeker; muhallebi kıvamında pişirilip, kare borcama dökülür. Üstü için, bir şişe limonata, iki fincan nişasta (dolu tepeleme), bir fincan şeker, yarım limon suyu ve rendesi lazım. Hepsi karıştırılıp muhallebi yapılır. Alttaki karışımın üstüne dökülür. Üstünü begonvil çiçekleriyle süsleyebilirsiniz. Muhallebinizin üstünü arzuya göre limonata yerine vişne suyu, çilek püresi ya da şeftali püresiyle de hazırlayabilirsiniz.