Güncelleme Tarihi:
Şehriban OĞHAN
Meğer google’ı tıklayan sadece ben değilmişim. Biricik kızları Ece ve Yasemin’in Uganda ve Fildişi Sahili’ne ataşe olduğunu öğrenen ailelerin de ilk durağıymış internet.
Tıpkı Addis Ababa’ya atanan Elif ve Dakar ataşesi olan Gizem’in anne-babası gibi. İki yıldır Dışişleri Bakanlığı’nda diplomatlık öğrenen 4 genç kadının ilk atamaları Afrika. Onlara, Avrupa’dan gelen iki de tecrübeli isim ve son olarak kıtaya atanan ilk kadın büyükelçi Aslı Üğdül de katıldı.
UGANDA’DA MI TÜRKİYE’DE Mİ KADIN OLMAK ZOR
Uganda Ataşesi Ece Topaloğlu (30) Mersinli. Galatasaray Üniversitesi İktisat mezunu. ODTÜ’de Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları’nda yüksek lisans yapmış. Diğer arkadaşları gibi onun da ailesinde diplomat yok. Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanınca 4 aylık eğitimin ardından Protokol Dairesi’nde aday meslek memuru olarak çalışmaya başlamış. Uganda Doğu Afrika’da bir ülkeden ibaretken, bir anda tüm hayatını kaplamış: “Yeni açılacak bir büyükelçilik. Yapılacak çok fazla şey var, benim de kendimi geliştirebileceğim çok fazla konu.” Babasının “Emin misin kızım” sözleri de heyecanını azaltmamış. Afrikalıları renkli ve rahat buluyor. Tek sorunu hijyen. Kabusu ise böcekler. Valize konulacaklar listesinde başı envai çeşit böcek ilacı çekiyor. Belli ki bir süre papaya ve ananasla beslenecek. Ugandalıların çok sevdiği fil eti ve çekirge kızartmasının yanına yaklaşacak gibi görünmüyor. “Uganda’da kadın olmak zordur herhalde” diyoruz, nükteli cevabını patlatıyor: “Dünya Ekonomik Forumu’nun cinsiyet eşitliği raporu vardı. Uganda 50. sırada, biz ise sondan 8. sıradayız. Nerede daha zor tartışılır.”
FİLDİŞİ SAHİLİ ÖDEVİYMİŞ
Yasemin Celbiş (26), yabancı dil, tarih ve hukuğa ilgisi nedeniyle, üniversitede karar vermiş diplomat olmaya. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Mezun olur olmaz girdiği Dışişleri Bakanlığı sınavında başarılı olup eğitimini tamamlayınca Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Dairesi’nde çalışmaya başlamış. Fildişi Sahili Cumhuriyeti’ne atandığını duyunca da şaşkınlığını araştırmayla atmış: “Bilgisayarın başına geçip saatlerce fotoğraflara baktım. İstanbullu’yum. Su kenarı bir yere gideceğim için çok sevindim. ‘Okyanus kenarında oturur, kakaomu içerim’ dedim. Aklıma Erasmus programı geldi. Afrika ile ilgili yaptığım tek şey Fildişi Sahilleri’yle ilgili bir ödevdi. Kader mi bu, dedim kendi kendime.” Ailesinin şaşkınlığı Yasemin’den daha fazla olmuş ilk etapta: “Babam coğrafyaya meraklıdır. Açtı haritaları. Google Earth’den de baktı. Şu an bütün ülkeyi biliyor neredeyse. Hergün telefon ediyor; ‘şurada plaj varmış, güzelmiş, şu şehre de gidebilir misin acaba’ diye. Annem ressam, ‘doğası çok güzel, ben gelir resim yaparım’ diyor. Herkesin kendine göre planları var. İklim telaşlandırdı biraz. Nemli ve sıcak; kış mevsimi yok. Onun için ben önden gidiyorum; onlar kuru mevsimde gelecekler.”
İLK SORU: ORADA VETERİNER VAR MI
Bankacılık yapsa da tercihini diplomatlıktan yana kullanan Elif Okutucu’nun (28) ilk görev yeri ise Addis Ababa Büyükelçiliği. İzmirli. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu. Jean Monnet bursuyla Kent Üniversitesi Brüksel okulunda master yapmış. 1.5 sene kadar İş Bankası’nda çalışmış ama lisedeki idealinden vazgeçmemiş. Sınava ikinci girişinde kazanmış. Afrika Birliği’nin merkezi, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 1926’da kurduğu ilk misyonlardan birisi olan Etiyopya’yı duyduğunda ne hissettiğini “Şişe çevirmece oynuyormuşum gibi geldi, sanki bir daha çevirsem başka birşey gelecekmiş gibi” sözleriyle açıklıyor. İlk aklına gelen “Veteriner var mı acaba” sorusuna “Var” yanıtı alınca keyiflenmiş. Zira köpeği Lucky’yi de Etyopya yolcusu. Yanına alacağı diğer vazgeçilmezleri ise Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisinin meşhur Devekuşu Kabare serisi ile Ezine peyniri. Kahvesiyle meşhur ülkenin en çok mutfağını merak ediyor: “Geçen yıl Ankara Üniversitesi’nde Afrika Çalışma Merkezi kuruldu. Etiyopyalı bir doktor konferans vermişti. Çiğ et yiyorlarmış mesela. Ben et severim ama çiğ olursa bilmiyorum... Alışırım herhalde.” Biz, eski adıyla Habeşistan Köleler Ülkesi hatırlatması yapınca, “Sömürge altına girmemiş tek Afrika ülkesi. O yüzden milli bilinç de çok fazla.” diyor. Etiyopya denilince ise aklına korsanlar geliyor: “Denizcilik Dairesi’nde birebir iş yaptığımız bir ülke Etiyopya. Gemi kaçırıldığı zaman ilk Addis Ababa Büyükelçiliği ile temasa geçiyoruz.” Afrikalıların kadınlara bakışı konusunda ise içi rahat: “Afrika’da, yabancı konuk kadına saygı, el üstünde tutma eğilimi varmış. Zorlukla karşılaşacağımızı sanmıyorum.”
BALIK VE TROPİKAL MEYVELERİ CEZBETTİ
Ekibin en genci Senegal’a atanan Ankaralı Gizem Türkgenci (25). O da diğer arkadaşları gibi Büyükelçi’den sonra Türkiye’nin ikinci ismi olacak. Yani Büyükelçi’nin olmadığı zamanlarda Türkiye’yi temsil ona kalacak. ODTÜ Uluslararası ilişkiler mezunu. Diplomatlarla, ticaret müşaviri babasının Bükreş görevi sırasında ortaokuldayken tanışmış ve o zaman karar vermiş bu mesleği seçmeye. Mezun olduktan sonraki iki yıl görev yaptığı Dış Ticaret Müsteşarlığı kesmeyince bakanlığın açtığı sınavda bulmuş kendini. Ve mutlu son. Atamasının Dakar’a yapıldığını ilk duyduğunda önce babasıyla paylaşmış heyecanını, annesinin ne tepki vereceğini bilemediği için. Nitekim anne ilk etapta gözyaşlarıyla karşılamış durumu. Hem kızından ayrılacağı hem Afrika’ya atandığı için. Çevreden gelen olumlu değerlendirmelerle herkes rahatlamış: “Beni en çok balık ve tropikal meyveler cezbetti. İkisini de çok severim. İklim de çok güzelmiş. Gelişmekte olan ülkelere ilgi duyuyordum zaten. Görev yaptığım Çok Taraflı Ekonomik İşler Dairesi’nde de bu konuda çalışıyordum. Benim için ilginç bir tecrübe olacak.” Tek üzüntüsü ilkokuldan beri çaldığı piyanosunu Dakar’a götüremeyecek olması. O yüzden gidirce ilk işi bir piyano edinmek olacak. Gizem, 4 arkadaşın ortak özlemiyle sözü noktalıyor: “Mezun oluyormuş gibiyiz. Bazı arkadaşlarımızı askere gönderdik. Eylül’de de herkes bir tarafa dağılacak.”
PASAPORTTAN ÖNCE AŞI KARTI SORULUYOR
Berlin Büyükelçiliği 3. Katipliği’nden Kamerun Yaounde Büyükelçiliği’ne atanan Çiğdem Pattaban (31), göreve 1 Kasım’da başlayacak olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyareti nedeniyle görev yerini arkadaşlarından daha önce görme şansını elde etti. 1 aylık geçici görevle Yaounde’ye giden Pattaban, elçilik binasının açılışına tanıklık etmenin ömür boyu unutmayacağı bir anı olduğunu söylüyor. Bu arada 2 yıl yaşayacağı ülkeyi de kısa da olsa yaşama şansı bulmuş. En dikkatini çeken, havaalanında pasaporttan önce aşı kartının sorulması. Zira Kamerun’a gitmeden önce biri karma olmak üzere 9 çeşit aşı oluyor. Sarı humma aşısı olmayan ülkeye giremiyor. Kira ve alışverişin Berlin’e göre daha pahalı olduğunu söylemeden de geçmiyor. Ancak ihtiyaç duyduğu herşeyin bulunmasından memnun. Münih’te Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi, Avrupa Hukuku ve Sosyoloji dallarında master yapan Pattaban, Bakanlığın Avrupa Birliği Katılım Süreci Genel Müdür Yardımcılığı görevinin ardından “Master of European Governance and Administration” (MEGA) yüksek lisans programını tamamladı.
SIFIRDAN BÜYÜKELÇİLİK KURMAK HEYECAN VERİCİ
Paris Büyükelçiliği’nin 3. Katibi İpek Zeytinoğlu diğer arkadaşlarına göre daha şanslı. Zira babası Ömer Zeytinoğlu’ndan sonra ailenin ikinci diplomatı. Akra Büyükelçiliği (Gana) ataması ilk etapta şaşırtsa da zamanla bu fikre alışmış: “Burada çalıştıktan sonra az gelişmiş ülkelerden birine atanacağımı biliyordum. İnsan Afrika’yı ilk duyduğunda bir şok yaşıyor ama bakanlık uygun görmüş ben de seve seve gideceğim. Büyükelçilik şubat ayında açıldı, henüz binası bile yok. Sıfırdan büyükelçilik kurmak heyecan verici olacak. Alıştığımız konfor olmayabilir ama çok da kötü şartlar olduğunu zannetmiyorum” derken Gana’nın Afrika’nın en gelişmiş ülkelerinden biri olduğuna vurgu yapıyor. Sorbonne Üniversitesi Hukuk bölümü mezunu olan Zeytinoğlu nereye atandığını soranların yüzde 95’inin Akra’yı bilmediğini ama büyükelçilik olmamasına rağmen ülkeye yatırım yapan Türk işadamları olduğunu ifade ediyor.