OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 29, 2004 00:00
Üç ay sonra ismi geçmiş Yargıtay başkanlarının onur listesine eklenecek, o ise emeklilik günlerini bahçesinde gül yetiştirip kitap yazarak geçirecekti. ‘Kesinlikle avukatlık yapmam’ diyordu. Haziranın son günlerinde önce Neşter 2 skandalı patladı. Eraslan Özkaya bir ay sonra ise kendini Çakıcı-MİT trafiğinin ortasında buldu.Çelişkili demeçleriyle basın ve parlamentodan sonra yüksek yargı mensuplarının hedefi haline geldi. 6 Eylül’de Yargıtay Başkanı sıfatıyla adli yıl açılışında konuşup eleştirilere cevap vermeye hazırlanıyordu. Ancak boş salona konuşma tehlikesi belirince son anda 20 gün izin alıp geri çekildi. Özkaya’nın bir ayda sıfırladığı prestiji tam 40 yıllık takdire şayan bir çabanın ürünüydü... Onu bir renk, bir isim ve bir sıfatla tanımlamak gerekse hiç teredütsüz şu üç sözcüğü sıralayabilirdik: Gri, ketum ve çalışkan. Griyle başlayalım: Lisede üç yıl, üniversitede dört yıl olmak üzere toplam 7 yıl birlikte okuyan bir hukukçuya ‘Arkadaşlarımızdan eski Enerji Bakanı Ziya Aktaş’ı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’i sorun yarım saat anlatayım. Onunla ilgili tek söyleyebileceğim şey efendiliği. Başka hiçbir şey yok’ dedirtecek kadar ‘sade’ bir kişiliği var Eraslan Özkaya’nın. İlk görev yeri Erzurum’dan başlayıp, Iğdır, Kahramanmaraş üstünden Ankara’ya uzanan 40 yıllık savcılık ve hakimlik serüveninde karşılaştığı onlarca kişiden derlediğimiz izlenimlerin toplamı da bu yargıyı destekliyor. Eviyle işi arasında yaşayan, başını dosyalarından kaldırmayan, adliye koridorlarında bir kez bile kahkahası ya da ‘mübaşir...’ diye haykırdığı duyulmayan bir hakim.Ketumluğu ve ciddiliği bir başka önemli özelliği. Görev yaptığı yerlerde bir ya da iki kişiyle dost olan, herkesle arasına mesafe koymaya özen gösteren tavrı, 40 yılda neredeyse hiç değişmemiş. Çalışkanlığı ise dillere destan...HEPSİ DE OKUMUŞ ÜÇÜ HUKUKÇU YEDİ KARDEŞHacıbektaş yakınlarındaki arazilerinde hububat yetiştiren, hayvan besleyen Bektaşi Abbas Dede ile eşi Zarif Hanım’ın yedi çocuğundan ikincisi Eraslan Özkaya. 1939 doğumlu. Ağabeyi Kamuran sulh hukuk hakimliğinden emekli. İki yaş küçüğü Behçet, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi üyesi. Diğer kardeşlerinden Hazım, Ankara Ziraat Fakültesi profesörlerinden. İki kızkardeşi emekli bankacı. En küçük kardeşleri Bülent ise makine mühendisi.Eraslan Özkaya, ailenin diğer çocukları gibi kısıtlı imkanlarla tamamladı ilk ve orta öğrenimini. Hacıbektaş Ortaokulu’ndan sonra 1955’te Ankara Gazi Lisesi’ne başladı. Uzun boylu olduğu için arka sıralarda oturur, ağırbaşlılığı, sessizliğiyle dikkat çekerdi. Takım elbisesi yeni olmasa da her zaman pırıl pırıldı.ORTAK HAFIZALARDA KOCA BİR BOŞLUK1958’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne sınavsız giriliyordu. O yıl fakülteye girenlerin bir kısmı mezuniyet tarihinden esinlenerek ‘62 Kuşağı’ adıyla anılacak, 2000’li yıllarda Türkiye’nin en önemli mevkilerine gelecekti. İlk yıl ‘üssümizan’ın kırbacı şakladı sırtında. 6 dersten 42 ortalama tutturup okuldan atılmamak için ter döktü. 1-A sınıfındaki arkadaşları Mustafa Bumin, Kemal Anadol, Hasan Fehmi Güneş’le bir üst sınıfa geçip, diğer şubedeki Ahmet Necdet Sezer, Yakup Kepenek, Arda Gedik, Tufan Algan, Mim Siret Atalay’la birlikte okumaya başladı. O yılların kolektif hafızasında Özkaya’dan geriye kalan kocaman bir boşluktu. Ne edebiyat, felsefe kulüplerinde görüldü ne Menderes hükümetine karşı gösterilere katıldı ne de bir spor aktivitesinde adı geçti.10 PARMAK DAKTİLO YAZAN KATİBEYLE EVLENDİMezuniyetten sonra askere gitti. Hadımköy’de tankçı teğmendi. Tezkereyi aldıktan hemen sonra Adalet Bakanlığı’na katıldı. Erzurum’un Hınıs ilçesinde savcı yardımcılığına başladı. Üçüncü yılında ilk vahim vakayla karşılaştı. İlçedeki iki hakimden biri menfaat temin ettiği gerekçesiyle 5.Bölge Şırnak’a sürüldü. Diğerinin duruşma yetkisi kaldırıldı.Iğdır’ın Tuzluca ilçesine atandığında savcılığa, 1970’te Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesine atandığında ise sulh hukuk mahkemesinde hakim yardımcılığına yükseldi. Artık tüm hayatı taşınmaz mallara ilişkin davalarla geçecekti. Hakimliğe terfi ettiği yıl Pazarcık Adliyesi’ne 10 parmak daktilo yazan ilk zabıt katibi atandı. Bilen Hanım’ın babası Pazarcık’ta saatçiydi. Eviyle işi arasında dosyalarıyla gidip gelen, lokantada görülmeyen, şehir kulübüne gittiğinde çay içen, sadece Tapucu Ökkeş’le (Kadastro Müdürü Ö. Setdemir) görüşen genç hakim ilk kez başını dosyalardan kaldırdı. Nişanlandıktan birkaç ay sonra evlendiler. Düğünleri Ankara’da yapıldı. Eşraf ve adliyeye işi düşenler zarflara altınları, paraları yerleştirmiş Ankara’ya hediye göndermişti. Bir hafta sonra adliyenin postası elinde zarflarla kapılarını çaldığında gözlerine inanamadılar. Özkaya’nın bu tavrı tam 40 yıl boyunca Pazarcık’ta anlatılacaktı. Personeline hep saygı gösterdi, sorunlarına sahip çıktı Özkaya. Haymana Adliyesi’ndeki davalar hızlanmış, dosyalama sistemindeki küçük bir değişiklikle personelin işi kolaylaşmış, ilçenin avukatları hakimin tavsiyeleri doğrultusunda birer kitap kurduna dönüşmüştü.Evlendikten sonra bir süre daha çalışan Bilen Hanım, 1973’te ilk kızı Şebnem’in doğumuyla iş hayatından ayrıldı. Çift ertesi yıl, Haymana’nın yolunu tuttu. Özkaya, Yudum Lokantası’ndaki veda yemeğine katılacakların listesini kendi hazırladı. Herkes kendi parasını ödedi. Genç hakim ne kadar sevildiğini ilçeden ayrılırken bir kez daha gördü. 20 kilometre ötedeki Narlı’ya kadar konvoyla uğurlandı.NE BAĞIRDIĞI NE DE KAHKAHASI DUYULDUÇevresindekilere karşı her zaman mesafeliydi Eraslan Özkaya. Haymana’ya geldikten sonra bu tavrı iyice belirginleşti. Haymana Adliyesi’nin personeli bir sorunu olduğunda kapısını çalar, yardım isterdi. Katibin beceremediği ara kararı yazmaktan, karakol bekçisine herkes gibi ‘Murtozo’ diye hitap ettiği için başına gelmedik kalmayan mübaşiri, acar savcının elinden kurtarmaktan erinmezdi. Bayramda ziyaretine gelen tüm personele iadeyi ziyarete gitmeye özen gösterirdi. Geçmişte ve sonrasında olduğu gibi Haymana’daki yıllarında da adliye koridorlarında ne bağırdığı ne de kahkahayla güldüğü görüldü. Gülümserdi sadece. Çok öfkelendiğini ise sert bakışlarıyla anlatırdı ne kadar kızdığını. 1975’te ikinci kızı Şule doğdu. Ama çalışma temposu değişmedi. Evin tüm ihtiyaçlarını karşılayan eşiydi. Duruşmaların yoğun olduğu günlerin öncesinde adliyedeki ışığının gece 11’e kadar yandığı görülürdü. Pazarcık yıllarından tanıdığı bir hakim dostu ziyaret ettiğinde çalışma temposuna şaşırmış ve bunu ifade etmişti. Cevabı beklemediği bir şekilde almıştı: ‘Karar verirken Allah’a yaklaştığımı hissediyorum.’1980’de Ankara merkezinde Asliye Hukuk Mahkemesi’ne atandığında, ardından Yargıtay Başkanlığı’na uzanan yol açıldığında geride bıraktığı Haymana Adliyesi’nde de bazı hakimlerin ışıkları gece geç saatlere kadar yanmaya başladı. Eraslan Özkaya’nın aşırı çalışkanlığının Adalet Bakanlığı’nca fark edildiğini, takdir edildiğini gözleriyle görmüştü diğer hakimler.Adalet Bakanlığı’nda görev teklif edildiğinde ‘Ben kürsü hakimliğini seviyorum, burada kalmak istiyorum’ demişti.
Atatürk Orman ÇiftliÄŸi arazileri gibi yıllarca süren çetrefilli davaları ustaca sonuca ulaÅŸtırması dikkat çekmiÅŸti. 1986’da Yargıtay’ın hazine arazisi ve gayrimenkul davalarına bakan 1. Hukuk Dairesi üyeliÄŸine seçildi. Ardından kardeÅŸi Behçet Özkaya da Yargıtay üyesi oldu. OÄŸlu Erkan’ın doÄŸumu bugünlere rastladı. Ancak üçüncü çocuÄŸu da başını dosyalardan kaldırmasını saÄŸlayamayacaktı.Çok çalıştığı halde görev yaptığı yerlerden ziyaretine gelenleri kapıdan çevirmezdi. Sorunlarıyla ilgilenir, gerektiÄŸinde çözüm için onlarla birlikte ÅŸehrin bir ucundan diÄŸer ucuna giderdi. Hınıs’tan, Haymana’dan, Pazarcık’tan gelen bayram tebriklerine uzun yıllar sonra bile cevap vermeye özen gösteriyordu.Ancak hakim arkadaÅŸlarıyla arası pek iyi deÄŸildi nedense. ‘Burnundan kıl aldırmıyor, Yargıtay’a seçildi bizi unuttu’ diyordu eski dostları sınıf buluÅŸmalarında. Özkaya, 1994’te 1. Hukuk Dairesi BaÅŸkanı emekli olduÄŸunda yerine atandı. 1999’da by-pass’la iki damarı deÄŸiÅŸtirildi, o yoluna devam etti. 2002’de ise Yargıtay BaÅŸkanlığı’na seçildi.SINIF ARKADAÅžI SEZER GÄ°BÄ° O DA BEŞİKTAÅžLITavla oynadığı, görev yaptığı yerlerin ÅŸehir kulüplerinde akÅŸam yemekli sohbetlere katıldığı neredeyse hiç görülmeyen Özkaya’nın 40 yıl boyunca tek önceliÄŸi iÅŸi, en önemli hobisi ise kitapları oldu. Sınıf arkadaşı Ahmet Necdet Sezer gibi o da BeÅŸiktaÅŸlıydı. Adliyede futbol sohbeti yapmaktan kaçınsa da Yargıtay Genel Sekreteri Ercan Yalçınkaya’yla kulübün kongre delegeleri arasında yer almaktan çekinmemiÅŸti. Ankara’daki bahçeli lojmana taşındığında güllere merak sardı. BoÅŸ zamanlarında bahçesindeki çimleri biçmekten, gülleri budamaktan zevk aldığını söylüyor arkadaÅŸlarına.Eski dostları Özkaya’nın mevkisini yakınları yararına kullanmaktan kaçındığını anlatıyor. Arkeolog kızı Åžebnem yıllardır Kültür Bakanlığı’nda geçici kadroyla çalışıyor. DiÄŸer kızı daha ÅŸanslı. Åžule, sınavla girdiÄŸi Rekabet Kurulu’nda kadrolu uzman. BaÅŸkent Ãœniversitesi’nde iÅŸletme öğrenimini tamamlayan oÄŸlu Erkan ÅŸimdi Yedi Tepe Ãœniversitesi’nde yüksek lisans yapıyor. Özkaya aile bütçesini maaşı ve kitaplarının telif gelirleriyle döndürüyor.40 YILDA BÄ°RÄ°KEN Ä°TÄ°BAR BÄ°R AYDA YERLE BÄ°R OLDUEraslan Özkaya’nın adalet sistemi içinde 40 yıllık çabayla edindiÄŸi haklı şöhret 2004 yazında toplam bir ay gibi kısa bir sürede yerle bir oldu. Aynı günlerde Özkaya (7 AÄŸustos) annesini kaybetti. Ä°lk skandal NeÅŸter 2 operasyonu sonrasında yaÅŸandı. SaÄŸlık kurumlarında trilyonluk yolsuzlukları organize edenlerin Yargıtay’da da 8 ayrı baÄŸlantısı vardı. Onları gezilere götürüyor, sık sık telefonla konuÅŸuyorlardı. Ankara DGM Savcılığı’nın bu yargıçların yargılanması yolundaki talebini Yargıtay BaÅŸkanlık Divanı deÄŸerlendirdi. Telefon dinlemeleri izinsiz yapıldığı gerekçesiyle, görüşme kayıtları kanıt kabul edilmedi ve iki üyenin yargılanmasına gerek olmadığına karar verildi. Ergün Güryel ve Hüseyin Demiröz hakkında Disiplin Kurulu soruÅŸturması açıldı. Tam bir ay sonra Yargıtay BaÅŸkanı Özkaya’nın yazlık evini onaran müteahhidi Hakkı Süha Åžen ile telefon konuÅŸmaları gündeme geldi. Organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın arkadaşı olan müteahhit Hakkı Süha Åžen, Özkaya’yı MÄ°T Operasyon Daire BaÅŸkanın Yardımcısı KaÅŸif KozinoÄŸlu’yla buluÅŸturmuÅŸtu. BuluÅŸmalarda konuÅŸulan konu ise Çakıcı’nın Yargıtay’daki dosyasıydı. Telefon konuÅŸmaları yargı sürecine müdahale çabalarını, paralı iliÅŸkileri ortaya koyuyordu.HAKKINDAKÄ° Ä°DDÄ°ALARI Ä°STETTÄ° KENDÄ° KONUÅžTUKÇA BATTIÖzkaya önce ‘Hadlerine mi düşmüş makamımda Çakıcı’dan söz açmak, hemen kovardım onları’ dedi. Ardından Çakıcı’nın dosyası konusunda görüştüğünü kabul etti. Müteahhidin geçmiÅŸinin temiz olduÄŸunu açıkladıktan bir gün sonra Åžen’in geçmiÅŸte yaralama olayına karıştığı saptandı. Özkaya konuÅŸtukça batıyordu. Dahası Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nca hazırlanan ve ‘gizli’ kaydıyla Yargıtay’a gönderilen dava dosyasının Yargıtay Savcılığı yerine kendisine verilmesini istedi. ‘Normalde bana gelmesi gerekiyordu, isteteceÄŸim’ dedi. Ancak kendisiyle ilgili iddiaları incelemesini ‘etik’ bulmayan savcılık dosyayı iÅŸleme koydu, sonra Yargıtay 1. BaÅŸkanvekili’ne gönderdi. Tüm yüksek yargı üyelerinin hep birlikte istifaya çağırdığı günlerde dosya Yargıtay Birinci BaÅŸkanlık Kurulu’na iletildi.Eraslan Özkaya ise istifayı reddediyor ve ‘Beni en çok üzen, basında Çakıcı ve bir müteahhitle aynı kare içinde cüppeli fotoÄŸrafımın kullanılması’ diyordu...Â
button