Güncelleme Tarihi:
Çok eskiden beri yakından takip ediyor ve kendisini tanıyor olmama rağmen, Mustafa Sandal’la her buluşmamızda hakkında yeni şeyler öğreniyorum. Bu yaza damgasını vuran şarkısı “Tesir Altında”yı konuşmak üzere bir araya geldiğimizde de öyle oldu. “Tesir Altında” nasıl doğdu, “Kaplan kafeste” ne demek, suç kimde, neye isyankar, hepsi bu söyleşide...
* Mustafa Sandal uzun aradan sonra solo çalışmasıyla geldi, ama çıkış parçası ona ait değil. Şaşırdım!
- Ben bir şarkı yazdım “Vardır Bir Numarası” diye... Sonra oturdum, şarkıya baktım; muhteşem bir şarkı ama lokomotif şarkısı değil. Bu objektiflikte bir gece Samsun (Demir) ile oturmuş sohbet ederken, “Ben uzun zamandır Gülşen’in tesiri altındayım, yıldızlarla arası çok iyi... Beraber bir şeyler yapsak ne dersin” dedim. “Dur Gülşen’le bir konuşalım” dedi. Ardından Gülşen beni aradı, uzun bir konuşma yaptık, buluştuk, derken bu şarkı çıktı ortaya.
* 2013 yazının şarkısı bu mu?
- Yazın şarkısı bu mudur diye düşünmedim ama rakamlar öyle diyor. Tüm listelerde 1 numara olması, Youtube’da her gün ortalama 60 bin kişinin dinlemesi, işin duruşu ya da pozisyonuyla alakalı net bir tablo çiziyor.
* Ne farkı var “Tesir Altında”nın diğer şarkılardan?
- Burada işin en kıymetli tarafı söz-müziğin Gülşen olması, Ozan Çolakoğlu’nun düzenlemesi, benim yorumlamam... İnsanlar çok keyifli, aynı zamanda hüzünlü bir şarkıyla buluştu. Tüm bu paketin üzerinde DMC ve Özden Bora imzası olduğunu da unutmamamız gerekiyor.
70 YAŞINA GELDİĞİMDE SAHNEDE ZIPLIYOR OLMAM
* Pop star olmak için bir yaş sınırı var mı sence? Yaşım geçiyor diye düşündüğün oluyor mu?
- 70 yaşında sahneye çıkıp da 20’liklere taş çıkaran birçok sanatçı var. Bu tamamen insanın kalbindeki ve ruhundaki enerjiyle alakalı. Ben de olaya uzun bir hikaye ve yolculuk olarak bakıyorum.
* Sen 70 yaşında nerede görüyorsun kendini?
- Sahnede hoplarken görmüyorum açıkçası. Belki işin mutfak kısmında, belki bir sahil kasabasında...
* Müzikte jön kavramına inanıyor musun?
- Müzikte anlık, daha doğrusu dönemsel bir popülerlik var. Fakat uzun zaman bu piyasada kalabilmek için jön olmak şart değil. Esas olan dinleyicilere güzel şarkılar vermen... Yakışıklı olmak, allı pullu şarkılar söylemek değil de insanların kalbine işleyecek şarkılar yapmak gerek.
* Yakında bir albüm gelecek mi? Yoksa senin için de albüm devri bitti mi?
- Mutlaka albüm yapacağım, çünkü albüm adamıyım. Ama öncesinde yine bir single gelir herhalde... Muhtemelen kışa...
SİNEMAYA DEVAM EDECEĞİM
* Eskiden 30 Ağustos gecelerinde Rumeli Hisarı’ndaki konserlerini kaçırmazdım. Her seferinde başka bir numarayla çıkıyordun sahneye.
- Ya evet, hep gaza getiriyorlardı, ben de yapıyordum. Sahneye çıkışlarım efsane. Helikopterle geldim, denizden geldim, dağcı eğitimleri alıp surlardan kaydım, sahnenin altından fırladım. İyi ki yapmışım.
* “New York’ta Beş Minare”den sonra sinemaya devam edeceğini düşünmüştüm. Ne oldu da durdun?
- Sinema olacak hayatımda. Mahsun’dan haber bekliyorum (gülüyor). Onu son filmiyle alakalı aradım; “Hayırdır farklı bir film yapıyormuşsun” dedim. “Evet, farklı bir film... Senaryoyu okuyunca anlayacaksın” dedi. Sinema takım çalışması, emek, sabır işi... Ben bu işten çok keyif aldım, o yüzden beni beyazperdede tekrar göreceksiniz ama ne zaman olur bilmiyorum.
EVLENDİKTEN SONRA İŞİMİN KALİTESİ ARTTI
* 4 kişilik bir ailesiniz ve çok mutlu görünüyorsunuz.
- Yaman’ım, Yavuz’um, Emina’m, ailem... Süper bir duygu. Yaman ve Yavuz’la elimden geldiğince fazla vakit geçiriyorum.
* Onlara daha fazla vakit ayırmak için iş reddettiğin oluyor mu?
- Oluyor. Emina ile güzel organize oluyoruz, ikimiz birlikte ortadan kaybolmuyoruz. O gidiyorsa ben kalıyorum, ben gidiyorsam o...
* İkiniz de müzisyensiniz. Ego savaşı yaşamıyor musunuz hiç?
- Burada ilgi daha çok bende, Sırbistan’da tersi oluyor. Beni görünce “Aaa Emina’nın kocası” diyorlar. Emina ülkesinde 150 bin kişiye konser veren, meydanları dolduran biri.
* Evlendikten sonra sahnen, işine yaklaşımın değişti mi?
- Evlendikten sonra yaptığım işlerde kalite de arttı, tutarlılık da...
HAKSIZLIKLARIN ÜZERİNE HAVUZ DOLUSU SU İÇTİM
* Müzik dünyası sahte tıklanma iddiaları ile sarsıldı. Bu konuda ne demek istersin?
- Daha gidecek ve yürünecek yollarımız var Ömür... Ben bugüne kadar neler gördüm, ne haksızlıklar yaşadım. Üstüne bir havuz dolusu su içmişimdir herhalde. Buradaki meslek birliklerinin, yurtdışındaki meslek birliği toplantılarına katılmaları ve oradaki her şeyi gözlemleyip buraya uygulamaları gerekiyor.
* Sahnedeki sırrın nedir?
- Sahnede aklın işliyor olması lazım, radar misali... Fakat tamamen seni sürükleyen şeyin kalbin olmalı. Bir şarkıyı söylerken, ritmin içindeyken onu seyirciye de taşıyabiliyorsan, sahnede devleşebilirsin.
* Sahne öncesinde var mı bir ritüelin?
- Biraz ekibimle sohbet ederim, konsere tam 5 dakika kala herkesi kulisten çıkarır yalnız kalırım. Kendi kendime birkaç defa “Kaplan kafeste” diye mırıldanırım. Sirkte gösteriye çıkacak kaplanın ruh haline girerim. Hatta yardımcım Nazım o 5 dakikanın sonunda gelip “Kaplan kafesten çıkıyor” diye bağırır.
* Kulis isteklerin?
- Öyle absürd şeyler yok. Tütsüler, mumlar olsun, birileri gelince ikram edebilecek şeylerimiz olsun, ortam temiz-titiz ve nezih olsun yeter.
KEŞKE ONNU TUNÇ'U DENİZ YOLUNDAN GİTMEYE İKNA EDEBİLSEYDİM
* Şarkı sözlerini soralım; “suç bende” dediğin ne var?
- Rahmetli Onno (Tunç) abiyi o gün dağ yolu yerine deniz yolundan gitmeye ikna etmediğime pişmanım.
* En kötü ihtimalle ne olur?
- Beşiktaş şampiyon olmaz.
* Neye isyankarsın?
- İnsanların gereksiz şeyleri problem haline getirmelerine...
* “Pazara kadar değil, mezara kadar” dediğin şey ne?
- Ailem.
* “Tek geçerim” dediğin?
- Türkiye...
ACUN'LA KONUŞARAK AYRILDIM
* “O Ses Türkiye”de yoksun artık. Neden?
- Zaten daha en başta Acun’la (Ilıcalı) ekibin her sezon değişeceğini konuşmuştuk. Yani aslında bizim ikinci sezonda bile olmamamız gerekiyordu. Tutup üçüncü sezonda yine orada olmam dengeleri ciddi biçimde bozardı. Acun benim arkadaşım; birlikte oturup bu kararı verdik. Bence Ebru Gündeş ve Gökhan Özoğuz, programa tazelik getirecektir.