Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2005 00:00
Birinin bize hakaret ettiğini, haksızlık yaptığını düşünürüz, kırılırız. Bir türlü affedemeyiz.Sonra en yakın dostlarımızla, akrabalarımızla, arkadaşlarımızla müthiş birer düşmana dönüşürüz. Aptalca ve yıkıcı bir süreç başlar. Kendimize engel olamayız. Kırgınlığı sürdürür de sürdürürüz. Söyleyin böyle yapmaz mıyız? Peki hiç kendinize ‘Niye affedemiyorum?’ diye sordunuz mu? Ya da affetmek için neye gereksinim duyduğunuzu biliyor musunuz?Örneğin ikiyüz gül sizin affetmeniz için yeterli olur muydu? Bin güle ne derdiniz? İşin şakası ama keşke bütün kırgınlıklar iki yüz gülle bitebilse. Ama bitmiyor. Barışmaktansa kendi durumumuzu haklı çıkarmak daha baskın geliyor. Enerjimizi aklamaya değil karalamaya harcamak daha kolay geliyor. Kırgın kalmanın bireysel olarak bize ne kazandırdığı çok açık olmasa da, kırgınlığı yaşam pahasına savunmak yaşam biçimimiz haline geliyor. Yara alıyoruz. Yaşamı kaygılarla, küskünlüklerle yaşıyor, hiçbir zaman da mutlu olamıyoruz. Oysa psikiyatr Edward M. Hallowal, Affetmek Üzerine isimli kitabında ‘Affetmek kendinizi ödüllenmektir’ diyor. Dargın kalmanın, dargınlığı öfkeyle beslemenin nasıl psikolojik ve fizyolojik sağlığı bozduğunu örneklerle anlatıyor. Affetmek Üzerine’nin sayfalarını çevirdikçe gerçekten de affetmek üzerine daha kapsamlı düşünmemiz gerektiğini anladım. Sadece bizim değil, bir ülkeyi yöneten liderlerin de... Bu ülke iki liderin anlaşmazlığı, birbiriyle dargınlığı yüzünden kaç kez askeri darbenin eşiğine gelmedi mi?Kafanızdan atamadığınız bir küskünlük varsa, öfkenizi içinizde büyütüyor, dünyayı kendinize dar ediyorsanız Affetmek Üzerine’yi mutlaka okuyun. Hallowal da bir New York Times bestseller yazarıymış ama nedense kitabı oldukça okunulur bir kitap.(*) Affetmek Üzerine, Edward Hallowel, Dharma Yayınları 2005İskelet Anahtar klişe ama kaliteliİskelet Anahtar yabancı olduğumuz filmlerden değil. Bir yabancı, garip işlerin olduğu perili türden bir eve geliyor. Sonra garip olayları çözmeye çalışıyor. Sürprizler, sürprizler, sürprizler...İskelet Anahtar’ın ‘yabancısı’ iş arayan bir hemşire: Caroline.Caroline perili bir evde yatalak bir hastaya bakma işini üstleniyor. Ama perili ev perili evliğini yapmakta gecikmiyor. Yatalak adamın karısı bir takım işler çeviriyor havasında olay ağlarını örüyor. Caroline garip olayları çözmeye çalışıyor. Olayın arkası büyü ayinlerine kadar varıyor.
Film, ABD’de, Louisiana’da geçiyor. Amerika’nın Güney’indeki ‘siyahi’ kültürün kökleri bilinirse, filmden daha fazla zevk alma olasılığı yüksek.Filmin senaryosuna diyecek yok. Halka’nın senaristi Ehren Kruger için bu tür zeki senaryo üretimi standart hale geldi. Filmin son dakikalarında yine sürpriz, zekanızı zorlayacak, keyif alacağınız bir son sizi bekliyor. Aman dalıp kaçırmayın. Caroline rolünde Kate Hudson gayet iyi iş çıkarmış. Diğer oyunculara diyecek yok. Bazı bölümlerde film ağır ilerliyor. Tek sorun bu. İşin özeti, bu hafta sonu gerilimseverler için İskelet Anahtar iyi bir alternatif. Gidilsin.Gidemem dillerdeSezen Aksu’nun Kardelen albümü dillerde. Özellikle de Gidemem isimli şarkıyla. Benim de favorim. Ne diyor Gidemem: ’Ben bu yüzden gidemem, gitmem. Unutmam, acı tatlı ne varsa hazinemdir. Acının insana kattığı değeri bilirim, küsmem. Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir...’ Muhteşem sözler. Kardelen’i mutlaka alın, Gidemem’i dinleyin, haklı olduğumu göreceksiniz.HataAltın Portakal’da 16 filmi ve oyuncularını birlikte değerlendirmeye almak büyük hata. Bu hatadan dönülmeli... CUMA TAKINTISIİstanbul’da Marmaris Büfe çok. Hepsi de en hakiki ‘Marmaris Büfe’ olduğu konusunda ısrarcı.. Geçen hafta Sinpaş’ın Reklam Müdürü Barış Ekinci, tuttu kolumdan Etiler’deki Marmaris Büfe’ye götürdü. ‘Ciğer Amerikan’ isminde bir sandviç ısmarladı. Bir iki ısırık aldım. Sonra Barış’ın Marmaris Büfe ısrarını anladım. ‘Ciğer Amerikan’ çok lezzetliydi. Bir taneyle doymayınca üstüne bir de sosisli cilası yaptım. Sosisli, Ciğer Amerikan’dan da iyiydi. Bu hafta sonu önerim Marmaris Büfe’ye bir uğramanız ve önce Ciğer Amerikan’a sonra da Bir Sosisli’ye takmanız. Fiyat da uygun. Daha ne istiyonuz! CUMA İTİRAFI**bayırgülü; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 29; İl: İstanbulEltimle 4 yıldır küsüz. Evlerimiz aynı katta ve balkonlarımız bitişik. Geçen gün fark ettim: Çamaşır asarken ne kadar şık kıyafetim, oyalı, cicili bicili örtüm, seksi geceliğim varsa onun balkonunun olduğu tarafa, onun görebileceği şekilde asıyorum. O çamaşır astığında da çaktırmadan nesi var nesi yok inceliyorum.Yorum: Televizyonda dönen binlerce deterjan reklamına bir bakın. Bu itirafçının yalnız olmadığını göreceksiniz. Kadınlarımızda donla, atletle, çarşafla kıskandırmak standart. Yeter ki iş sapıklık boyutuna varmasın.CUMA ALINTISIİntikam için yola çıkarken yola iki mezar kazarak başla. (Konfüçyus)
button