Acılarıyla yaşayanlar

‘De rouille et d’os’, Kanadalı yazar Craig Davidson’ın iki öyküsünden yola çıkılarak yapılmış bir melodram. Filmin başrollerinde ‘La Mome’ filmiyle Oscar, Cesar ve Bafta ödüllerini kazanan Marion Cotillard’la geçen sene ‘Bullhead’ filmindeki performansıyla harikalar yaratan 34 yaşındaki Belçikalı oyuncu Matthias Schoenaerts var.
Mayıs ayında Paris sinemalarında gördüğüm kuyrukların yanı sıra ‘De rouille et d’os’ filmi için Fransız basını da sözbirliği etmiş gibi ‘başyapıt’ diyor. Fransız merkez medyasında filme tam not vermeyen yayın organı neredeyse yok. Peki ne var derseniz o zaman filmi izlediğim seansta Paris sinemalarında pek rastlamadığım coşkulu bir alkışlama ve yaşlı gözlerden bahsetmek gerekir...
‘De rouille et d’os’un ilk sahnelerinde Fransa’nın kuzeyindeyiz. Güvenlik görevlisi olarak çalışan  ve hayatını dövüşerek kazanan Ali (Schoenaerts) beş yaşındaki oğluna daha iyi bir hayat vermek için çabalıyor. Bunun bir işe yaramadığını fark eden Ali, kuzeyden ümidini kesiyor ve oğlunu sırtladığı gibi güneşe doğru, güneye, kızkardeşinin yanına gidiyor.
Antibes’deyiz şimdi. Cote d’Azur’un bitmek bilmeyen güneşli günleri. Ali çalıştığı gece kulübünde Stephanie’yle (Cotillard) tanışıyor. Eğitimleri, kültürleri, hatta kullandıkları kelimeler bile  birbirine olabildiğince uzak olan iki yalnız insanın bir araya gelmesi mümkün mü? Sadece dövüşmeyi bilen bir adam kırık bir kalbi tedavi edebilir mi?
Antibes’deki Marineland’deyiz. İnsanlar bir eğlence merkezinde neyle eğleniyor sorusunun acı cevabı tutsak edilmiş balinaların hazırladıkları bir gösteri olabilir... Güzel, kendinden emin bir kadın var şimdi ekranda. Stephanie katil balinalara öğretmenlik yaparak hayatını kazanıyor. Bir gün, bu eğlence parkında katil balinaları eğiten Stephanie bir gösteri esnasında korkunç bir kazanın kurbanı oluyor.
Kazanın ertesinde hastanede uyanan Stephanie, bacaklarını kaybettiğini öğreniyor... 500 euro’luk ödül için hayatını her defasında tehlikeye atan Ali’nin bundan sonraki görevi seveceğini henüz bilmediği Stephanie’yi hayatla barıştırmak...
Ali’nin Stephanie’yi kollarında denize götürdüğü gibi onu sırtında denizden çıkardığı sahne, iki büyük oyuncunun bulduğu kusursuz dengeyle filmin en dokunaklı sahnelerinden biri. ‘De rouille et d’os’ 60 yaşındaki Jacques Audiard’ın en olgun eseri. Audiard’ın melodramında her şey yerli yerinde. Duygu sömürüsünün yapılmadığı ‘De rouille et d’os’da bir sonraki sahnede ne olacağını kestiremiyorsunuz...
Cannes Film Festivali zamanında Fransa’da herkesin dilinde olan ve yaklaşık iki milyon Fransızın gördüğü ‘De rouille et d’os’a (Pastan ve Kemikten) nedense Cannes jürisi sırtını çevirdi... Önümüzdeki haftalarda çeşitli Avrupa ülkeleri ve Amerika’da vizyona girecek olan ve sadece Fransız değil, Amerikalı eleştirmenlerin de ödül sezonunda Cotillard, Schoenaerts ve Audiard’a adaylık getireceğini söyledikleri ‘De rouille et d’os’un 2012’de Türkiye’de vizyona girmesi şu an itibarıyla beklenmiyor... Bir melodramın Türk sinemalarında şansı var mı bilmiyorum ama filmi ilk gördükten beş ay sonra ‘De rouille et d’os’un yılın en iyi filmlerinden biri olduğunu söylemek zorundayım...

SESİNİ BULAN GENÇ KADIN Lou Doillon

Onun ismini söyledikleri ilk an, annesi Jane Birkin ve kızkardeşi Charlotte yüzünden Gainsbourg hanedanını düşünebilirsiniz. Resimlerine bakıncaysa 1982 doğumlu bu genç kadını sadece modellik günlerinden değil, Agnes Varda, Jean-Pierre Ameris, Michel Blanc, Abel Ferrera, Maiwenn, annesi Jane Birkin ve babası Jacques Doillon’un filmlerinden de, Amerikan ‘Gossip Girl’ dizisinden ya da Samuel Beckett oynadığı tiyatro sahnesinden de tanıyor olabileceğinizi düşünüyorsunuz.
Bugün Fransa’da bütün müzik çevreleri sonbaharın en güzel sürprizlerinden birini, Lou Doillon’un ilk albümü ‘Places’i konuşuyor. Lou annesi Jane ve ablası Charlotte gibi oyunculuktan sonra şimdi de müzik dünyasında adını duyurmaya başlıyor. İlk albümündeki şarkıların söz ve müzikleri Lou’ya, aranjman ve prodüksiyon ise Fransa’nın saygın müzik adamlarından Etienne Daho’ya ait.
Bütün şarkılarını İngilizce söyleyen Lou’nun güzel sesi ve sağlam yorumuyla sunduğu folk/rock/pop türündeki ‘Places’ albümü dünyada yerini arayan genç bir kadının öyküsünü anlatıyor. 10 gün içerisinde hazırlanan albümden ‘Defiant’ı ve Lou Doillon’un en güzel şarkısı olan ‘ICU’yu dinleyin.

ANNE HATHAWAY KONSER VERECEK

‘Rachel Getting Married’, ‘Love and Other Drugs’, ‘Brokeback Mountain’ ve ‘The Devil Wears Prada’ filmleriyle tanınan Amerikalı oyuncu Anne Hathaway’in şarkı söyleyip, dans edebildiğine bundan birkaç yıl önce bir Oscar töreninde şahit olmuştuk.
Bu yaz ‘The Dark Knight Rises’ filmindeki ‘Catwoman’ rolüyle Barack Obama’nın kalbini fetheden genç oyuncuyu yıl sonunda büyük yıldız, Hugh Jackman’la birlikte Oscarlara aday olması beklenen ve yönetmenliğini Tom Hooper’ın yaptığı ‘Les Miserables’ müzikalinde izleyeceğiz. Yönetmen Hooper, Hathaway’in filmdeki performansı için ‘nefes kesici’ diyor...
Anne Hathaway’i seyretmek ve şarkılarını dinlemek için sabırsızlanan hayranları için genç oyuncu sadece bir geceliğine, 24 Ekim akşamı New York’taki ‘Joe’s Pub’da sahneye çıkacak.  Anne, Joe’s Pub’da efsane müzikal ‘Cabaret’den ‘Wilkommen’, ‘Maybe This Time’, ‘Perfectly Marvelous’ ve ‘Cabaret’ şarkılarını seslendirecek.