Güncelleme Tarihi:
Her görev yerinizde bu kadar gezgin ruhlu ve aktif misiniz?
- Genetik olarak hareketli bir karakterim var. Aktif olmayı ve değişik sporlar yapmayı seviyorum ama mekânlardan da enerji alıyorum. Türkiye heyecan dolu bir yer. Sadece coğrafyası değil, insanları da Amerikalılar için çok cezbedici ve ilginç. Mezopotamya bölgesinden çorak Orta Anadolu’ya ve güzel sahillerine kadar çok çeşitli manzaralarla karşılaşıyorsunuz.
Bu ziyaretleri özel olarak mı yoksa resmi görevle mi gerçekleştiriyorsunuz?
- İş ve özel hayat arasındaki çizginin çok ince olduğu mutlu insanlardanım. Elbette daha fazla mahremiyet isterdim. Tanınan biri olduğunuzda kendinize ayırabileceğiniz özel zaman daha az oluyor. Ama yaptığım şeyi çok seviyorum. Vakit buldukça, hem hafta sonundaki özel zamanımda hem de valilik ziyaretleri gibi resmi gezilerde etrafı geziyorum.
Ziyaret edeceğiniz yerleri bizzat kendiniz mi seçiyorsunuz?
- Evet ama genelde bir neden de oluyor. Görüp yapılacak çok şey var. Diplomatlar bir ülkede en fazla üç, dört yıl kalabiliyor. Ben de ne kadar zamanım kaldığını bilmiyorum. Umarım bir yılım daha vardır. Türkiye’nin her köşesine gitmeye çalışıyorum. Çok sayıda medeniyet var ve hepsini görmek, herşeyi yapmak istiyorum!
KOMPLO TEORİLERİNİ SEVEN KÜLTÜR
Doğu seyahatinizde sık sık aracınız arızalanıyordu. Kötü şans mı?
- Lastiğimiz sürekli patlıyor! Nereye gitsem bir teker patlama vakası yaşıyoruz. Ama bunun sayesinde etrafımıza insanlar toplanıyor. ABD Büyükelçisi’ni yalnızca televizyonda görmüş ve asla gerçekten göreceklerini düşünmeyen gençlerle tanışıyorum.
Sizi tanıyorlar mı?
- Evet çoğunlukla tanıyorlar ve dostça karşılıyorlar. Onlarla oturup çay içmek ve sohbet etmekten büyük keyif alıyorum.
Neler konuşuyorsunuz?
- Amerika’ya gidip gitmediklerini soruyorum. Ne düşünüyorlar, burada neler oluyor, ne kadar zamandır çalışıyorlar gibi gündelik konuşmalar yapıyoruz. Onlar da bana sorular soruyorlar. ABD Büyükelçisi’nin onlarla birlikte oturmasına şaşırıyorlar.
‘Ajanlık yapmaya gelmiş’ gibi önyargılarla karşılaşıyor musunuz?
- Tabii, çünkü komplo teorilerini seven bir kültür var. Bununla dalga geçip gülüyoruz. Komplo teorileri eskiden kahvede konuşulurdu. Şimdi çok kahve kalmadı, daha çok twitter’da söylentiler dolanıyor. Her halükarda kahvede oturup komplo teorilerini konuşmak, hayalet hikayeleri anlatmak gibi bir çeşit eğlence. Türkler de zaten bu düşüncelerin saçma olduğunu biliyor.
TÜM TATİLLERİNİ TÜRKİYE’DE GEÇİRİYOR |
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardione üç yıldır Türkiye’de görev yapıyor. Neredeyse tüm tatillerini de Türkiye’de geçiriyor. Son üç yılda 30’dan fazla şehir gezdi. 32 yıl önce gördüğü Malatya’ya bu sefer geliş sebebi ABD Büyükelçiliği’nin beş yıldır finanse ettiği ‘12 Dev Adam Uluslararası Basketbol Kampı’nı ziyaretti. Büyükelçi, İnönü Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıdan sonra sahaya çıktı; kampa katılan çocuklarla basketbol oynadı. Ardından hiç vakit kaybetmeden kendini kültürel gezilere adadı. Çok iyi Türkçe konuşan Büyükelçi Ricciardione, “Türkleri arkadaşlarım olarak görüyorum. Kültürel farklılıklarımız arasında bir çekim var. Türkler ve Amerikalılar ne zaman bir araya gelse gerçekten çok güzel şeyler oluyor” diyor. |
Ne gibi tepkiler geliyor?
- Örneğin bugün (geçen çarşamba) hem ABD hem İngiltere Büyükelçisi Malatya’daydı. “Neden! Bu bir tesadüf mü? Hiç sanmıyorum, tesadüf diye bir şey yoktur! Eski koloniyel efendi ve öğrencisi neyin peşinde?” gibi söylentiler çıkmıştır (Gülüyor). Nereye gitsem “ABD Büyükelçisi neden burada? Kesin belalı bir işler çeviriyor!” diye konuşuluyor. Biz de bununla ilgili şakalaşıyoruz.
Ne cevap veriyorsunuz bu tepkilere?
- “Tabii ki! Bravo, nasıl bildiniz, kaynaklarınız kim?” diyor ve gülüyorum. Hoşuma gidiyor, eğleniyorum.
DİPLOMATLIK ARTIK DAHA ZEVKLİ
Her büyükelçi sahada bu kadar aktif oluyor mu?
- Halkın içinde olmayı çok seviyorum. Diplomasinin yapılış şekli kariyerim boyunca çok değişti. Sosyal medya sayesinde demokratik hükümetler ve insanları arasında daha az ayrım var. Ayrıca insanlar her konuda daha duyarlı. Bunun için her yerde milyonlar bir araya geliyor. Hükümeti temsil eden diplomatlar da özel STK’larla çalışmak zorunda. Şu dönemde diplomat olmak çok daha heyecan verici.
Bu seyahatlerinizle ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı ne düşünüyor; sizi teşvik ediyorlar mı?
- Bu kadar çok gezip keyif aldığımı görmemeleri için Washington’dakilere fazla bir şey söylemiyorum. Eğer çok eğlendiğimi bilirlerse müdahale ederler! (Gülüyor) Şaka bir yana, evet sahaya inmemizi ve büyükelçilik binası dışında insanlarla iletişim kurmamızı istiyorlar. İyi ki yabancıların çok iyi karşılandığı ve güvenli Türkiye’deyim. Ne istersem yapıyorum, şehirleri köyleri gezebiliyorum. Artık her ülkede durum böyle değil.
İSTANBUL EN SEVDİĞİM ŞEHİRLERDEN BİRİ
Türkiye’ye ilk kez ne zaman geldiniz?
- Turist olarak 1977’de. O zamanlar İran’da okul öğretmeniydim. Yaz tatilinde hiç param olmadan, sırt çantamla Türkiye’ye gelmiştim. Eşimle, ülkenize o zaman aşık olduk. O dönem, diplomat olup burada zaman geçirmek bir rüyaydı.
Ziyaretleriniz ve gördükleriniz arasında sizi en çok ne etkiledi?
- Her şeyden önce Türkiye’nin ne kadar çok değiştiğini söylemeliyim. Çok gelişti ve büyüdü. Üstelik sadece bir bölgede değil, ortalama bir taşra kasabası dâhil tüm şehirlerde yaşam kalitesinde büyük artış var. Bana eskiden 1970’lerin Doğu Avrupa’sı gibi bir his verirdi. Şimdiyse Avrupa’dan çok daha ilginç ve iyi.
En beğendiğiniz yer neresi oldu?
- İstanbul dünyadaki en sevdiğim şehirlerden biri ama Amasya veya Safranbolu gibi yerlere gidip keşif yapmayı da çok seviyorum.