Güncelleme Tarihi:
“Küçük Kadınlar” artık Star TV’de yayınlanacak. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Özge Borak: Çok iyi olacağını düşünüyorum. Yeni kanal, yeni gün ve yeni saatimizin reytingimize iyi bir şekilde yansıyacağına inancımız tam.
Fulya Zenginer: İzleyicilerimiz son zamanlarda yayın saatimizin biraz geç olmasından dolayı üzüntülerini dile getiriyordu. Star TV’de bu durumu aşmış olduk.
Canlandırdığınız karakterlere gelen tepkiler nasıl?
Fulya: Ben Yeliz’le ilgili güzel yorumlar duyuyorum. Oyunculuğumla ilgili yapılan eleştiriler de olumlu. Başlarda bana Yeliz’mişim gibi yaklaşıyorlardı ama dizi oturdukça “Yeliz’i oynayan Fulya Zenginer” olarak yaklaşmaya başladılar. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Selin Ilgar: Bana genelde “Cansu’yu iyi oynuyorsun” diyorlar.
Hande Soral: Armağan ile ilgili “Daha ne kadar fedakarlık yapacaksın” tarzında eleştiriler geliyor. Armağan’ı çok seven olduğu kadar, çok da kızan var. Bazen ben de kızıyorum zaten...
Elit İşcan: Bilge hiçbir şeye bulaşmadığı ve aklı başında davrandığı için genelde sevilen bir karakter.
Özge: Eylül çok sert başladı, sonrasında yavaş yavaş yumuşadı. Başladığımız gibi devam etseydik, sert tepkiler gelebilirdi. Çünkü bayağı agresif, erkek gibi bir karakter. Kızmak isteyen kızamıyor, sevmek isteyen sevemiyor. Ortada kaldılar. Bu da aslında benim işime geliyor. (Gülüyor)
AĞLAMAK İÇİN BİZİ İZLİYORLAR
İzleyicilerinizin sorduğu bir soru da “Daha ne kadar ağlatacaksınız?”...
Özge: Benim şöyle bir tezim var; insanlar televizyon karşısında ağlamayı, tiyatroda ise gülmeyi seviyor. Tiyatroda klasik bir eser sahneleniyorsa, salon maalesef dolmuyor. Ekranda ise çok az komedi işi devam ediyor. ınsanlar evlerindeyken kendilerini rahat hissediyor ve ağlayacağı işleri seyretmeyi tercih ediyor. Galiba biraz da “Çok şükür halimize” diyebilmek için dramları izliyor.
Hande: “Daha ne kadar ağlatacaksınız” diye soruyorlar ama “Dizi başlamadan önce yanımıza mendilimizi hazırlıyoruz” dediklerini de biliyorum. Dizimizi ağlamak için izliyorlar. Bizimle beraber aslında içlerini de döküyorlar galiba...
Diziye başlarken bu kadar izleneceğini ve sevileceğini tahmin ediyor muydunuz?
Hande: Ben bu kadar ağlatacağımızı hiç tahmin etmiyordum! (Gülüyor)
Fulya: Umuyorduk ve uzun sürmesini istiyorduk. Ben de bu kadar ağlatacağımızı ve bu kadar sevileceğimizi tahmin etmiyordum. Hepimizin ilk büyük işi olmasına rağmen, çok uzun süre reytinglerde birinci olduk.
ÖZGE, SETİN NEŞE KAYNAĞI
“Küçük Kadınlar” dizisi hayatlarınızda ne gibi değişiklikler yarattı?
Özge: Ben sonradan dahil olduğum için küçük kadın sayılmıyorum! (Gülüyor)
Fulya: Daha önce farklı dizilerde ufak rollerde oynadım. Onlar da benim için büyük birer şanstı ama burada daha belirgin bir çalışma ortamının içine girdim. Özellikle yönetmenimiz Hakan Arslan’ın oyunculuğumu geliştirmemde çok büyük etkisi oldu. Usta oyuncularımız da okunmayı bekleyen kitaplar gibiydi, onlardan çok şey öğrendim. Gidilecek çok uzun bir yolumun olduğunu düşünüyorum ve onlar benim bu yola çıkmamı sağladılar. Kısacası, bu dizi bana çok şey kattı. Özel hayatımda ise pek fazla şey değiştirmedi.
Selin: Ben de daha önce dizilerde rol almıştım ama başrol oynamamıştım. Burada oyunculuğumu geliştirme olanağı buldum.
Hande: Uzun saatler zor şartlarda çalışıyorsun. Bunun sonucunda da disipline olmayı öğreniyorsun. Bu, hayatının her alanına etki ediyor. Bunun dışında benim hayatımda hiçbir şey değişmedi, her şey aynen devam ediyor.
Elit: Ben ilk kez “Küçük Kadınlar” ile dizi setine adım attım. Dizi setinin nasıl olduğunu, nasıl işlediğini burada öğrendim. Onun dışında okulum, arkadaşlarım her şey aynı.
Bu kadar dramatik bir dizinin kamera arkasında neler yaşıyorsunuz?
Hande: Özge sağ olsun, çok gülüyoruz. Çok eğlendiriyor bizi.
İNTERNETTE GRUPLAR OLUŞTU
Hande: “Küçük Kadınlar”ı izleyen herkes, beş kızdan birini seçmiş kendine. “Ben Yeliz’ciyim” diyeni de oluyor, “Aranızdaki en iyi kişi Bilge” diyen de. “En küçük kardeşinize çok acıyorum” diyenler bile var. Herkes kendine yakın bulduğu karakteri tutuyor.
Fulya: ınternette de kızlar kendi aralarında gruplar oluşturmuş, bir kısmı Armağan’cı, bir kısmı Yeliz’ci, bir kısmı da Eylül, Bilge ya da Cansu’cu olmuş.
DİZİYE SONRADAN GİRMEK RİSKLİYDİ
Özge: Tutmuş bir diziye sonradan dahil olmak riskli bir durumdur. Çünkü oyuncu, izleyiciye kendini kabul ettirmekte zorlanır. Bazen kabul edemez seyirci. Bende ise öyle olmadı, çok zorlanmadım. Bu kadar kısa sürede bu durumu aşabileceğimi düşünmemiştim
Beyaz atlı prensi reddedenlerden hesap soracağım
Radyoların sevilen DJ’i Bay J, ‘modern bir izdivaç programıyla’ kamera karşısına geçiyor! Bay J, bu akşamdan itibaren her cumartesi “Çal Kalbimi” programıyla Star TV ekranında olacak, 30 bekar kadını hayallerinin erkeği ile buluşturacak.
Bay J kimdir?
- Türkiye’de doğmuş bir ıtalyan vatandaşı... ıtalyan okullarında okudum. Uzun üniversite yıllarının ardından müzisyen kimliğimi keşfettim ve iki yıl opera okudum. Daha sonra Los Angeles’da elektronik müzik eğitimi aldım. 1997-2001 yılları arasında 300’ün üzerinde reklam filmi müziği besteledim ve zaman zaman seslendirdim. Hâlâ Jingle Mingle şirketi için jingle solistliği yapıyorum. 1991’de ite kaka başlayan radyo hayatım bugüne kadar sürdü. Son olarak Virgin Radio’ya transfer oldum.
Sizi ilk defa ekranda göreceğiz. “Çal Kalbimi” projesinde sizi çeken ne oldu? Daha doğrusu bu projede kalbinizi ne çaldı?
- Kadın ve erkek... Bir kadın, bir erkeği nasıl beğenir? Erkek, kadında ne arar? Zaten yıllardır devam ettiğim radyo şovumdaki temel konu bu. Programı, bu konu hakkında bir bitirme tezi gibi düşündüm. Ayrıca çok tecrübeli olmadığım televizyonda, becerebileceğim bir proje olduğuna inandım. Med Yapım ile çalışmak benim için büyük şans oldu. Beni motive ettiler, şekillendirdiler ve eğittiler. Projede neye aşık olduğum sorusunu ise bir soruyla yanıtlayayım; 30 genç ve güzel kadınla haftada bir birkaç saat geçirmek istemez miydiniz? (Gülüyor)
“ÇAL KALBİMİ” MODERN BİR İZDİVAÇ PROGRAMI
“Çal Kalbimi” nasıl bir proje?
- Sorduklarında “Modern bir izdivaç programı” diyorum, hemen suratlar değişiyor. Süper eğlenceli, kavga, gürültü olmayan, stres yaşatmayan, genç ve özgür ama bir yandan da gelenek ve görenekleri görmezden gelmeyen bir parti havasında geçiyor “Çal Kalbimi”. Kısacası herkese göre bir program
Diğer izdivaç programlarından en büyük farkınız ne olacak?
- Bu izdivaç programını 40 yaşında bir komedyen sunuyor. Katılımcılar genç, güzel, bakımlı. Dekor şahane. Siz hiç böyle izdivaç programı gördünüz mü?
Radyo programlarınızda kadın-erkek ilişkilerine çok takılıyordunuz. Burada 30 kadının arasında kalacaksınız. Peki kadınlara yine o kadar rahat takılabilecek misiniz?
- Tabii ki takılacağım. Öncelikle beyaz atlı prensi abuk sabuk mazeretlerle reddedenlerden hesap soracağım.
“BEN ÖYLE BİRİ DEĞİLİM” DİYENE GÜVENMEYECEKSİN
Kız arkadaşınızın bu kadar çok kadınla bir arada olmanıza tepkisi ne oldu?
- Karşımdaki kişinin bana güven duymadığını hissedersem, o ilişkiyi bitiririm. 30 kadınla beraberken veya bir barda içki içerken her zaman her şey olabilir. “Ben öyle biri değilim!” diyene güvenmeyeceksin.
Böyle bir yarışmada siz yarışsaydınız, nasıl bir yarışmacı olurdunuz?
- En güzel kızı alır götürürdüm! Kadın güzelliğine takıntılı ve aşık bir erkek oldum her zaman. Büyük ihtimalle hırslı ve cesur davranıp en beğendiğim kızla çıkmaya çalışırdım.
GEVEZE İLE KARMAMIZ BİR
Radyo Virgin’e Geveze ile beraber geçtiniz. İkiniz yıllardır sahnede de radyoda da berabersiniz değil mi?
- Evet, karmamız bir sanırım... Hep aynı radyolarda çalıştık, hep en iyi arkadaş olduk. Beraber sahneye çıktık, sunuculuk yaptık, şarkı söyledik ve yine birlikteyiz. Aynı akılla büyüdük ve büyük ihtimalle aklın yolu bir...
Müzik sizin için DJ’likten öteye geçti. Geveze ile Fazla Mesai orkestrasını kurdunuz. Nasıl gidiyor çalışmalar?
- Müthiş bir eğlence grubu olduk. Bu grubu 2005 yılında eğlenmek için kurmuştuk. Sonra herkes eğlenmeye başlayınca ikinci yılımızdan itibaren yılda 30-40 konser vermeye başladık. Hâlâ çok iyi gidiyor.
DJ’lik, solistlik, stand up, seslendirme, sunuculuk... Bundan sonra nerelerde olmayı planlıyorsunuz?
- Hayalim her zaman uzun metraj bir filmde oynamaktı. Kafamda iki senaryo fikri var. Umarım bir gün gerçekleştirme şansı bulurum.
KIZLARLA FLÖRT ETMEMEYE ÇALIŞIYORUM
30 kadının olduğu bir programı sunmak bir erkek için keyifli bir durum mudur?
- Olmaz olur mu? Sağlıklı bir erkeğim, neden sürekli güzel kadınların arasında olmak istemeyeyim ki? şaka bir yana, program formatına uygun hareket ediyorum. Kızlarla flört etmemeye çalışıyorum! Çünkü ben programın sunucusuyum, beyaz atlı prens değilim. Belki siyah atlı büyücü olabilirim... (Gülüyor)
TÜRKİYE BENİM STAND UP’IMA HAZIR DEĞİL
Stand up şovlarınıza uzun süredir ara verdiniz, neden?
- Hep aynı şeyi söylüyorum; Türkiye benim stand up’ıma hazır değil. Sanırım benim stand up’ım da öyle süper hazır değil... (Gülüyor)