Güncelleme Tarihi:
“Küçük Sırlar” final yapıyor. Hüzünlü müsünüz?
- İki yıl oldu. İçimde bir burukluk var. “Küçük Sırlar” ilk projemdi, hem set hem de oyuncu kadrosu olarak çok iyi bir ekiple çalıştım. Onlardan ayrılmak açıkçası beni üzüyor.
Dizi size neler kattı?
Daha dingin ve sakin oldum. Kendini bilerek yaşamayı öğrendim. Bakış açım değişti.
Nasıl değişti?
- Eskiden sadece sorumluluk sahibi olduğum şeyler hakkında düşünüp hareket ederdim, şimdi kendim için de bir şeyler yapıyorum.
Neler mesela?
- Spora ve derslerime daha çok vakit ayırmaya başladım. Okulumu aksatmıyorum.
Çocukluğunuz nasıl geçti?
- Haşarı, fırlama ve hiperaktif bir çocuktum. ışçi bir baba ve ev hanımı bir annenin oğluyum. Mahallede büyüdüm. Okulu çok sevmezdim. Arkadaşlarımla top, bilye oynardım. Annemi çok yorardım. Babam 18 yıl yurtdışında gemicilik yaptığı için ayrı kaldık. Annem aynı zamanda bizim babamız oldu.
Ailenin ilk çocuğu musunuz?
- Birinci Kemal, ben ikinciyim. Kemal de (Doğulu), ben de ortak işler yapıp ailemize destek olduk. Ama ben iş hayatına dokuz yaşında, mahalle esnafında başladım. Para kazanmak hoşuma gidince devam ettim. Kendimin ve kardeşlerimin okul masraflarını elimden geldiğince karşılamaya çalıştım. Kemal de İstanbul’a gelince ailemize çok destek oldu.
DOKUZ YAŞINDAYKEN YUFKACIDA ÇALIŞTIM
İlk kazandığınız parayı hatırlıyor musunuz?
- Tabii, dokuz yaşındayken yufkacıda çalıştım. Bunu ilk kez söylüyorum. Evimizin bitişiğinde yufkacı vardı. Bir de bisikletten bozma küçük bir motoru... Hızı 35 km’ydi (gülüyor). Önce onunla yufka servisi yapmaya başladım. Sonra yedek yufka açmayı öğrendim, öyle devam etti.
Yedek yufka nasıl oluyor?
- ıki yamak, iki usta çalışırdık. Yanımdaki usta için yufkanın belli bir kısmını açar, sonra ona verirdim. Benim açtığım yedek yufkaydı yani...
Sonra yufkayı tam açmaya başladınız mı?
- Tam açmaya başlayacağım zaman işi bıraktım.
Şimdi hamur açabiliyor musunuz?
- Tabii. Mantı ve pizza yapıyorum. Makarnanın hamurunu kendim hazırlarım.
Sarma yaptınız mı hiç?
- Anneme yardım ettim, birlikte çok yaprak sarmışızdır. Annem müthiş yemek yapar, altyapıyı ondan aldım.
ANNEM İÇİN GÖZÜMÜ KIRPMADAN ÖLÜRÜM
Babanız Amerika’dayken çok özlem çektiniz mi?
- Hem de nasıl. Baba eksikliğinin üzüntüsünü yaşadığım çok anlarım oldu. Zor bir durumdu. Ama bizimle iletişimi hiç koparmadı ve yanımızda olduğunu hep hissettirdi. Annem de bunun için çok çalıştı, kahramanım o benim. şimdi Mersin’de küçük bir evde, birbirlerine deli gibi aşık olarak yaşıyorlar.
Annenize çok bağlısınız sanırım.
- Annem için gözümü kırpmadan, düşünmeden ölürüm. Onsuz yaşayamam.
Kardeşlerinizden evlenen oldu mu?
- Olmadı. şu an değil ama ileride o kapıyı ilk ben açabilirim. Hayatımda biri var. Evlilik fikrine hiçbir zaman uzak olmadım. Aile kurumunu severim. Gezmeyi sevsem de, evcil bir adamımdır.
SETTE DURMADAN GÜLME KRİZİNE GİRİYORDUK
Küçük Sırlar’ dizisi size çok güzel dostluklar da kazandırdı sanırım.
- Aynen öyle. Tüm oyuncularla çok iyi bir uyum içinde çalıştık. Yeni dostluklar kazandım. Ama Birkan Sokullu’nun yeri ayrı, kardeşim, arkadaşım ve dostum oldu. Çok fenaydım. Bir anda kendimi kameranın önünde bulunca öğrendiğim her şeyi unuttum çünkü. Bir sahnede, otomobilden inip, gözlüğümü çıkarıp sol elime alıp, sağ elimle aracın kapısını kapatmam lazım. Teklisini çektik, diğer açıdan tekrarı alınacak ve devamlılık var. Tamamen unuttum! Yapacağım şeyleri hatırlamak çok zordu. Sudan çıkan balık gibiydim. Burak’ın (Özçivit), Sinem’in (Kobal), Yıldırım (Urag) ve Kerem Hoca’nın bende emeği çoktur. Tabii bir de yapımcımız Timur Savcı. O bana inanmasaydı oyunculuk hayatıma böyle başarılı bir proje ile başlayamayacaktım.
Öğrenmeye başlayınca neler oldu?
- Çok komik anlar yaşanmaya başladı. Birkan ve Burak’la sebepsiz gülme krizine giriyorduk. Yönetmenimiz, “Gidin bir 20 dakika gülün, sonra gelin” diyordu. Sinem, yanımıza gelip telkinlerde bulunuyordu. Sonra suratımıza bakıp o da gülmeye başlıyor, “Tamam ya, ne haliniz varsa görün” deyip gülerek gidiyordu.
Bundan sonra hedefleriniz neler?
- Çok güzel dizi projelerinden teklifler aldım. Ciddi görüşmeler yapıyorum, karar aşamasındayım.
ÖNCELİKLİ MİSYONUM KARDEŞLERİMİ OKUTMAKTI
Üniversiteye de başladınız. Nasıl gidiyor?
- Gastronomi bölümünde okuyorum. İkinci sınıfa geçtim.
Daha önce neden üniversiteye gitmediniz?
- Benden küçük üç kardeşim vardı. Kemal ve benim misyonumuz onları okutmak oldu. Bunun için elimizden geleni yaptık. Kardeşlerim şimdi yollarını çizdi. Ben de istediğim bir bölümde okumak istedim. Mutfakta yetiştiğim işin akademik eğitimini almayı düşündüm. Okan Üniversitesi’nin yetenek sınavlarına girdim, başarılı oldum. Bir de burs aldım ve gastronomi bölümüne başladım.