Güncelleme Tarihi:
Adana’nın altın kızları ve halkla ilişkiler…
Bundan 25 yıl önce Adana Küçüksaatle Sular arasına kilitlenip kalmıştı. Üç tane caddesi vardı ki bunlar Atatürk, Ziyapaşa, Gaziapaşa caddeleriydi. Bu caddelerde mağazaları olanları gerçekten herkes tanıyordu. Ancak şehir Kuzey’e taşınınca ve yoğun göç başlayınca nüfus da geldi 2 milyona dayandı. Böylece “Ağam beni herkes tanır…” zihniyeti sona erdi…
İletişimin değeri arttı, halkla ilişkiler kıymete bindi.
Böylece Altın Kızlar devri başladı.
Reklam firmalarımızın başarısı bir yana altın kızlarımızın çalışmaları sayesinde büyük mağazalar ve firmalar kendilerini tanıtma fırsatı buldu. Yavaş yavaş da olsa markalaşmanın önemi anlaşıldı. Reklam firmalarımız ve halkla ilişkilerin neferi sayılan kızlarımız sayesinde bugün Çukurova bölgesinde, Adana’daki mağazaların, okulların ve fabrikaların büyük bir bölümü tanınır hale geldi…
Efsun Erkemen, Nazik Kebeli, Gülin Yurdaer, Çiğdem Çelik, Ebru Ersan, Setenay Tulgar, Pelin Çamurdan, Zuhal Karacan, Cemile Arıkoğlu ve Çiğdem Ramazanoğlu işlerinde öylesine başarılı oldular ki Çukurovalı işadamları tanınır olmanın avantajını yaşamaya başladılar…
Tabii bu çalışmaların temelinde reklam şirketlerimiz de vardı. Örneğin Oser Reklam, Sezgi Ajans, Gürani Reklam, Vildan Reklam, Baba Ajans, Öncül-Sefa, Ak Ajans, İdeal Ajans, Cemre Reklam, Arma Reklam, Etki Ajans, bir zamanlar Saten Reklam, Bora Reklam, Mena Ajans öylesine çalıştılar ki iletişimin paraya dönüştüğü devirler yaşandı…
Şimdi her şey daha da profesyonelleşti…
Artık İstanbul’da ne varsa, Çukurova bölgesinde de aynı sistem uygulanıyor…
Bu çalışmalar sayesinde Gizerler, Yonca, Groseri, Çetinkaya, Ender Mağazaları, Karıncalar şubelerini artırarak büyüdüler…
Firmaların sahipleri de tanınır hale geldi. Tarkan ve İsmail Kulak, Ayhan Şenbayrak, Erhan Özmen, Selçuk Tanrısever, Vedat Gizer, Necati Şahin, Şaban Üçgül, Turgut Parlak, Levent Özveren, Fatih ve Tayyar Zaimoğlu, Barış Rişvanoğlu, Ali Doğan, Remzi İyidinç, Vedat Sabancı, Mine Liman, Uğur ve Bülent Paksoy, Okan Topaloğlu gibi binlerce isim iletişim sayesinde ön plana geçti, sivil toplum örgütlerinin hem kurucuları hem de yöneticileri olarak halka hizmet vermeye de başladılar…
Bunlar hep iletişim ve halkla ilişkiler sayesinde oldu…
Eskiden sadece siyasetçileri tanıyan halk artık topluma katkı sunan firmaları ve sahiplerini de tanır hale geldi.
Otellerimiz işadamlarının buluştuğu ve iş konuştuğu mekanlara dönüştü. Bunda Seyhan Oteli’nin, Sürmeli Oteli’nin, Hilton Otellerinin, Sutlaşa, Gondol Otellerinin, İnci, Hosta, Koza Otellerinin ve de Tuğcan Otellerinin katkısı büyüktür…
Kebapçılarımız da çoğaldı. Ustalıklarını duyurmanın yolunu öğrenen kebapçılar haliyle yatırım da yaparak dışardan gelenleri ağırlamayı ve hizmet sunmayı öğrendiler. Ocakbaşlarının sayısı arttı…
Cezeryemiz ün yaptı, tantunimiz, baklavamız, fıstığımız, limonumuz, narenciyemiz özel müşteriler buldu.
Sanat Galerilerimiz, ulusal ve uluslar arası sanatçıları halkla buluşturdu. Bir zamanlar kampuslerdeki lojmanlarından çıkmayan öğretim üyelerimiz, projelerin yürütücüleri ve uygulayıcıları oldular. Yani Adana, Mersin, Antakya, Gaziantep dev bir kampuse dönüştü. Hocalarımız gelişme sayesinde bizimle yaşamaya başladılar, işadamlarının danışmanı oldular ve şirketlerimiz yavaş yavaş markalaşıp kurumlaşmaya başladı…
Bugün Gaziantep’teki sayısız markayı tanıyor biliyorsunuz. Adana’da doğan Sabancıların yanı sıra Süvari, Aras markaları da size hiç yabancı değil… Ender Mağazaları, Çetinkaya’lar hep Adana’dan doğdu. Tata’yı Türkiye’ye Adanalılar getirdi…
Özetlersem bölgemiz iletişim sayesinde yeniden parladı… Altın kızlarımız ve altın değerindeki reklamcılarımız tarihi görevlerini yerine getirdi. Ve şimdi yarış daha da büyüdü… İletişimin gücünü fark edenler bu yarışta hep olacak. Fark etmeyenler ise esnaflıktan patronluğa geçemeyecek… Zira kural bu… Ya esnaf kalacaksın, ya patron olacaksın… Çukurova seçimini çoktan yaptı…