Emel ARMUTÇU
Oluşturulma Tarihi: Haziran 21, 2008 00:00
Sarhoş babasının annesine attığı dayaklardan korkarak büyüyen, evlenir evlenmez de aynısını kendi karısına yapan adam... Kocasının her gün astığı, "yapılması gerekenler" listesinde olup da yapmadığı her şey için bir tokat ya da işin önemine göre tekmeli tokat yiyen kadın... Daha 30 yaşına varmadan, hayattan bütün beklentilerinden vazgeçen yaralı eş...
Hepsi de Hürriyet’in Aile İçi Şiddete Son Kampanyası çerçevesinde, Ekim 2007’den bu yana dört bine yakın şiddet mağduruna yardım eden Acil Yardım Hattı’nı aradı. Hatta gönüllü destek veren DEPAM ’Depresyon ve Panik Atak Merkezi) kurucusu psikiyatr Nihat Kaya, onlarla birlikte pek çok şiddet mağdurunun yaralarını sarmaya çalışıyor. Bugüne kadar hattın yönlendirdiği 10 kadın, bir erkek ve bir çocuğa tedavi uygulayan Kaya, kadınlarda, erkeklere oranla iki kat fazla görülen depresyon ve panik Atak belirtilerinin, şiddete maruz kalanlarda görülme ihtimalinin yüksekliğine dikkat çekiyor.
Şiddete karşı acil yardım hattına başvuranların ortak özellikleri eş ve kayınvalidenin sözel ve fiziksel şiddetine maruz kalma, aldatılma, cinsel taciz... Kadınların hepsi de, diğer şiddet mağduru kadınlar gibi, mutsuzluk ve umutsuzluk, çaresizlik, kendine güvensizlik, kararsızlık, uyku problemleri, sürekli dayak yeme korkusu, cinsellikten tiksinme, toplumdan uzaklaşma, intihar düşünceleri, uyuşma, titreme, baş ağrıları, çarpıntı, ateş basması gibi problemler yaşıyor. Ama tedaviye gelenler arasında, ilginç bir şekilde, bir de şiddet uygulayan erkek var.
BABASI ANNESİNİ DÖVDÜ O DA KARISINI, AYNI ŞEKİLDE
A.Ö. 34 yaşında, üniversite mezunu. İki yıllık evli ve bir yaşında bir çocuğu var. Bir şirkette çalışıyor. Onu Nihat Kaya’ya getiren, şiddet uyguladığı eşi. Kaya, tedavi sırasında A.Ö.’nün çocukluğunun sevgisiz ve şiddet ortamında geçtiğinin ortaya çıktığını anlatıyor. İçip annesini döven babasından sonunda ayrıldıklarında, bu kez de dedesinin şiddetiyle başbaşa kalmışlar. Kendini evliliğinde babasının annesine yaptığı şeyin aynısını karısına yaparken bulmuş. Borçlarını ödemekte güçlük çekince, içtiği içkinin dozunu arttırınca, eşini gereğinden fazla kıskanınca, dayak olaylarının hem sayısı, hem dozu artmış. Kaya’nın teşhisi, "ağır kaygılı depresyon" ve "alkolü kötüye kullanma." Belki de A.Ö.’nün en sağlıklı yanı, sorununa çare aramaya karar vermesi... Şu sıralar, alkol ve şiddet dozu azalmış, öfkesi, kaygısı inişe geçmiş durumda, terapilere devam ediyor.
LİSTEDE OLUP YAPILMAYAN HER İŞ İÇİN BİR TOKAT
C.B. de üniversite mezunu, 30 yaşında, 4 aylık evli bir kadın. Bir iş başvurusunda tanışıp, birkaç ay içinde evlendiği eşiyle aynı çatı altında yaşayıp aynı işyerinde çalışmaya başlayınca nasıl farklılaştığını görüp hayatı zindana dönenlerden. "O kağıt niye orada, şu evrak niye yamuk duruyor, neden masada toz var?" soruları, "Ben askerim her dediğimi yapmak zorundasın" emirleri, astığı listede olup yapılmayan her iş için bir tokat, "işin önemine göre" bazen tekme-tokat! Bir süre geçer diye umut edip sonunda Acil Yardım Hattı’nı arayan C.B., tedavi sonunda eşine "bir daha şiddet uygularsan yasal haklarımı kullanacağım" kararlılığını göstermeyi ve eşinin geri adım atmasını sağlamayı başarmış.
HAYATLA İLİŞKİYİ KESEN EVLİLİK
K.A. 17 yaşındayken kendisinden 30 yaş büyük bir erkekle evlendirilmiş. Eşi cinsel olarak kendisini her yetersiz hissettiğinde onu dövmüş. Takip etmiş, telefonlarını, eşyalarını, iç çamaşırlarını kontrol etmiş. Birkaç kez bıçakla saldırmış, tabancayla tehdit etmiş. Sonunda evi terk etmiş. Terapi sırasında, hayattan hiçbir beklentisinin kalmadığı, intiharı düşündüğü ve ciddi bir depresyon geçirdiği saptanmış. Şimdi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor.
Cinsiyet ayırımının bütün yazılı ve görsel materyallerden çıkarılması şart
Mesleği gereği, her gün erkek ve toplum baskısıyla canı yanan onlarca kadın görüyor. Altı kızkardeşle mutlu mesut büyümüş bir erkek, toplumsal sorunlara duyarlı bir psikiyatr olarak vicdanı sızlıyor, kızıyor, kadını insan olarak göremeyen erkek topluma isyan ediyor. Bir yandan da onlara destek olmaya çalışıyor. Ancak, eşlerinin zulmüne uğrayan kadınlara sadece psikiyatrik tedavinin yetmediğini, ekonomik, sosyal, hukuki başka destekler de gerektiğini, bu konuda Türkiye’nin oldukça ilgisiz ve yetersiz olduğunu da görüyor. Bu nedenle Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na yönlendirdiği, hatta kendi eliyle götürdüğü çok kadın olmuş. Destek olduğu kadınların daha sonra sağlıklı bir şekilde topluma karıştığını, başkalarına yardım edecek hale geldiğini görmek onu sevindiriyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2007 Suç Raporu’na göre, bütün suçlarda azalma görülürken, aile içi şiddetin yüzde 31 artış göstermesine bir kez daha isyan ediyor: "Eğitim sisteminin her türlü şiddeti dışlayıcı bir içerik kazanması gerekir. Özellikle kadına ve çocuklara bakış açısı değişmelidir. Cinsiyet ayırımının bütün yazılı ve görsel materyallerden çıkarılması şarttır. İnsana ait bütün özelliklere kadınların da sahip olduğu zihinlere yerleştirilmelidir. Kadınların mutlaka ama mutlaka eğitim almaları ve meslek sahibi olmaları ’farz’dır. Çocukların ilk ’muallimi’ anneleridir. Anneye yapılacak yatırım, o yüzden kutsal ve değerlidir. Eğitimli, bilinçli, özgüvenli, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın, çok çok iyi annelik yapabilir..."
Depresyon ve Panik Atak Merkezi (DEPAM) kurucusu Psikiyatr Nihat Kaya’yı, Hürriyet’in Aile İçi Şiddete Son Kampanyası çerçevesinde açılan Acil Yardım Hattı projesinde gönüllü olarak yer almaya iten işte bu düşündükleri ve yaşadıkları. 1996’da kurmuş DEPAM’ı. Psikiyatri pratiğinde en yaygın hastalıkların depresyon ve panik atak olduğunu tespit edince, bu hastalıklar konusunda derinleşmiş; broşürler, kitaplar hazırlayarak, deneyimlerini de paylaşmış.
Bu iki hastalığın kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmesinin bazı nedenlerini şöyle sıralıyor: "Annelik, eşlik, varsa çalışma yaşamının iş yükünü artırması, eğitim ve diğer sosyal yetersizlikler, bastırılmışlık, geri planda olma." Ve ilginç bir diğer neden ise "kadınların erkeklere göre daha çok yardım arama çabası." Erkeklerin önemli bir kısmı ise, alkol, kumar, çapkınlık, işkoliklik, aşırı sporla örtmeye çalışıyor ruhsal sorunlarını. "Kadınların çoğu bastırıldıkları için beden dilini kullanırlar. Depresyonu nedeniyle yıllarca başı ağrır, titrer, kasılır, bayılır, sancılanır, halsiz düşer, uyuşur, ateşler basar... Sürekli dahiliyeci ve diğer branş doktorlarına taşınır. Ancak fiziksel hiçbir şey bulunamaz. Biz depresyonun sadece mutsuzluk olmadığını, bedeni de etkilediğini anlatmaya çalışıyoruz."
Panik atak ise nöbet şeklinde yaşanıyor ve nöbetler arasında hep, yeniden aynı krizin yaşanacağı korkusu var. Kişi çarpıntı, baş dönmesi, uyuşma, yabancılaşma, ateş basması, fenalık hissi, kalp krizi geçirme, düşüp bayılma, kontrolünü yitirme, felç olma, ölme korkuları yaşıyor. Kriz anında vasiyetini söyleyenler oluyor. Panik ataktan mustarip olanlar, yalnız kalamıyor, seyahate gidemiyor, tünellerden, köprülerden, viyadüklerden, alışveriş merkezlerinden korkuyor. Köprü girişlerinde arabadan inip yakınlarını çağıran çok hastası olduğunu söylüyor Nihat Kaya.
Bu hastalıkta da sayısız tetkikler yaptırıldığını ve ’bir şey çıkmadığını’ anlatıyor. "Biz ne kadar erken psikiyatriste başvururlarsa, maddi-manevi kayıplarının o kadar azalacağını söylüyoruz" diye ekliyor. Ve bütün bu belirtilerin, aile içi şiddete maruz kalanlarda görülme ihtimali çok yüksek. Sürekli şiddete maruz kalanlarda, depresyon olasılığının yüksekliği gibi.
8 AYDA 7500 ARAMA
Hürriyet Gazetesi’nin Çağdaş Eğitim Vakfı ve İstanbul Valiliği’in işbirliğiyle AB fonu alarak kurduğu Acil Yardım Hattı, 15 Ekim’den bu yana 7500 kez arandı. Aramaların yarıya yakını sessiz aramalardı. Kalanlar ise mağdurların yardım talepleriyle ilgiliydi. Bu süre içinde 1820 mağdur ve mağdur yakınına yardım edildi. Şikayetleri ise şöyleydi: Her iki mağdurdan biri fiziksel, üçte biri sözel, duygusal, yüzde 6’sı cinsel, ekonomik ya da sosyal şiddete uğradığını belirtti. Şiddet gördükleri kişi ise yüzde 79 oranında eşleriydi. Arayanlar arasındaki 21 erkeğin altısı şiddet uyguladıklarını ama yapmak istemediklerini söyleyerek yardım istedi, biri hakarette bulundu, biri eşinin yerini sordu. Hatta bugüne kadar 87 de acil vaka başvurdu. Çoğunluğuna polis ekibi gönderildi, önemli bir kısmına sığınma sağlandı, dört kez intihardan vazgeçirilen biri ise hastaneye yatırıldı.