Alp ULAGAY
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2007 00:00
France Football dergisi 1956’dan beri her yıl Altın Top Ödülü’nü bir futbolcuya veriyor. Bu yıla kadar kurulan jüriye sadece Avrupa ülkelerinden spor yazarları katılıyor ve Avrupa’da oynayan futbolcular seçiliyordu. Bu yıl yarışma dünyaya yayıldı, 96 ülkeden spor yazarları jüriye girdi ve tüm dünyadan futbolcular değerlendirildi.
Jüriye Türkiye’yi temsilen ATV muhabiri Selçuk Manav katıldı. Sonuçta Altın Top 2007, Milan takımının Brezilyalı orta saha oyuncusu Kaka’nın oldu. Kaka, geçen sezon Şampiyonlar Ligi’nde attığı gollerle adından söz ettirmişti. Brezilya Milli Takımı’nda attığı goller de onu bu prestijli ödülün favorisi yapmıştı. Kaka, alışıldık Brezilyalı oyunculara benzemiyor. Gecekonduda doğup sokaklarda keşfedilen starlardan değil. 10 yaşına kadar favela nedir bilmemiş, sefaletin yanından bile geçmemiş, huzurlu bir çocukluk geçirmiş. İncil’in emri olduğu için bekaretini 23 yaşına kadar korumuş koyu bir Hıristiyan. Eşi de dört dil biliyor ve zengin bir aileden. İşte bu başarılı, yetenekli, yakışıklı, zengin ve dindar yıldızın hayatından satırbaşları.
Brezilya’nın başkenti Brasilia’da 25 yıl önce dünyaya geldiğinde doğuştan futbolcu profili taşımıyordu Ricardo Izecson dos Santos Leite. Öyle ya, Brezilya’nın yetiştirdiği yıldız futbolcular, ki bunların içinde Pele, Romario, Ronaldo gibi isimler vardı, sefalet koşullarında büyümüş, tırnaklarıyla kazıyarak zirveye çıkmışlardı. Garrincha gibileri ise yine sefalet içinde ölmüşlerdi. Oysa Ricardo’nun babası inşaat mühendisi, annesi öğretmendi. Brasilia’da bir villada yaşıyorlardı.
Ama küçük Ricardo her çocuk gibi topla haşır neşirdi. 4 yaşındayken ailesi Sao Paulo’ya taşınınca futbol oynama imkanı daha da arttı. Ama asla ayakkabısızlık çekmedi. 10 yaşına kadar yoksulluğun ne olduğunu bilmiyordu. Ta ki bir gün annesinin Sao Paulo’da çalıştığı okula gidene kadar. "O güne kadar böyle bir sefaletin varlığını hiç düşünmemiştim" diyecekti yıllar sonra.
8 yaşında Sao Paulo’da bir futbol okuluna yazıldı. Yaşça daha büyük çocuklarla oynuyordu. Yetenekliydi, tek dezavantajı kısa boyu ve çelimsiz vücuduydu. Hatta ergenlik çağına geç girdi, kemikleri iki yıl geç büyüdü. 15-16 yaşlarında birden boy attı. Bir buçuk yılda boyu 20 santim uzadı. Bu kez de kaslarının gelişmesini beklemek zorunda kaldı. Ama genç takımında oynadığı ünlü Paulo kulübü onu özel bir beslenme programına tabii tuttu.
18 yaşındayken genç takımda daha çok yedek oturuyordu. Ama 2001 başında bir gün sakat oyuncuların yerine oynamak üzere tek maç için Sao Paulo A takımına gitti. Bir daha da A takımdan onu ayırmak mümkün olmadı. Sao Paulo’daki ikinci maçında Santos karşısında profesyonel kariyerinin ilk golünü attı. Aynı yıl Brezilya Şampiyonası
finaline kadar çıktı takımıyla. Kaka için hızlı yükseliş başlamıştı.
Bu yükseliş Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü Felip Scolari’nin de dikkatini çekti. 2002 Mart’ında Milli Takım formasını ilk kez giydi. Aynı yıl
Dünya Kupası finallerinde Ronaldo, Ronaldinho, Rivaldo gibi tecrübeli takım arkadaşlarını daha çok yedek kulübesinden izledi. Ama şampiyonluk kupasını kaldıranlar arasında o da vardı.
Ertesi yıl 8 milyon dolara İtalya’nın Milan takımına transfer oldu. Bu transfer sırasında Türk gazetelerinde ilginç bir
haber çıktı. Bu habere göre Kaka, 19 yaşındayken Gaziantepspor’a önerilmiş ama kulüp başkanı bonservisi fazla bulup "19 yaşında çocuğa 1,5 milyon dolar verilir mi" diye transferden vazgeçmişti.
Kaka, Milan formasıyla İtalya Ligi’nden çok Şampiyonlar Ligi’nde başarılı oldu. 2005’te İstanbul’daki finalde ip gibi paslarıyla iki gol attırdı ama bunlar şampiyonluğu getirmedi. Geçen sezon ise attığı 10 golle hem Şampiyonlar Ligi gol kralı oldu, hem de Milan bu kez Liverpool’u yenip şampiyonluğa ulaştı.
EVLENENE KADAR BAKİRDİKaka’nın maçlarda attığı her golden sonra iki kolunu havaya kaldırıp işaret parmaklarıyla gökyüzünü işaret ederek yukarı baktığını birçok futbolsever hatırlar. Hatta geçen mayıs ayında Atina’daki Şampiyonlar Ligi finalinde Liverpool’u 2-1 yendikleri maçtan sonra formasını çıkarınca altından "I Belong to Jesus" (Hz. İsa’ya aidim) yazılı tişörtü ortaya çıkmıştı. Dindar bir Evanjelist olan Kaka 12 yaşından beri sık sık kiliseye gidiyor. 19 yaşında evlerinin havuzunda düşüp neredeyse felçli kalmasına sebep olan kaza, inancını daha da kuvvetlendirmiş.
Sao Paulo’dayken eşiyle Renascer em Cristo Kilisesi’ne gidiyor. Bu kilisenin papazının ve eşinin yolsuzluğa karışması bile alışkanlığı bozamamış. Şimdi Milano’da en çok ziyaret ettiği yerin Santa Maria delle Grazie kilisesi olduğunu söylüyor. O kadar dindar ki, 23 yaşına kadar bekaretini korumuş. Çünkü ona göre bu İncil’in tüm Hıristiyanlar’a bir emri. Sadece kiliseye gitmekle yetinmiyor, çok sayıda futbolcunun katıldığı Atletas de Cristo (İsa’nın Sporcuları) örgütüne de üye. İddialara göre yıllık gelirinin yüzde 10’unu bu örgüte aktarıyor.
EV KUŞU, KİTAP KURDUBu yıl 12 Şubat’ta İtalyan pasaportu da aldı Kaka. Daha uzun yıllar İtalya’da kalacağını düşünüyor. Milan kulübüyle anlaşması 2012’ye kadar devam ediyor. Her sezon için kulübünden 8 milyon Euro alıyor.
Milano’da sakin bir hayat sürüyor. Eşiyle birlikte şık lokantalarda
yemek yemeyi seviyor ama gece hayatıyla hiç arası yok. Onu barda görmek mümkün değil. Müze ve kitapçılarda dolaşmayı, evde zaman geçirip film izlemeyi seviyor. En sevdiği aktörler Denzel Washington ve Tom Hanks. İncil’i elinden düşürmüyor ama ekonomi kitapları, sporcu biyografileri de okuyor.
MODACILARIN GÖZDESİHem bu kadar başarılı hem de bu kadar yakışıklı olunca reklamcılar da üzerine atladı tabii Kaka’nın. Sponsoru Adidas’ın yanı sıra Armani’nin reklam kampanyaları için de poz veriyor.
EŞİ CAROLINE FUTBOLDAN PEK ANLAMIYORKaka ve üç yıllık nişanlısı Caroline Celico 23 Aralık 2005’te 600 davetlinin bulunduğu bir düğünle Sao Paulo’da evlendi. Düğüne aralarında Ronaldo, Cafu ve Roberto Carlos’un bulunduğu Brezilya Milli Takımı oyuncuları da katıldı. Caroline henüz 18 yaşındaydı ve Kaka’yı beş yıldır tanıyordu. Babası Celso Celico bir işadamı, annesi Rosangela Lyra ise Christian Dior’un Brezilya’daki genel müdürü. Caroline, anadili Portekizce’nin yanı sıra İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca biliyor. Evlilik öncesi planı İtalya’da ekonomi öğrenimi görmekti. Şimdi ise Milano’da fashion-business okuyor. Futboldan pek anlamıyor. Hatta, ofsayt kuralını yeni öğrendiğini söylüyor.
KAKA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Birçok Brezilyalı futbolcu gibi Ricardo Izecson dos Santos Leite tüm dünyada bu uzun adıyla değil takma ismiyle tanınıyor. Peki Kaka ismi nereden geliyor? Ricardo’nun bu ismi almasının müsebbibi küçük kardeşi Rodrigo. Rodrigo, küçükken bir türlü abisinin adını telaffuz edemiyor. Abisine Caca demeye başlıyor. Bu isim önce aile arasında sonra yakın çevrede benimseniyor. Ancak Caca olarak yazılışı, Ricardo’dan çok Carlos’u çağrıştırdığı gerekçesiyle bir süre sonra Kaka’ya dönüştürülüyor.