Güncelleme Tarihi:
73 metre, 77 metre, 79 metre, 81 metre, 84 metre, 85 metre… Bunlar Türkiye’nin bir numaralı cirit atıcısı Fatih Avan’ın 90 metreye doğru tırmanışının mihenk taşları aslında. Birkaç sezondur cirit atmada santim santim değil, artık metre metre ilerleyerek kendi Türkiye rekorlarını kırdığı gibi dünyanın en iyileri arasındaki yerini de sağlamlaştırıyor. Avan, geçen yıl dünya beşinciliğine ulaştıktan sonra önce gelecek haftaki Avrupa Şampiyonası’nda, sonra da ağustos ayındaki Olimpiyatlar’da madalya kovalayacak.
Bu yetenekli genç, atletizme tamamen bir tesadüfle tanışmış. Ailesinde hiç sporcu yok. Kadirli’de hentbolla geçen ilk gençlik yıllarının ardından bir sınıf arkadaşının önerisiyle almış cirit eline. “Adana’daki yıldızlar kategorisi yarışlarında kulübünün cirit atıcıları eksikti. ‘Sen katılsana’ dedi. Ciriti elime aldım ve 35 metreye fırlattım. Üç gün sonra Yıldızlar Türkiye Şampiyonası’nda ikinci oldum. Bu tarihten itibaren ailemden ayrı Adana’da yaşadım. Adana Erkek Lisesi Müdürü Celal Apak’ın desteğiyle kendimi atletizme daha çok verebildim.”
80 METREYİ GEÇTİ HERKES TEBRİK ETTİ
Tabii bu kadar çabuk parlayan Fatih Avan önemli kulüplerin gözünden de kaçamadı. 2007’de Fenerbahçe’nin teklifini kabul etmesi bir dönüm noktasıydı. Çünkü 18 yaşından itibaren kendisini 80 metrelere taşıyacak antrenör Metin Altıntaş’la çalışmaya başladı. O günden beri de Ankara’da beraber çalışıyorlar. “Bu sayede gelişimim hızlandı. 2008’de Türkiye rekoru kırdım. Ama asıl patlamayı 2009’daki Kış Atmalar Kupası’nda yaptım. Kanarya Adaları’nda ünlü rakiplerimin arasında 74 metre atıp dokuzuncu sırayı almam özgüvenimi pekiştirdi.”
2011’in başından beri antrenörüyle yaptığı çalışmalarını meyvesini daha iyi topluyor. Üst üste Dünya Üniversiteler, Avrupa 23 Yaş Altı şampiyonlukları ve nihayetinde dünya beşinciliği Fatih Avan’ı dünya atletizminin yükselen yıldızlarından biri yaptı. Ama o, 80 metreyi ilk geçişini hiç unutamıyor. “Geçen yıl Sofya’daki Kış Atmalar Kupası’nda 81.16 metreye fırlattım ciridi. Diğer bütün sporcular, önemli antrenörler ‘80 metre kulubüne hoş geldin’ diyerek beni tebrik etti. O zaman bunun ne kadar önemli bir eşik olduğunu daha iyi anladım.”
Avan bu yıl da formundan hiçbir şey kaybetmemiş görünüyor. Bir ay önce İzmir’deki Türkiye Ligi yarışlarında ciddi bir rakibi de yokken 85.60 metreyle kendi rekorunu daha da geliştirdi. İki yıllık bu istikrarını çalışma disiplinine bağlıyor. “Orada 85 metreyi geçmeyi beklemiyordum. Yoğun çalışmadan ziyade nitelikli çalışmaya önem veriyoruz. Bir de sakatlıklardan uzak duruyorum. Bu sayede hep 80 metrenin üzerinde atıyorum.”
Rekortmen ciritçi önümüzdeki perşembe günü Avrupa Şampiyonası’nda 85 metreyi yine geçmesi halinde madalya alacağını düşünüyor. “87 metreyi geçersem madalyanın rengi altın da olabilir. Ama Olimpiyat için şimdiden bir yorum yapmak istemiyorum. Çünkü orada dünyanın en iyileriyle yarışacağım.”
GALATASARAY LİSESİ FENERBAHÇELİYE HİÇ ÖDÜL VERİR Mİ
Geçen yılın sonunda Galatasaray Lisesi’nden Özhan Canaydın Spor Ödülleri’nde Türkiye’nin En Başarılı Amatör Sporcusu Ödülü’nü aldım. Antrenörümü arayıp ödül haberini verdiklerinde doğrusu inanmadım. Hatta “Hocam, şaka yapmayın. Galatasaray Lisesi, Fenerbahçeli’ye ödül mü verir” dedim. Pek ihtimal vermedim. Sonra Fenerbahçe’deki Şube Kaptanımız Fikret Çetinkaya da çok olumlu karşıladı. Ama Canaydın, centilmenliğiyle örnek bir spor adamıydı. Buna uygun biçimde kulübüme bakılmadan ödülün verilmesi beni çok mutlu etti.
CİRİTLERİ UÇAĞA ALDIRMAK BÜYÜK SORUN
Bizim bir numaralı antrenman malzememiz cirit. Yurtdışı yarışlara giderken sorun yok. Orada istediğimiz ciriti buluyoruz. Ama Türkiye’de kampa giderken mutlaka yanımızda götürmek zorundayız. Bu sebeple antrenörüm Metin Altıntaş bir steyşın araç satın aldı. Ama ciritleri uçağa aldırmak büyük sorun olabiliyor. Türkiye Atletizm Federasyonu’ndan özel yazıyla uçağa gitmemize karşın bazı havayolları ciritleri uçağa almak istemiyor. Yazıyı gösterip ısrar ediyoruz, kargoya sığmayınca koridora yatırdığımız oldu.
EN İYİ YAPTIĞIM YEMEK KURU FASULYE
Yıllardır ailemden ayrı yaşıyorum. Hep ev arkadaşlarım oldu. Ama hiçbiri yemek yapamazdı, mecburen ben öğrendim yemek yapmayı. En iyi yaptığım yemek de kuru fasulye.