Güncelleme Tarihi:
Teknen varsa kıçında, işin varsa başında otur derler. Bu kadar işinin arasında spor salonunun başında durabilecek misin?
- Ben her şeyi çok iyi organize ederim, iyi ekipler kurarım, en büyük başarım da budur. Burasıyla son 10 gündür ilgileniyorum, zaten açılalı o kadar oldu. Sistemi oturtana kadar... Ondan sonrası beni bağlamaz, sadece kontrol ederim. Ama fırsat buldukça her gün gelmeye çalışacağım. İyi ki Helin var. Yoksa benim bunları yapmam mümkün değildi.
RÖPORTAJDAN FOTOĞRAFLAR
Sana bu yatırımı yaptıran nedir?
- Baktım ki Zehra artık 14 yaşına geldi. Tehlikeli yaşlar... Kafeye gitmek istiyor, okuldan çıktığında arkadaşlarıyla buluşmak istiyor. İyi kızım git diyorum. Ne diyeceksin. Düşündüm ve tenisteki oyun kurmak gibi dedim ki benim bir oyun kurmam lazım. Çocuk yetiştirmek bu devirde hiç kolay değil. Salona daha öncesinde gelip giderdim. Bana burayı almamı teklif ettiler. Düşündüm. Helin’le konuştum. Helin hemen atladı bu işin üzerine. Sonra aklıma Zehra geldi. Kafeye mi gitmek istiyor. Buradakine gelsin, arkadaşlarına söz her şey bedava. Tabii bunu Zehra’ya söylemedim. Kızımla beraber oluyorum çaktırmadan. Sürekli de gözünün önünde olmuyorum tabii ki. İnşallah Zehra bunları okumaz.
Yani, kızın için spor salonu açtın...
- Sadece Zehra’ya değil. Ona ve onun yaşındaki çocuklara... Hayatımın en güzel oyununu kurdum. Şu tehlikeli yaşları geçirelim de ondan sonra ne yaparsa yapsın. Bu herkesin çocuğu için geçerli.
BU MEKANIN TREND OLMASINI İSTEMİYORUM
Buraya ne kadar yatırım yaptın?
- 2 milyon liranın üzerinde. Amacımız burayı zincir haline getirmek. Şimdi Kadıköy’de bir yerle ilgileniyoruz. Daha sonra Anadolu’da pek çok şehirde açmak gibi bir hedefimiz var...
Otele kira mı veriyorsun?
- Evet ama artık otelden para almayı düşünüyorum. Otelin adı bizimle daha çok duyulmaya başladı.
Buraya spora geliyor musun?
- Squash oynamak için geliyorum. Şu sıralar havalar iyi olduğu için ormana gidiyorum çoğunlukla ama kışın spor için buraya geleceğim.
Burayı açtıktan sonra ünlü isimler gelmeye başladı mı, “Hülya Avşar’ın spor salonuna gidiyorum” trend oluyor mu?
- Olmasını istemediğimiz için hayır. Şöyle istemiyorum. Trend olmaktan çok, işe yarayan bir yer olmasını istiyorum. Gerçekten buraya gelen, spor yaptığını anlasın. Ben trend olan yerlerde rahat eden biri değilimdir. O yüzden burası da öyle olmamalı.
KAYA BENİ YİNE ALDATTI ZANNETTİM
Eski eşin Kaya Çilingiroğlu ve eşi de gelebilir dedin geçenlerde...
- Niye gelmesinler, herkes gelebilir. Onlar da sporcu bir aile. Gelirlerse gayet memnun olurum.
Ama Kaya son olarak senin için “Birçok kez aldattım” dedi, kırılmadın mı?
- Zaten herkes biliyordu beni aldattığını, bunu açıklamasına gerek yoktu ki (gülüyor)... Komikti. Yorulmasına gerek yoktu. İzleyince şok oldum, “Ne oldu, tarih tekerrür mü ediyor? Yoksa yine mi aldattı? Ama ben onunla beraber değilim ki” dedim kendi kendime.
ACUN DIŞINDA KİMSEYLE ÇALIŞAMAM
“Yetenek Sizsiniz” mi yoksa “O Ses Türkiye” mi?
- Tartışmasız “Yetenek Sizsiniz”... “O Ses Türkiye”yi de çok seviyorum ama Yetenek Sizsiniz daha özel. Verimli olduğum işi seviyorum. Acun da bana aynı soruyu soruyor, ona da aynı cevabı veriyorum. “Yetenek Sizsiniz” benim favorim.
Ali Taran mı, Sergen Yalçın mı?
- Ali muazzamdı. Ali gibi birisi zor gelirdi. Ama Sergen de Ali’den sonra olabilecek en iyi isimlerden biriydi. Sergen yeni yeni açılmaya başladı. Ona da çok gülüyorum ama tabii ki ikisi farklı.
HADİSE’Yİ İÇİME SOKASIM GELİYOR
“O Ses Türkiye”deki jüri üyeleri Murat Boz, Mustafa Sandal ve Hadise’yi nasıl buluyorsun?
- Murat’a bayılıyorum. Bana çok güzel pas veriyor. Mustafa’nın o ağırbaşlılığı ve ciddiyeti beni öldürecek. En çok güldüğüm durumlardan biri bu. Hadise’yi ise alıp içime sokasım geliyor. Bu kadar kalbi temiz insan görmedim. Çok saygılı ve disiplinli. Hiç ummazdım böyle olacağını.
Acun Ilıcalı eskiden Hülya Avşar muhabiriydi. Onunla dostluğun nasıl değişti?
- Zaten eskiden öyle olmasaydı şimdi böyle olamazdık. Bunlar eskiden birbirimize vermiş olduğumuz emek, sevgi ve saygının sonucu.
Zamanında Acun’a çok mu iyilik yaptın da, şimdi sürekli seninle çalışıyor?
- İyilik demeyelim ama o da kendini sevdiriyordu. Acun’a hiç hayır diyemezdim. O zaman da çok seviyordum. Şimdi de öyle hem seviyorum. Ve artık sayıyorum da. Acun bu yarışmaların haricinde o kadar çok işi hallediyor ki. Çok zeki ve pratik. İşin en kötü tarafı, artık benim Acun dışında başka bir yapımcı ile çalışmam mümkün değil. Ya televizyon hayatım sona erecek ya da Acun her programımın yapımcısı olacak. Çünkü bizi çok kötü şeylere alıştırdı. Binlerce insan geliyor ama hiç kimsenin yüzü asılmıyor. Yorulsam anında yastık ve yorgan gelir öyle bir ekip. Her şeyi düşünüyor. Evim kadar rahat ediyorum.
Belki eski arkadaşın olduğun için yapıyordur bunları...
- Hayır. Onda hiç öyle şeyler yok. Sadece böyle bir sistem kurmuş. Bana nasıl davranılıyorsa gelen yarışmacılara da öyle davranılıyor.
HER GÖRDÜĞÜM YAKIŞIKLIYA SULANMAM
Televizyon kariyerin bundan sonra jüri üyesi olarak mı devam edecek?
- Yok canım. Sadece bu işten çok keyif alıyorum. Eskiden hedef koyardım, bu sene sahnede olacağım ya da televizyon programı yapacağım diye. Şimdi o hedefleri koymayı bıraktım, canım ne istiyorsa onu yapıyorum. Zevk alıyorsam ve bir de para kazanıyorsam daha ne olsun. Ama sinema başka bir şey. Kesinlikle sinema yapacağım.
Yarışmada vücut yapmış ve yakışıklı olanlara özel bir ilgin var.
- Vücuduna bakan ve spor yapan insanlara hayranım. Hiçbir zaman her gördüğü yakışıklıya sulanan bir insan olmadım. Beni etkileyen şeyler çok farklı. Bir erkeğin karakteri, kadına olan bakışı ve tutumu çok önemli. Ben manevi şeylere aşık olan biriyim. Kaya’ya olan aşkım da öyleydi. Kaya’da başka bir şey yakalamıştım. Yarışmadaki vücut yapmışlara gelince, işin şovunu yapıyoruz orada anlayacağın.
ALTIN PORTAKAL’I OZAN BİLEN ALMALIYDI
Hedeflerinin arasında Altın Portakal’da jüri başkanı olmak var mıydı?
- Hiç yoktu. Onlar iki üç seneden beri jürilik için haber gönderiyorlardı. Ben istememiştim. Kaçtım kaçtım, sonunda beni ikna ettiler. Ama Antalya beni çok yordu. Toparlanmam bir ay sürdü.
Seni yoran neydi? Jüri içindeki tartışmalar mı yoksa kamuoyundaki tartışmalar mı? Başkan olmana itiraz eden çok kişi vardı...
- Başkanlığım üzerine yapılan tartışmalar bana zevk verdi. Olmasaydı çok üzülürdüm diye düşünüyorum. Tek amacım bana verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmekti. Gerçekten zehir gibi beyinler vardı ve onlarla mücadele etmek çok zordu. Jüri ile tartışmaya ilk günden başladık. Bu yüzden beynen yoruldum. Bir de kimsenin hakkını yemek istemedim.
12 yaşındaki Abdülkadir Tuncer’in ödül alması da çok tartışıldı. Jüride Abdülkadir için hayır oyu kullananlar da vardı..
- Onlardan biri de bendim.
Oysa Hülya’nın çocuk sevgisine bağlandı Abdülkadir’in ödül alması...
- Tamamen yanlış, ben ona ödül vermek istemedim. Ozan Bilen ve Ercan Kesal vardı kafamda. İki oyum olmasına rağmen çoğunluk o tarafa gidince çocuk aldı ödülü.
12 yaşındaki bir çocuğun bu ödülü alması sence doğru mu?
- Verilebilir. Gerçekten çocuk başarılı ama özellikle Ozan Bilen’e içim yandı. Onun bu sene ödül alması gerekirdi. Ozan resmen döktürmüş. Benim gönlümün oyuncusu oldu o ayrı.
TEK HEDEFİM WIMBLEDON’A TÜRK TENİSÇİ GÖNDERMEK
Geçtiğimiz gün basın toplantısını yaptığın Hülya Cup için Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk projesi dedin...
- Yine aynı şeyi söylüyorum; Hülya Cup Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk projesidir. Baba Beni Okula Gönder, Küçük Gelinler ya da Kardelenler gibi projelerle gurur duyuyorum. Hepsinin arkasındayım. Ama hiçbirinin Hülya Cup’ın ulaştığı insan sayısına ulaşabildiğini zannetmiyorum. İki sene önce bir araştırma yaptık, inanılmaz sonuçlar elde ettik. Benim sayemde o kadar çok kişi tenise başladı ki. Bunu insanların gözüne sokmak istemedim. Ben oynadıkça insanlar tenise özenecek ve oynamaya başlayacak.
Bu yıl katılım ve ilgi nasıl?
- Bu yıl katılımı kesmek zorunda kaldık çünkü 1000’in üzerinde başvuru oldu. 15 günden fazla süren tek turnuva olma özelliği taşıyor. Çok fazla kategorimiz var. Engelli sporcularımız için ayrı bir kategori açtık, onlar da tenis oynuyor. Bu sene yoğun istek üzerine ikincisini yapıyorum. Burs verdiğimiz 8 çocuk şampiyon oldu. Amacımız Wimbledon’a gitmek.
Bir Türk tenisçinin Wimbledon’a gidebileceğine inanıyor musun?
- Kesinlikle. Başka çaresi yok. Bütün amacım o. Yoksa niye burs vereyim çocuklara! Yurtdışından hocalar getirtiyoruz ve bu iş için büyük bir ciddiyetle çalışıyoruz. Holding gibi olduk artık.
HÜLYA’NIN SPOR SALONU DEYİP GEÇME
* Club Peb’te 7 spor hocası görev yapıyor. Hoca sayısı her geçen gün artıyor.
* Spinning için 20 adet bisiklet, 31 adet kardiyovasküler alet, 25 izotonik egzersiz alet bulunuyor. Bunların dışında da çok sayıda spor aleti var.
* 3 büyük stüdyo var. Biri spinning, biri pilates, diğeri ise özel ders için. Squash, basketbol için ayrı bir stüdyo var.
* Burası 3 bin metrekarelik bir spor merkezi.
* Engelliler için özel havuz dersleri koyacaklar...
* Kapalı havuzdan hamamlara, özel dinlenme alanlarından Maslak manzaralı saunalara, özel duşlara, güzellik merkezinden spa merkezine kadar her şey var. Ayrıca İstanbul’un en büyük jakuzilerinden biri de burada...
* Hülya Avşar kendi kullandığı kremleri ve bakım setlerini de buradaki güzellik merkezine getirtmiş.
Fiyatlar nedir?
İstanbul’daki spor salonlarının fiyatlarını da merak ettim. Aradım, müşteri gibi yıllık abonelik fiyatlarını sordum. Şu rakamlarla karşılaştım.
Mac Kanyon: Yıllık 1800 dolar
Hillside İstinye Park: Yıllık 1680 dolar
Club Pep: Yıllık 2600 lira
Peb, Zehra’nın göbek adından geliyor...
Babam vefat önceden Zehra’ya “Çakıl” demişti ve göbek adı olarak o kaldı. Kaya’nın ufaltılmışı çakıl taşıdır ya, “babasının kızı” anlamında... Onu anlatmak istemiş. Sadece Zehra’nın göbek adı değil, o gün bugündür her şeyim çakıldır. Evdeki köpeğim, Riva’da yaptırdığım ve mahkemelik olan sitenin de adı çakıl. Peb’de İngilizce’deki ‘pebble’ dan (çakıl) geliyor.