Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2004 00:00
GAZETELERDE ve televizyon kanallarında hem ramazan ayı boyunca, hem de yılın 12 ayında her gün izlediğimiz görüntüler:- İnsanlarımız aç. Ramazan nedeniyle kurulan iftar çadırlarında on binlerce kişi kuyruğa girip iftar saatinde bedava tarafından karnını doyuruyor. İçlerinde oruç tutanlar var, tutmayanlar var. - Ramazan paketleri dağıtımında manzara daha da korkunç. Bir paket makarna için insanlar birbirini eziyor. Kalabalıkta kıyamet kopuyor. - Kapkaç olayları, hırsızlık, yankesicilik, fuhuş ve gasp suçlarında anormal bir artış var. Polis bunlarla baş edemiyor. Polis pek çoğunda çaresiz. Profesyonel suçlular yanında işsizler kesimi de bu suçları işliyor.- Hemen her yasanın arasına çaktırmadan bir af sıkıştırılıyor. Cezaevleri sürekli boşalıyor. Suçun cezasını çeken hemen hemen hiç yok. Tahliye edilenlerin büyük çoğunluğu yeniden suç işliyor. Toplum tedirgin, rahatsız. - Özellikle büyük kentlerin her yeri işportacılarla dolu. Ekmek parası bu yolla kazanılıyor. - İşsizlik giderek büyüyor. Üniversite mezunlarının büyük bölümü işsiz ve aç. Genç insanların bütün umutları, beklentileri ve hayalleri, diplomayı aldıkları gün sona eriyor.- Devlet, iktidar partisi yandaşları tarafından parselleniyor. Haksızlık ve hukuksuzluk almış başını gidiyor.- Yargı tıkanmış durumda. Yargıya güven giderek sıfıra doğru yaklaşıyor. ***Bunlar, içinde yaşadığımız Türkiye’nin sadece bir bölümü. Yaratılan ‘pembe tablolar’ ise tamamen palavra. Peki bunları kim çözecek?Hiç kimse!.. Çünkü çözmeye niyeti olan bir güç yok. Bütün masallar AB’ye odaklanmış. Toplum AB masallarıyla uyutuluyor. Birçok saf insanımızın beyinlerine bilerek şırınga yapılıyor:‘Hele bekleyin, aralık ayında AB’den bir müzakere tarihi alalım da!.. Hayırlısıyla 15 yıl sonra bir üye olalım da!..’ Oysa müzakere tarihini adam gibi alıp almayacağımız bile belli değil... Ve alsak bile hiçbir şey değişmeyecek. Türkiye’de her iktidar döneminde milletimiz belli masallarla uyutulur. ‘Az kaldı, tünelin ucu göründü, ışık yandı, kemerleri biraz daha sıkalım arkadaşlar, zor dönem bitti bitiyor kardeşler!..’Bu iktidarın masalı da AB. Pek çok insanımız zannediyor ki AB’den müzakere tarihi alırsak hep birlikte köşeyi döneceğiz. En azından artık vize kuyruklarına girmeyeceğiz, vize alabilmek için hakaretlere uğramayacağız. Hiç ilgisi yok. Her şey aynen devam edecek. Çiftçi, köylü, memur, işçi, esnaf ve milyonlarca insanımız başlarına geleceklerden habersiz, kapısında diller döktüğümüz, yalvarıp yakardığımız, onurumuzu ayaklar altında çiğnettiğimiz AB canavarını bekliyor! ***Yazımın ilk bölümünde bir tablo çizmiştim. O tabloya sağlık, eğitim, sokak çocukları, ne bileyim daha yüzlerce konuda her gün yaşadığımız rezaletleri ekleyin. Ekonomisini IMF’ye, iç ve dış siyasetini AB ve ABD’ye emanet edip sömürge durumuna düşürülen, her dönemde ‘benim hırsızım iyidir, benim adamım, benim partilim olan hırsızın üzerine gitmem’ anlayışıyla yönetilen ülkemizin içler acısı durumunu da bu tabloya eklemeyi unutmayın.Varsa yoksa AB cazgırlığı, binbir türlü ahkam kesme, Türklük yok Türkiyelilik var edebiyatı, saçma sapan bir sürü konuyla gerçek gündemi saptırıp insanlarımızın kafasını yapay gündemlerle çelmek. ***Nedir gerçek gündem? Vatandaşın sorunları, insanımızın maddi ve manevi açıdan mutluluğudur. Tezgáh işte burada kuruluyor. Aç bıraktıkları, sömürdükleri insanımızın bir bölümüne dinimizi kullanarak yanaşıyorlar. Bir ay -ramazan ayı- boyunca kameralar ve basın önünde tantanalı iftar çadırları, beyefendi ve hanımefendilerin şikeli gecekondu ziyaretleri, yardım paketleri, tokların tokları ağırladığı kuş sütü eksik iftar sofraları. Ramazan bitiyor. Her gün üzerinden din ticareti yaptığınız o fakir fukara şimdi 11 ay boyunca ne yapacak? Gelecek ramazana kadar unutulup gidecek!Bu yazıyı çok basit iki soruyla bitireyim.İçimizden kaç kişi akşam evine mutlu, huzurlu, haksızlığa uğramamış, tepesi atmamış durumda gidiyor?Kaç kişi kendi geleceğine umutla bakabiliyor? Bunları soran, bunları tartışan nedense hiç yok!
button