80 milyon Euro’luk ödüllü güzel

Tasarımcı Tommaso Spadolini, 1957’de hem anne hem de baba tarafından mimarlarla dolu bir ailenin üyesi olarak Floransa’da doğdu. Kendisi de Floransa Üniversitesi’nde mimarlık okudu ama aklı teknelerdeydi. Bunun üzerine yat tasarımı üzerine uzmanlaştı. İlk işini, üniversitede babasının rehberliğinde yapan Spadolini, kendi adını taşıyan şirketi Design Studio Spadolini’de tam 30 yıldır tekne tasarlıyor. Bugüne kadar 200’ün üzerinde yata hayat verdi.

KRALIN TEKNESİNİ YAPTI

Elle çalışmanın fikirlerini daha iyi ortaya çıkardığını düşünen Spadolini, tasarımlarını hâlâ kalem ve kağıt kullanarak çiziyor. Eserleri arasında İspanya Kralı için yaptığı ve hızı 70 deniz milinin üzerine çıkabilen ilk yat olan Fortuna ve 2006’da Cannes Dünya Yat Ödülleri’ni kazanan 42 metrelik Nina J var. “Son 18 ayda, boyu 32’yle 70 metre arasında değişen altı yeni tekne suya indirdik. Yaptığım teknelerde detaya, teknik yeniliğe ve çevreyle dost olma şartına önem veriyorum. Müşterilerimin hayallerini gerçeğe dönüştürmeye çalışıyorum” diyen ünlü tasarımcının bu yılki gözdesiyse, geçen hafta Dünya Süperyat Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’nü alan 70 metrelik Numptia. Spadolini, Numptia’nın hikayesini şöyle anlatıyor: “2008 baharında, teknenin sahibiyle Floransa’da buluştuk. Deneyimli bir denizciydi ve tümüyle kendini yansıtan bir yat istiyordu. Taslağı hazırlamak için birlikte 10 ay çalıştık. Yapımı üç yıl sürdü ve 2011’de sahibine teslim ettik. Amerikalı bir gıda şirketinin başındaki sahibi teknesine eşinin adı olan ‘Numptia’ ismini verdi. Müthiş bir çaba ve tutkuyla yaptığımız için bence tekne paha biçilemez! Ama belirlenen değeri 80 milyon Euro.”

HEM İZOLE HEM RAHAT SÜİT

Peki onu özel yapan nedir? Tekne, çok sayıda kıvrımlı hatlardan oluşuyor. Bu nedenle dışarıdan herhangi bir teknenin kopyası değil orijinal bir yat olarak görünüyor. Lüks dekorasyonlu altı odası 12 misafir ağırlayabiliyor.
Spadolini, sahibinin yeni teknesinde istedikleriyle ilgili çok net olduğunu söylüyor: “Farklı kuşaklardan aile bireylerinin hayat tarzlarına uygun olmasınına çalıştık. İç alanların, tekne sahibini misafir ve tekne ekibinden ayırması isteniyordu. Ayrıca teknede servis kalitesinin iyi olması şart koşulmuştu. Bunun için beş güvertenin hepsinde bir kiler var. Geniş ortak alanlar istedi; bir yerden diğerine geçişlerin kolay olmasına özen gösterdik.”
Kamaraları, hepsine doğal ışık gelecek şekilde yerleştirdik. Kendi süitini hem çalışmak istediğinde rahat etmesi için izole hem de eşiyle rahatlayabileceği bir oda olarak tasarladık. İç dekorasyon için tekne sahibinin istediği özelliklere sahip mobilyaları bulamadık. Bu nedenle tekneyi yapan tersane, elimizdeki çizimler doğrultusunda Numptia’nın tüm koltuklarını, küçük ve büyük masalarını, kilerlerini, şezlonglarını, mutfak ve barlarını üretti.”

ÜÇ YIL UĞRAŞTIK

Spadolini, teknelerinde tüm denizcilerin kendilerini evde gibi hissetmeleri gerektiğini düşünüyor: “Başarılı insanlar hep kendilerine uygun çevreyi yaratırlar. Yatları da onların evleri gibi olmalı. Bu nedenle rüya tekneleri tasarlarken sahiplerin görüşlerini hep dinleyip, onlarla fikir alışverişi yaparım. Tekne tasarımında bir trend yoktur; en önemlisi deniz ve denizin kurallarıyla sizin isteklerinizdir.”

TANK GERİ DÖNDÜ

Cartier, tasarım ikonu, efsanevi Tank koleksiyonuna üç yeni model ekledi. Tank Anglaise, Louis Cartier’nin yalın tasarım anlayışıyla örtüşen, tarihi Tank modellerinin bir evrimi niteliğinde. 1960’lı yıllarda üretilmiş Cartier Crash modelinin mizahını yansıtan Tank Folle ise iddialı tasarımıyla markanın form konusundaki ustalığını öne çıkarıyor. 5.1 mm kalınlığıyla koleksiyonun en ince saati Tank Louis Cartier XL Slimline da 1920’li yıllardaki ihtişamı ve zarafeti yansıtıyor. Elle kurmalı mekanik mekanizmaya sahip model maskülen çizgileriyle dikkat çekiyor.