OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 28, 2004 00:00
Hülya Avşar, kadın konuklarıyla Türkiye'nin kadınlarını konuştu. Kadınlar, Türk kadınının pek çok alanda Avrupa'dan ileri durumda olduğuna inanıyor.Avrupa Birliği yolunda ilerlerken, Türk kadınının imajına, hem içeriden, hem de dışarıdan bakmak şart! Pek çok alanda Avrupalı hemcinslerinden ileride olan Türk kadınının kendini tanıtması, bu arada var olan eksikliklerini de gidermesi gerekiyor. Bunun da tek yolu, eğitimden geçiyor! Hülya Avşar, konuklarıyla İstanbul Princess Otel’de tartıştı...BİZ KENDİMİZİ ONLARA ANLATMALIYIZ Fezal GÜLFİDAN - KADER MYK üyesiAralık ayında, Avrupa Birliği’nden tarih alınacak. Artık önemli olan ekonomik ve sosyal konulardaki gelişmeler ve Avrupa kamuoyuyla bu konularda olan ilişkimizdir! Bize ‘Türkiye, kadın imajını değiştirmelidir’ deniyor. Oysa Türk kadını Avrupa’dan göründüğü gibi ‘yok’ değil. Akademik anlamda zaman zaman Avrupalı meslektaşlarından çok daha ilerideler! Avrupalının da bizi öğrenmesi gerek. Elbette çok büyük eksikliklerimiz var, özellikle eğitim konusunda. Kadınların ekonomiye katılımı da çok düşük! Bütün bunların yanı sıra, karar mekanizmalarındaki kadınlar da yok denecek kadar az.Önümüzdeki 5 sene içinde çok hızlı adımlar atmalı, kadınların gelişmesi ve yetişmesi gerekiyor. Unutmayalım ki, kimse başkasını öğrenmek için gayret sarf etmez! Herkes kendisini anlatmak zorunda. Avrupa’da birçok Türk vatandaşı yaşıyor. Bu insanlar dini ve kültürel farklılık nedeniyle birarada yaşıyor, bulundukları ülke insanı ile kaynaşmıyorlar. Avrupalılar da tabii ki bu durumu ‘Türkler bizimle entegre olmadı ve olmaya da gayret sarf etmiyor’ diye algılıyorlar. Sonra Türkiye’ye geldiklerinde, ülkemizi, kültürünü, yemeğini, insanını ve doğal güzelliklerini gördükçe, hayret ediyorlar! Şaşırıyorlar. Bizler Türk kadınının ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katkılarını anlatıyoruz ve anlatmak zorundayız. Ama bunun yanı sıra bizim gibi bazı sivil toplum kuruluşlarının ve devlet kurumlarının bir an önce yurt dışında yaşayan Türk insanıyla ilişki kurması gerek! AVRUPA’DA BİRLİKTELİK ÖNEMLİAyfer COŞKUN - İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Yurt dışında yaşayan Türk kadını, Türkiye’de olduğundan çok daha fazla içine kapanıyor. Türk kadınları daha çok konfeksiyon işinde çalışıyor, onu da evde yapıyor, Avrupa toplumuyla en ufak bir ilişkileri yok. Üçüncü kuşağın ise daha da ilginç bir yönü var. Ne tam bir Fransız, Alman olabiliyor, ne de tam anlamıyla Türk kalabiliyor. Ve öylesine ilginç bir tipleme oluşuyor ki, o anda hangisini kullanacaksa, hangisi işine geliyorsa o kimlikle davranıyor. Avrupa’da yaşayan Türkler’in evlilikleri de genellikle ısmarlama yapılıyor. Türkiye’den kadın ya da erkek götürerek evleniyorlar. Aile baskısı çok baskın. Yabancıyla evlilikleri ise daha çok erkekler yapıyor. Tabir çoğu evlilik de hüsranla bitiyor. Avrupa’lının kendi içlerinde evliliğe bakış açısı bizden çok farklı. Onlarda ‘birliktelik’ önem kazanıyor artık! Resmi evlilik töreni çok önemli değil. Ama sadakat kavramı devam ediyor. Mesela çiftler resmi nikahla evli olmasalar da vergi indiriminden, ev yardımından, hatta çocuk yardımından yararlanabiliyorlar. Bizdeki gibi yasal bir baskı da yok üzerlerinde!
ATATÃœRK DEVRÄ°MLERÄ°NÄ°N ÇIKIÅž NOKTASI Aydeniz ALÄ°SBAH TUSKAN - Ä°stanbul Kadın KuruluÅŸları BirliÄŸi Hukuk Komisyonu BaÅŸkanıToplumda bir ilerleme sürecine girmek için, önce yasalarda, sonra da uygulamalarda deÄŸiÅŸiklik yapmanız gerek. Biz zaten kırsal kesimde de çalışıyoruz. Medeni kanun mu deÄŸiÅŸti, biz baro kadın hakları komisyonu olarak gidiyor, kadınlara haklarını anlatıyoruz. Bir gün Ãœsküdar Küplüce’de lions’ların kurduÄŸu bir ilkokulda konuÅŸmalar yaptık, haklarını anlattık, sonra dinleyen kadınlardan biri bana döndü dedi ki, ‘Avukat hanım çok güzel anlattınız... Ama bizim bunları kocamıza kabul ettirmemiz mümkün deÄŸil! Siz kahve toplantıları yaparak bunları kocamıza anlatır mısınız?’ Çok da haklıydı! Ä°lk defa biz de KuÅŸtepe’deki kadınlara gittik ve kahvede erkeklerle birlikte oturup evli kadınlara bakış açılarını, paylaşımlarını dinledik, sorunları çözümleri erkeklerle birlikte dile getirdik. Bugün, sadece kadınlarla deÄŸil ancak kadınlarla birlikte, eÅŸitliÄŸe inanan erkeklerin de desteÄŸiyle ‘kadınlarla ilgili konularda’ ilerleme saÄŸlamak mümkün! Zaten Atatürk devrimlerinin de çıkış noktası bu! Medeni Kanun kabul edildiÄŸinde Atatürk, toplumun yarısını ileri götürüp, yarısını geride bırakmakla ileri gitmenin mümkün olamayacağını gördü. Bu yüzden kadınlar için çok ÅŸey yaptı! Ben Avrupa BirliÄŸi yolunda yapılanları, Atatürk devrimlerinin gecikmiÅŸ devamı olarak görüyorum. ÇaÄŸdaÅŸ ve ilerlemiÅŸ toplumlara geçiÅŸ için Türk toplumu olarak uzun bir ara verdik. Oysa Türk kadınları Atatürk devrimleri sayesinde Avrupa düzeyindeki kadınlara yetiÅŸmiÅŸti. Ä°lk yargıtay üyemiz Melahat Ruacan’ı, ilk anayasa mahkemesi üyesini, ilk hakimlerden olan Süreyya AÄŸaoÄŸlu’nu unutmak mümkün mü? AVRUPA BÄ°RLİĞİ DEÄžERLERÄ°MÄ°ZÄ° YOK SAYAMAZ Nihal BENGÄ°SU KARACA - Zaman Gazetesi Yazarı AB karşıtı deÄŸilim, fakat Bir Türkiyeli olarak AB’ye kendi kimlik deÄŸerlerimizi aÅŸan bir üst deÄŸer olarak bakılması bana saÄŸlıksız görünüyor. AB’ye gerek kadınlar olarak, gerek Türk halkı olarak kendi iç hesaplaÅŸmalarını yapamamış bir toplum olarak gidiyoruz. Bu ilerde büyük sorunlar doÄŸuracak. Ben, AB’nin kodlarıyla örtüşmeyen deÄŸerlerimizi yok saymamız gibi bir noktaya gelinmesine karşıyım. Bu bizi kimliksiz, özgül ve özgün deÄŸerleri olmayan dolayısıyla aslında AB içinde çok anlamlı olmayan bir kayıp insan topluluÄŸuna dönüştürür. AB’nin görmek istediÄŸi gibi bir kadın olmak; benim için hayati önem arzeden referanslardan ‘arındırılmamı’ gerektirdiÄŸi zaman ‘yok öyle yaÄŸma!’ demem lazım. Kadınların daha güçlü konumlara gelmesi, kadınların maÄŸduriyetlerinin azaltılması gibi reformlar önemli. Fakat bunların yolu batılılaÅŸmaktan ve ölçüsüz modernleÅŸmeden geçmiyor. Türk tipi modernleÅŸmenin imkanları aranmalı. Aydın kadınlar diÄŸerleri için çalışmalıMardin’den gelen, valiliÄŸin yaptığı bir araÅŸtırmaya göre 19 bine yakın kız çocuÄŸu töre bahane edilerek okula gönderilmiyor ve cehalete mahkum bırakılıyor, diye. Bizlerin bugün aydın kadınlar olarak bunları elde edemeyen kadınlar için çalışmamız gerekiyor. Devlet bugün 15 yaşındaki kızların güneydoÄŸuda satılmasının önlemini alıyor mu, bunlara bakmak lazım, bunları tartışmak gerek! Muhtarların bildirim mükellefiyeti vardır. Her köyde 15-16 yaşında evlenen herkesi bilir muhtar. Peki niye bildirmez, ya bu çocukların nikahını kıyan din adamları? Hiç ceza aldılar mı? Hayır. Öncelikle kadınları eÄŸitmek bunun için gerekiyor. 8 yılllık eÄŸitimin önemi de budur. Belki o eÄŸitim sonrası karşı çıkabilecek kadın, hakkını müdafa edebilecek! Aydeniz ALÄ°SBAH TUSKANAklın yolu birdirÖnüme çıkan manzaraya baktığımda, durum son derece karışık, bana göre her kafadan bir ses çıkıyor. Amaaa! Sonuç yok. Çünkü insanoÄŸlu bu; ne istek biter ne de arzu! Hani derler ya; nerede çokluk orada karışıklık. Halbuki aklın yolu birdir, oysa aklın yolunu bulmak için birçok insan yola çıkmış ama her ÅŸey allak bullak olmuÅŸ. Bugün şöyle bir genel duruma bakarsak, kurulu ve baÅŸarılı olmuÅŸ düzenler ortadadır. Bu düzenler hepimizin bildiÄŸi gibi bir sisteme oturtulmuÅŸtur. Yani her düzenin bir baÅŸkanı ve baÅŸkanın kurduÄŸu ekip vardır. Hedef daima güçlü olabilmek baÅŸarabilmek- söz geçirebilmektir. Ama yine de en önemlisi güçlü olabilmektir. Demek istediÄŸim, sayısını bilmediÄŸim fakat hatırı sayılır oranda birçok kadınsal sorunları ele alan dernek ve vakıflar var, üstelik yaÅŸ ortalamasına bakarsanız hayli geçkin ve bu sevgili hanımlar ellerinden geldiÄŸi kadar bir ÅŸeyler yapabilmeye çalışıyorlar, ya da yapmışlar, ama devede kulak! Ãœstelik ÅŸu kulak için epey zaman harcanmış, diyelim ki altı sene. Bu demek oluyor ki diÄŸer kulak için, ÅŸimdiki ortamda bir sekiz sene daha. Çünkü baÅŸbakanımız dediÄŸi dedik, Allah’tan Avrupa BirliÄŸi var da, bazen geri adım atıyormuÅŸ gibi görünüyor. Ama sadece görünüyor. Her neyse bu demektir ki biz sevgili hanımlarımız için hedefe ulaÅŸabilmek için geç kalınmış olabilir. Konudan konuya atlamış gibi olmak istemem ama, yaklaşık bir seneye yakındır ‘TÄ°KAD’ kurucu üyesi olarak biraz tecrübe, biraz olan bitenlere dayalı olarak yazdığımı iÅŸaret ederek belirtmeden geçemeyeceÄŸim konulardan birisi de henüz baÅŸbakanımızdan randevu alamamış olmamızdır. Oysa toplantılarımız, konularımız, hedeflerimiz konuÅŸulmakta, devam etmektedir. Ãœstelik zaman zaman en yoÄŸun olduÄŸum günlerde dahi her ÅŸeyi bırakıp toplantıya yetiÅŸeceÄŸim diye arabamı ufaktan çarptığım günler bile olmuÅŸtur. Gören de tüm kadın sorunlarını halledip madalya alacağız sanır. Oysa sadece konuÅŸuyoruz. Belki bir on sene sonra çocuklarımız takdir eder diyelim. Aaa pardon bazen dernekler arası davetler de oluyor fakat kimse kimseye gitmiyor. Çünkü hemen devreye öncelik yarışı giriyor. Ne de olsa kadınız ve iÅŸte böyle yuvarlanıp gidiyoruz. Haa yine pardon, herhangi hava atmamız gereken durumlarda üzerinde vs. vs. kadın derneÄŸi yazan kartlarımızı da vermeyi asla ihmal etmiyoruz. Ä°ÅŸte birçok derneÄŸin kabul etmeyeceÄŸi durum bu. Her dernek veya vakfın kendine göre hedefleri var ve tümüne yetiÅŸmek mümkün deÄŸil. Ãœstelik hepsi de kendini bir güç gibi hissediyor. Oysa bir tek ÅŸey eksik, birlik. Yani güç. (devam edecek) YARIN: NEDEN OY TEHDÄ°DÄ°NÄ° KULLANMIYORUZ ve ‘ZÄ°NA’DA OLAN BÄ°TEN NEYDÄ°?Â
button