AB ve garson kızlar

Güncelleme Tarihi:

AB ve garson kızlar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2004 17:57

Sevgili Serdar, Avrupa Birliği denilen şu “Hiristiyan Kulübü”ne ne zaman gireriz kestirmek zor da, olaki girdik. İşte esas dertler, sorunlar, sıkıntılar, uyumsuzluklar o zaman başlıyor. Hem de ne dertler, ne sorunlar…(Sezai Bayar...)

Haberin Devamı

Alışkanlıklarımız, geleneklerimiz, yaşantı biçimimiz, cinayetlerimiz, kıskaçlıklarımız, aşklarımız, sevgilerimiz, komşuluklarımız, yolda yürüyüşümüz, köprüden intihar edişimiz dahi kılık değiştirecek. Her eyleme, her duyguya, her davranışa standart gelecek.

Gazetelerdeki haberler bile eski haberler gibi yazılmayacak. Başlıklar, manşetler eski klişeliklerden arınacak.

Mesela pazar günü Hürriyet’te yayınlanan “Tuncelili kadınların fendi, kadın garsonları yendi” başlıklı Şermin Sarıbaş’ın ilginç haberi var ya, AB’ye girdikten sonra bu tür haberleri okumak hayal olacak. Bu tür bir haber Türk gazetelerin birinde yer aldığında AB’ye üye ülkeler “çok güzel bir şaka-haber yazmışlar” diye gülecekler.

Şu an “ciddi”, AB’ye girdikten sonra ”şaka” haberin başlıklarına devam edelim:

Haberin Devamı

Tunceli’nin siyasi kadınları “onurlarını kurtarmak için” verdikleri savaşı kazandılar ve birahanelerde çalışan kadın garsonları kovdurdular.

Habere göre, garson kadınlar hem çalışıyorlar, hem de boş zamanlarını fuhuş yaparak değerlendiriyorlar. Öyle ya, birahanede erkeklere bira servisi yaparken aynı anda fuhuş yapacacak halleri yok. (AB ülkelerinde var. Ama şarta bağlı. Kadın garsonlar haftalık izinlerini istedikleri erkekle geçirebilirler. Bu hem insan haklarına, hem de dört duvar arası özel haklarına uyar)

Yani “Tunceli’nin Siyasî Kadınları” kocalarının kadın garsonlarla fuhuş yapabileceklerinden kuşku duyuyorlar.

Haberdeki ikinci iddia,daha da felaket. Araya meğer örgütler girmiş.

“Sol örgütlere” göre, bu kadınlar (garsonlar) devletin işi.

Başlıktaki önemli bir soru şu:

Amaç ne?

“Amaç, Tunceli halkını yozlaştırmak ve yok etmek”

Gelelim olayın bilimsel tabiriyla analizine.

Gelmeyelim istersen.

Bu haberin ne içeriği, ne başlığı, ne de “siyasî kadınlar”ın eylemi ve başarısı(!) analiz edilemez.

Bu haber, sadece bugün için geçerli bir “şaka“ olmalı.

AB’ye gireceksek hayali kuşkulardan, fantastik vesfeselerden, boş kuruntulardan, hard kıskançlıklardan kurtulmak için daha şimdiden idman yapmaya başlamalıyız. Erkeğimiz ve kadınımızla. Hem de ne idman, sabah öğle ve akşamları eksiksiz.

Haberin Devamı

Oysa İstanbul’da metroseksüellik tartışılıyor, üstelik “top ten” metroseksüel listesi açıklanıyor, yani idmanlara başlandı bile. İstanbul Avrupa kapısını aralamaya çalışsın, Tunceli’de, garson kızlara çaktırmdan bakan heteroseksüel kocaların önü kesilsin.

Tuncelili “siyasî kadınlar” ne çabuk unutmuşlar kendi seçip gönderdikleri Kamer Genç’i. TBMM Başkanvekilliğine kadar yükselen DYP’li Kamer Genç, boş zamanlarında “çiçek sulayarak” AB kapısına dayanan ilk Tuncelili değil miydi?

Sevgiler,

Sezai

 

NOT: “Çiçek sulamak” ne demek? Bundan çok şey anlayabilirsiniz. Ama Genç’in Çiçek sulaması siyasî literatüre geçtiği için başka anlam içerir. Genç Ankara’da bir evden çıkarken gazetecileri karşısında bulur. Bir kadınla olduğu ihbarı üzerine Genç’in bulunduğu apartmanın önüne gelen gazetecilerin “Burda ne arıyordunuz Sayın Başkan? “ sorusuna TBMM Başkanvekili “Tatilde olan arkadaşımın evindeki çiçekleri kurumasın diye sulamaya gelmiştim” yanıtını verir. Gazeteciler aynı evde buluştuklarını söyleyen bayanı bulurlar. O da “çiçek sulama” olayına açıklık getirir. Bu not, hafıza tazelemek için değil, olaydan habersiz olan gençlere tarihî bilgilerden yoksun kalmamak için yazılmıştır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!