Güncelleme Tarihi:
Eminsiniz yani... Dört mü? Dört el mi ateş etmiş? Bak gördünüz mü, başkası olsa sadece dört el mi ateş ederdi, yoksa beş el mi? Zaten burda siz kendiniz söylüyorsunuz sadece dört el ateş edildiğini. Biz Bernie’yi yıllardır tanıyoruz. Ona güvenimiz tam. Bernie suçsuzdur ve serbest bırakılmalıdır!!!
BİR TEKSAS HİKÂYESİ
1990’lı yıllar. Teksas’ın doğusunda, Carthage’tayız. Herkesin ‘Bernie’ adıyla hitap ettiği Bernhardt Tiede ‘mucizevi’ bir dünyada yaşıyor. Carthage’ın yardımcı cenaze direktörü olan Bernie her derde deva. Görevinde harikalar yaratan iyi kalpli Bernie yeri geldiğinde kilisedeki koroda şarkı söylüyor, kilise için para topluyor, eşlerini kaybeden yaşlı kadınları avutuyor, yalnız başına kalan insanları ziyaret ediyor, hâttâ zaman zaman insanlara çiçekler, çikolatalar satın alıyor.
1990 yılında petrol zengini kocasını kaybeden Marjorie Nugent’ı ziyarete geldiği zaman Bernie sadece kasabanın en varlıklı kadınının değil, aynı zamanda kasabanın en zor kadınının kapısını çaldığını da biliyordu. Zaman geçtikçe Marjorie Nugent, Bernie için ‘Marge’ oluyor. Aralarındaki 43 yaşlık farka rağmen yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen ikili Rusya’ya, Avrupa’ya seyahate gidiyor. Kasabalı ise yine de Marjorie’ye zor, huysuz, kötü kalpli kadın gözüyle bakmaya devam ediyor. Derken 1997 yılında Marjorie evine çekiliyor ve artık hiç ortalıklarda görülmüyor.
Dokuz ay boyunca kimse Marjorie’ye ulaşamıyor belki ama Bernie, Marjorie adına çeşitli hayır işleri yapıyor. Kasabalı şaşkınlık içinde. Herkesin nefret ettiği kadın bir melek olabilir mi? Hayır, Marjorie’den bir melek olmaz, Marjorie’den olsa olsa derin dondurucuda bir ceset olur...
DERİN DONDURUCUDAN YUVA OLUR MU?
Marjorie’nin bitmek tükenmek bilmeyen istekleri, kaprisleri ve baskıları Bernie’nin bir an gözünü karartıyor ve Bernie Marjorie’yi arkasından vuruyor. Hem de dört kere...
Suçunu itiraf etmek yerine Bernie kendini hayır işlerine veriyor ve Marjorie’nin parasını kafasına göre harcıyor. Sonunda yakayı ele veren Bernie’nin savunması da yok. Savcı bu davanın oldukça kolay bir dava olacağını düşünüyor, ta ki kasabalı halk kilise işleriyle uğraşıp, hayır işleri yapan Bernie’yi sahiplenene kadar...
‘Dazed and Confused’, ‘Before Sunrise’, ‘Before Sunset’ ve ‘The School of Rock’ filmlerinin yönetmeni olarak tanıdığımız Richard Linklater 1998 yılında ‘Texas Monthly’ dergisinde Teksas’ta gerçekleştirilen bu cinayetin haberini okuyor ve soluğu mahkemede alıyor. Dksvayı büyük bir dikkatle izleyen Linklater olayın etkisinden kurtulamadığı gibi memleketi Teksas’ı da, Teksaslıları da en iyi anlatabileceği filmin ‘Bernie’ olacağına inanıyor.
HEPİMİZ TEKSASLI MIYIZ?
Bu yaz Champs Elysees Film Festivali’nde alkışlanan filmler arasında yer alan ‘Bernie’de başrolü Jack Black, Marjorie Nugent’ı Hollywood efsanesi Shirley MacLaine, savcıyı ise Matthew McConaughey canlandırıyor ve Bernie’nin nüanslarını bulma konusunda başarılı olan Jack Black rolünde aşırıya kaçmıyor. ‘Bernie’nin Jack Black’in bugüne kadar verdiği en düşünceli, en iyi performansolduğunu söyleyebiliriz. Shirley MacLaine ise kötü kalpli olduğu söylenen kadını abartısız oynuyor. MacLaine’in Marjorie Nugent’ın insanlığını ekrana taşıdığını söylemek bile mümkün. MacLaine’in bir diğer başarısı ise bu kimsenin sevmediği bu zor kadını olabildiğince komik bir karakter olarak oynayabilmesinde... Matthew McConaughey yine bir hukukçu rolünde karşımıza çıkıyor ama bu kez McConaughey’i seyrederken insan nedense Amerika’nın eski başkanı George W. Bush’u anımsıyor...
‘Bernie’de dokümanterle kurguyu kaynaştıran Richard Linklater kasabalılara Bernie ve davayla ilgili düşüncelerini soruyor. Kendisinin de Teksas’ta bir kasabadan geldiğini söyleyen yönetmen kasabalarda dedikodu yapıldığını ve insanlar için ne deniyorsa insanların da o olduğuna inanıyor. Beyazperdede şimdiye kadar bu yaklaşımı görmediği için kasabalıları ekrana taşıdığını söyleyen Linklater, olayın iki kahramanına ulaşamıyorsanız sözü kasabalılara bırakmalısınız diyor. Ekranda izlediğimiz kasabalıların bazıları profesyonel oyunculardan, bazıları da Carthage kasabalılarından oluşuyor. Kasabalılardan bir tanesi Matthew McConaughey’in annesi...
Bir komedi filmi olan ‘Bernie’nin kalbinde cinayet olduğu için ‘karanlık’tan ve kara komediden bahsediyoruz. Kurgusuyla Warren Beatty’nin ‘Reds’ filmini, dokümanter anlayışıyla Werner Herzog dokümanterlerini, komedi anlayışıyla da yönetmeni Richard Linklater’ın 90’lı yıllardaki filmlerini anımsatan ‘Bernie’ aslında biz Türklere de anlamlı sorular soruyor. Mantığımız duygularımıza yenik düşüyor mu? Para her şeyin çözümü mü? Bir insanın aleyhine deliller birikse bile onun gerçek yüzünü göremeyecek kadar duygusal mıyız? Yoksa hepimiz Teksaslı mıyız?
MANDOLİNİN BÜYÜSÜ
Bach’ın karşı konulamayan müziğini mandolin eşliğinde dinlemeye hazır mısınız? Avi Avital mandolini klasik müziğin merkezine taşımaya kararlı. 8 yaşında okuldan sonra müzik eğitimi almaya başlayan Avi, çocukken bir mandolin orkestrasına katılıyor ve ilk olarak Mozart’ın, Bach’ın eserlerini çalıyor. İsrail ve İtalya’daki eğitimi sırasında klasik mandolin repertuvarının dışına çıkmaya başlayan müzisyen Deutsche Grammophon imzasıyla haziran ayında Amerika’da, cuma günüyse Almanya’da çıkan ‘Bach’ albümü için İngilizler yarını, Fransızlar ise 20 Ağustos’u beklemek zorunda...
Neden ‘Bach’ diye sorulduğunda Avi, Bach’ın müziğinin gizlerle örtülü olduğunu, ne kadar zamandır Bach’ı çalsanız da her çalışta keşfedilecek yeni gizler olduğu cevabını veriyor. Barok müziği seviyor ve klasik müziğin gizlerini geleneksel olmayan enstrümanlarla bir kez daha keşfetmek istiyorsanız başarılı müzisyen Avi Avital’ın ‘Bach’ını dinlemelisiniz...
ALT-J
Genç, farklı seslere, farklı müziklere açıksanız son zamanlarda çok beğenilen gruplardan Alt-J’den bahsetmek gerek. Cambridgeli dört gencin oluşturduğu grup, İngiltere listelerine 14 numaradan giren ilk albümleri ‘An Awesome Wave’le İngiltere, Avrupa ülkeleri, Amerika ve Japonya’da konuşuluyor. ‘An Awesome Wave’nin ergonomik CD kapağından da anlaşılabileceği gibi farklı bir grupla karşı karşıyayız. Alt-J’in müzik türünü art-rock/post-rock/trip-hop/folk/dubstep/kelt türleriyle nitelemek şimdilik yeterli olacaktır. Farklı, yaratıcı, orijinal bir grupla tanışmak istiyorsanız Alt-J’i seveceksiniz. Albümden tek bir şarkı dinleyecekseniz, ‘Tessellate’i seçin...
‘KOMEDYEN’İN BAŞARISI
Aslında konumuz komedi değil. Komedyen anlamına gelen ‘Il Comico’ bu yaz İtalya’da yazın şarkısı. Geçen yaz İtalya’da yazın şarkısının Brezilyalı yorumcu Maria Gadu’nun ‘Shimbalaie’si olduğunu yazmıştım. Bu yaz Gadu, İtalya’da yeni albümünü piyasaya sürmesine rağmen İtalya’da yazın şarkısı ‘Le Tue Parole Fanno Male’ parçasıyla tanıdığımız Cesare Cremonini’ye ait. Cesare ‘Il Comico’ (Sai Che Risate) şarkısıyla 12 haftadır İtalyan radyolarında 1 numarada. ‘La Teoria dei Colori’ adlı yeni albümünde aralarında ‘Il Sole’nin de bulunduğu bütün şarkılarda 32 yaşındaki yorumcunun imzası var.