Güncelleme Tarihi:
Onların tek rakibi ‘Rocky’: AtlasJet kabin ekibi, günde en az 5 saat süren antrenmanları ve özel diyet programlarıyla dolu 3 haftalık ‘sağlıklı yaşam’ kampıyla, kış sezonuna hazırlanıyor. Amaç, daha fit görünmek.
Oldukça soğuk bir Marmaris sabahında, sahilde bir grup genç kadın hocalarının talimatlarına uyarak tempolu şekilde koşuyor. Bir köşede balık tutan yaşlı bir adam, bir süre onları izledikten sonra yanlarına yanaşıyor. Soruyor “Hangi takımın kampı bu?” Kızlar gülüyor. Çünkü hava koşullarına aldırmadan kendilerini spora adayan bu grup, ne voleybolcu ne atlet. Onlar AtlasJet’in kızları. Kendilerine ‘hostes’ denmesine çok bozulan 17 kişilik kabin görevlisi ekibi, kışa daha fit girebilmek için Marmaris Grand Yazıcı Hotel’de 3 hafta süren bir ‘sağlık’ kampında.
Akla gelen ilk soru, böyle bir kampa neden ihtiyaç duyulduğu…
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Hicran Tekin şöyle açıklıyor: “Çalışanlarımızın sağlıklı ve dinç olmasını istiyoruz. Yaptıkları iş nedeniyle kendilerine bakmaları gerekiyor. Ancak yoğun bir yaz sezonu geçirdiler. Bazılarının kendilerine vakit ayıracak zamanı olmadı. Bu yüzden ihtiyacı olanları iki ayrı grupta 3 haftalık ‘wellness’ programına yolladık. Şehirden uzaklaşıp, kendilerine bakma fırsatını sağladık.”
Her ne kadar program, daha sağlıklı yaşamayı öğretmek için düzenlense de, aktiviteler 7.30’ta uyanma ve tartılma seansıyla başlıyor. Kızlar sıraya girerek, teker teker tartıyla yüzleşiyorlar. Bir ‘kabin görevlisi’ için ideal oran 170 santimetre/50 kiloymuş: Tartı seansında tehlike çanı çaldıran bir durum yok gibi. Tekin durumdan memnun: “Ekibimizde kimse kendini salacak, yediklerine dikkat etmeyecek kadar disiplinsiz değil görselliğin ne kadar önemli olduğunun bilincindeler.”
GÜNDE EN AZ 5 SAAT ANTRENMAN
09.30’ta spor başlıyor. Kızlar, spor hocaları Ahmet Ayan ve Cumali Eren bir buçuk saat boyunca sahilde tempolu bir şekilde yürüyor. Kulağa keyifli gelse de, tarihinin en soğuk kışlarından birini yaşayan Marmaris’in keskin rüzgârı ve durmayan ‘ahmakıslatan’ yağmuru altında spor yapmak kolay değil. Yine de pes eden yok, ekipte “Acı yok çekirge” gibi cümlelerle motivasyon tam. Bu arada sabah sporuna full makyaj gelindiği de gözden kaçmıyor. Anlaşılan kabin görevlileri, her daim bakımlı olmayı hayat felsefesine dönüştürmüş.
10.30’ta ara öğün yeniyor: Bu tatlandırıcıyla yapılmış bir kurabiye, ya da bir meyve. Küçük bir kivi bile tezahüratla karşılanıyor. Kızlar ısınırken, beden dersi sonrası soyunma odasından hatırladığımız “İyi miydim, hareketi doğru yaptım mı hocam?” muhabbeti dönüyor. Sebep, çoğunun sporla fazla haşır neşir olmaması. Kabin şefi Tuba Süheyla “Hayatım boyunca düzenli olarak egzersiz yapmadım. Onun için biraz isteksiz gelmiştim. Ama insan bir kez alıştı mı, gerisi geliyor. İki haftada sadece 800 gram verdim, ama iki beden inceldim. İnanamıyorum, aynaya bakınca ‘Aaa bu benim popom mu, ne kadar iyiymiş’ dedim geçen gün. Konuştuk, döndüğümüzde de mutlaka bir spor salonuna yazılacağız. Zaman yaratacağız bir şekilde.”
Sonrasında bir saat süren aerobik programı var. Ahmet Ayan öğrencilerinden memnun: “Pilates, yoga ve esneme hareketlerinden oluşan özel bir program hazırladık. İlk başlarda koordinasyonları daha zayıfken, bir hareketleri daha iyi yapmaya başladılar. Şikayetler de azaldı.”
BOEİNG KAPISINI ÇEKMEK ZOR ZANAAT
Öğle diyetisyenler tarafından hazırlanan diyet yemekleri yeniyor. Mönüde ‘kibrit kutusu büyüklüğünde bir dilim peynir’ ya da 1 marul gibi azap çektiren şeyler yok. Kızlar tavuk, kepekli spagetti gibi kas kuvvetlenmesine yardımcı olacak yemekler tüketiyor. Kas gücü, kabin görevlisi Nur İmir’e göre mesleğin en önemli şartlarından biri: “ Her şeyi bir yana koyun, uçağın kapısını bile kapamak belli bir güç gerekiyor. Neyse ki uçaklarımız Boeing değil, Airbus.
Yani çekmek ve kapatmak nispeten daha kolay. Ama bizi gülümseyerek iterken gördüğünüz arabaları da kontrol etmek zor. “Her ne kadar bunun bir kilo verme değil, ‘wellness’ programı olduğunu üstüne basa basa söyleseler de, kızların en büyük hedefleri incelmek. Hepsinin aklında erişilmesi gereken bir rakam var. Belki de bu yüzden, soğuğa rağmen yeniden spora başlamak kimsenin zoruna gitmiyor. Üzerlerine yağmurluklarını geçirip dağa tırmanmaya koyuluyorlar. Bir buçuk saat süren trekking sonucunda 8 kilometrelik yol kat ediliyor. Bacakların da olabildiği kadar muntazam olması önemli: “Sürekli ayakta durma ve basınç yüzünden varis gibi problemlerimiz oluyor. Uçuş sonrası bacaklarımızı havada tutma, buzla kompres yapma gibi yöntemleri uyguluyoruz bunu önlemek için, ama kardiyo çalışmalarıyla birlikte daha iyi sonuç alıyoruz.
Otele dönüp bir bardak çay eşliğinde şekersiz kurabiye yeniyor. Kızlar 3 ana 3 ara öğün olmak üzere, 6 kez yemeğe oturuyor. Ancak yedikleri çok kalorili şeyler olmadığı için sorun yok. Zaten düzenli yemek, kamptan edinilmesi gereken alışkanlıklardan biri. Kabin ekibinden Gülden Güngör düzensiz beslenmeden şikayetçi “Uçakta sürekli ayakta olduğumuz için yemeklerimiz de ona göre. Genelde sandviç türü şeyler ayaküstü atıştırmalık şeyler yiyoruz.
Onun için bu program bana çok iyi geldi, uzun süredir sofraya oturmamıştım. Sebze- meyve yemeyi öğrendim burada.”
Günün diğer bir aktivitesi 45 dakika süren su jimnastiği var. Kabin görevlileri, havuzda kol bacak ve karın kaslarını çalıştıran hareketler yapılıyor. Sonrasında hızını alamayanlar, oteldeki spor salonunda çalışmaya devam ediyor. Başka bir grup, bahçede açık havada yoga yapmaya devam ediyor.
Aktivitelerin merkezi spor olsa da, başka faaliyetler de var. Kabin görevlileri akşam sıkılmasın diye, karaoke, film gösterimi, tombala gecesi gibi etkinlikler düzenleniyor. Bu kadar yorulmaya, herkes halinden memnun. Konuşmalar arasında en çok duyulan cümle şu: “Bir hafta daha uzatamaz mıyız bunu?”