Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2005 01:08
Adı Sami Ofer, 84 yaşında, İsrailli bir trilyoner. Hayatımıza birden girdi. Önce Tüpraş’ın yüzde 14.76’lık hissesini onun aldığı konuşuldu. Bu satışın ihale sistemiyle değil, gizli yapıldığı söylendi. Sekiz ay sonraki blok satışta hisseler neredeyse üç katı değere satılınca, haksız kazanç sağlandığı iddia edildi.
Bununla kalmadı, geçen hafta 49 yıllık bir ödeme planıyla Galataport ihalesini aldı, bütün Türkiye yine ondan bahsetmeye başladı. Bu ihalenin de ucuza gittiği savunuldu. Köşe yazarları, ‘Kim bu adam?’ diye soruyordu. Nereden çıktı? Türkiye’nin en büyük özelleştirme projelerinde adı geçiyor, parasına para katıyordu. Onassis tarzı gözlükleri ve elinde purosuyla çekilmiş tek kare fotoğrafıyla idare ediyordu basın. İsrail’de ya da yaşadığı diğer yerlerde de (Monaco, Singapur, New York ve Londra’da evleri var) onunla ilgili bilgi bulmak mümkün olmuyordu. Bugüne kadar hakkında yazılmış en kapsamlı yazıların sahibi İsrailli bir meslektaşıma kim bu Sami Ofer, diye sorduğumda şöyle dedi: ‘Senin, benim ya da başka bir gazetecinin onunla karşılaşması ancak arabasıyla kazara bizlere çarpması halinde mümkün olabilir. Onda da arabadan inip iyi olduğundan emin olduktan sonra kaybolur gider. Bugüne kadar hiçbir gazeteciyle konuştuğunu görmedim. Eşi Aviva Ofer, sarışın mı esmer mi, onu bile bilmiyorum. Tek bir resmini dahi görmedik...’
Bundan dört yıl önce 80’inci yaş gününü sahibi olduğu büyük yatlardan birinde kutladı. Sağ elinde şarap kadehi, sol elinde purosu, gözünde kalın çerçeveli gözlükleri vardı. Sanki Yunanlı armatör Aristotle Onassis canlanmıştı. Teknenin burnunda birkaç dakika durdu, gazetecilere poz verdi. Tek kelime söylemeden içeri, partinin VIP bölümüne döndü. Katlarını, otellerini, yük gemilerini, rafinerilerini, bankasını, alışveriş merkezlerini sevdiğinden daha çok seviyordu yatını. O yüzden iki ay önce Türkiye’ye iş için geldiğinde de bir otel yerine, New Sunrise adlı yatında konaklamayı tercih etmişti.
GÖÇ EDİNCE SOYADINI GEYİK YAVRUSU YAPTI
Denizcilik, Sami Ofer için baba mesleği. 22 Şubat 1922’de Romanya’da doğdu. 1925’te kardeşleri Yuli (Yehuda’nın kısaltılmışı), David ve babası Joseph Herschovici ile Filistin’e geldi. Gelir gelmez de göçmenlerin çoğunun yaptığını yaptılar: İbranice bir soyadı aldılar. Yiddişçe ‘geyik’ anlamına gelen Hersch (Hirsch) kelimesi, İbranice ‘geyik yavrusu’ anlamına gelen Ofer’e çevrildi.
Baba Joseph, ilk başlarda Hayfa Limanı’ndaki gemilere su ve benzin satıyordu. Ardından Yunanistan ve Romanya’dan eski gemileri alıp, yenileyip satmaya başladılar. Ofer Ailesi’nin ismi pek anılmayan üçüncü kardeşi David ilk zamanlar gemicilikle hiç ilgilenmiyordu. İsrail kurulunca o da polis teşkilatına girmişti. En üst rütbeyle emekli olduğu zaman Sami ve Yuli’ye katıldı. 1994’te ölene kadar üç kardeş beraber çalıştı.
TAYFA EKSİĞİ VARSA GEMİYİ O KULLANIRDI
Sami Ofer, ilk iki gemisine oğullarının adını verdi. Idan ve Eyal. Askerliğini deniz subayı olarak yaptığı için denizcilikten de anlıyordu. İlk zamanlar bazı yük gemilerinde zabit eksiği oluyordu, o zaman o da gemiyle açılıyor, mürettebata yardım ediyor, hatta bazen gemiyi bizzat kullanıyordu.
1975’te, dünyanın ikinci büyük gezi gemisi filosuna sahip Royal Caribbean Cruise (RCC) şirketinin yüzde 20’sini Pritzker Ailesi ile birlikte satın aldı. O zamanlar küçük bir şirket olan RCC’nin hisseleri, New York Borsası’nda işlem görmeye başladıktan sonra çok değer kazandı. Ofer Kardeşler şirketi zamanla İsrail’in en büyük filosuna sahip olmakla kalmadı, gayrimenkul alım satımına, otel ve alışveriş merkezi yapımına girdi, kimyasallar üreten bir şirketi ve bir bankayı bünyesine kattı. Tabii bu noktaya gelmek demek bir dizi çok başarılı geçen ama bir yandan da şüphe uyandıran ihale demekti.
İSRAİL’DEKİ İDDİA: ZEHİRLİ HAP TAKTİĞİ
Büyük yükselişin başlangıcı Sami Ofer’in 1999’da Israel Corporations adlı şirketler grubunu satın alması oldu. Bu, İsrail’de son 10 yılda yapılan en kárlı satış olarak değerlendirildi.
İsrail Corp., bünyesinde başka birçok küçük şirket barındıran bir holding. Holdingin en çok gelir getiren şirketi, tarımda kullanılan ham kimyasalları üreten Israel Chemicals. Ayrıca telekom, rafineri, teknoloji ve ZIM adlı bir gemicilik şirketi de Israel Corp.’un birer parçası.
Bunlardan gemicilik şirketi ZIM’in satın alınması, İsrail basınında büyük yankı uyandırdı. Bazı ekonomi yazarları ‘Devleti maymuna çevirdi’, bazıları ise ‘Beyinlerimizi şakşuka yaptı’ gibi ifadeler kullandı.
Olay şöyle gelişti: İsrail Corp., İsrail’in kamuya ait en büyük gemicilik şirketi ZIM’in yüzde 50 hissesini ihaleyle satın aldı. Daha sonra devlet, elindeki diğer hisseleri de satıp kurumu tamamıyla özelleştirme kararı aldı ve bir ihale açtı. Fakat ihaleye Sami Ofer’den başka teklif veren olmadı. Dolayısıyla ZIM, piyasa değerinin altında bir fiyata Israel Corp.’un, yani Oferler’in oldu. İsrailli ekonomi yazarları, ihaleye Sami Ofer’den başkasının katılmamasını çok tartıştılar. ‘Bir ihtimal’ diyor biri, ‘Oferler’in çok başarılı bir poison pill (zehirli hap) yöntemi uygulamış olması. Bu, diğer şirketleri ihaleye katılmamaya itmiştir.’
Zehirli hap, işdünyasında kullanılan bir taktiğin adı ve aslında kanuna aykırı hiçbir yanı yok. Bu taktiğe göre satıştaki hisseler, potansiyel alıcıya bir biçimde cazip olmayan hale getiriliyor. Tahminlere göre Oferler burada söz konusu olan gemicilik şirketi ZIM’in tüzüğünü o kadar akıllıca düzenlediler ki, hisselerin geri kalanını alacak şirketlerin pratik olarak ZIM üstünde hiçbir söz hakkı olmayacak, hisseler eşit olsa bile kontrol Oferler’de olacaktı.
ZIM’in tamamına sahip olan Oferler, kısa sürede 240 milyon dolar kár etti. Şu anda toplam yük taşıma kapasiteleri 25.5 milyon ton olan (Türkiye’deki bütün deniz taşımacılığının kapasitesi 5 milyon ton) 302 tane gemileri var ve tahmin edersiniz ki çok da paraları.
KARDEŞİNDEN 5 KAT DAHA ZENGİN OLDU
Dört sene önce Sami Ofer kardeşi Yuli’nin İsrail Corp.’taki hisselerini satın aldı ve ana hissedar oldu. Nedenini hiç açıklamadılar. Oferlerin halkla ilişkilerini yürüten şirket kabul etmese de, kardeşlerin arasında görüş ayrılığı olduğu söyleniyor. Diğer bir söylenti ise şeker hastası olan Yuli’nin işlerden elini eteğini çekmek istemesi. Sami Ofer, Israil Corp.’un ana hissedarı olduktan sonra hisselerin değeri çok arttı. Kardeşlerin ayrılığının ardındaki sebep ne olursa olsun, sonuçta Sami Ofer aynı anda başladıkları iş hayatında kardeşinden 5 kat daha zengin hale gelmişti.
GEMİSİNE ÖLEN TÜRK KAPTANIN İSMİNİ VERDİ
Bu kadar zenginliğe, yatlara, villalara, özel uçaklara rağmen Sami Ofer’in cebinde akreple dolaştığı, gemilerinde düşük ücretle Türk işçi çalıştırdığı söyleniyor. Onu 30 yıldır tanıyan, hatta İstanbul’a geldiğinde evinde kaldığı ama adının açıklanmasını istemeyen eski bir Türk kaptan içinse o dünyanın en iyi patronu. Onun anlattıklarına göre Ofer, intihar eden bir kaptanın çocuklarının bütün eğitim masraflarını, bir başka kaptanın kanser hastası kızının da bütün tedavi masraflarını karşıladı. Bir kaptanın cenazesine yetişemediği için suçluluk duymuş, 1 ay sonra sadece aileye taziye ziyareti yapmak için İstanbul’a gelmişti. Hatta ölen çalışanının mezarı başında 20 dakika oturup, onunla konuşmuştu. Yine cenazesine özel olarak New York’tan geldiği kaptanı Engin Güven’in adını ise kargo gemilerinden birine vermişti. İTÜ Denizcilik Fakültesi’ne bir GPS cihazı bağışlamıştı.
MACABI MAÇLARINDA HALKA KARIŞIYOR
Çalışanlarına, özellikle gemicilerine eski tip işadamlarında görülen bir ‘baba’ tavrıyla yaklaşsa da iş dünyasında acımasız ve soğuk bir imajı var. Gazetecilerden hoşlanmıyor, röportaj vermiyor. Özel hayatını da İsrail’in kıyı şeridi Herzilia’daki devasa villasını koruduğu gibi metal duvarlar, alarmlarla korumak istiyor. Biraz içine kapanık biri olduğundan, biraz da serveti nedeniyle düşmanlarının çok olduğunu düşündüğünden.
Onun ‘halk’ içine karıştığı yegane yer, fanatiği olduğu basket takımı Macabi Tel Aviv’in maçları. O maçlardan birine gidin, ön sıralarda takım elbisesi ve gözlüğüyle onu görebilirsiniz.
Sami Ofer, hálá şirketlerinde son kararları veren kişi olsa da 6 ay önce işleri oğullarına bırakacağını açıkladı. Asıl veliahtın İdan değil Eyal olduğu söyleniyor. İsrail Corp.’un yöneticiliğini yapan Eyal, ayrıca New York Manhattan’da Goldman Sachs ile birlikte biri 19, diğeri 50 katlı iki lüks rezidans inşaatı işine soyundu. Yani babası Sami Ofer’e kendini kanıtlamanın ötesine geçmiş. Zaten İsrailli gazeteciler bundan sonra izlenmesi gereken kişinin oğul Eyal Ofer olduğunu söylüyor.
RESİM KOLLEKSİYONU 200 MİLYON DOLAR DEĞERİNDE
Sami Ofer’in empresyonist ve soyut ekspresyonist tablolardan oluşan bir koleksiyonu var. Christie’s’deki müzayedelerden Monet de satın alıyor, Picasso da, Kooning de. Ama asıl takıntısı Marc Chagall. Dünyadaki en büyük Chagall koleksiyonunun onda olduğu söyleniyor. Sanatla ilgisi, toplam değeri 200 milyon dolar olduğu tahmin edilen koleksiyonuyla sınırla değil. Ağustosta Tel Aviv Sanat Müzesi’nin renove edilmesi için 20 milyon dolar bağışladı. Yenilenmiş müzeye onun ve karısının adı verilecek: Sami ve Aviva Ofer Müzesi.
İKİ GEMİNİN ADINI, KARISI VE GELİNİ KOYDU
RCC’nin yeni kruvaziyer gemilerinden birinin adını Sami Ofer’in eşi Aviva, diğerinin adını
ise gelini, yani Eyal Ofer’in eşi Marlyn
Ofer verdi. İsimleri, Grandeur of
the Seas
(Denizlerin
Görkemi)
ve Brilliance
of the Seas
(Denizlerin
Parıltısı) oldu.